Gözler Erdoğan-Putin görüşmesinde
28 Eylül 20172015'teki uçak krizi ile ikili ilişkilerde açılan yaranın sarılması için Türkiye ve Rusya arasında yürütülen görüşmelerin son ayağı, bugün Ankara'da en üst seviyede gerçekleşecek. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmek üzere Türkiye'yi ziyaret edecek.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) düzenlediği referandumdan 4 gün sonra yapılacak olan görüşmede, Erbil'in bağımsızlık için attığı adımın da gündeme taşınması bekleniyor. Ancak uzmanların beklentisi Putin'den sert bir mesaj gelmeyeceği yönünde.
DW Türkçe'ye konuşan Moskova merkezli düşünce kuruluşu Valdai Tartışma Kulübü'nün Direktörü Andrey Bystritskiy, Rusya'nın bu konuda açıklama yaparken çok dikkatli davranacağını düşünüyor.
"Rusya çok dikkatli olacak"
Bystritskiy, "Rusya, tıpkı ABD gibi kritik ve sert açıklamalardan kaçınacak, çünkü Kürtler İslam Devleti ile mücadelede önemli bir ortak. Bu nedenle Rusya çok dikkatli olacak" diyor.
Rusya uzmanı gazeteci Hakan Aksay da IKBY'nin düzenlediği bağımsızlık referandumuyla ilgili Moskova'dan şu ana kadar oldukça sakin açıklamalar geldiğini vurguluyor.
DW Türkçe'ye konuşan Aksay, "Direkt bir uyarı, bir müdahale, sert bir açıklama Rusya tarafından hiç gelmedi. Moskova bu konuda öngörülebilir politikasını tekrarlayacaktır" diyor.
Aksay, Rus şirketlerin Irak'ın kuzeyindeki yatırımlarına da dikkat çekiyor. Gazeteci Aksay, "En az beş yıldır orada Rusya'nın petrol yatırımları var. Son dönemde Rusya'nın en büyük petrol şirketi Rosneft'in çabaları vardı. Rusya referandumdan kısa bir süre önce bir milyon dolarlık boru hattı yatırımı yapılacağını açıkladı" sözleri ile durumu özetliyor.
"En önemli başlık Suriye"
Valdai Tartışma Kulübü'nden Bystritskiy masadaki en önemli başlığın Suriye'nin geleceği olacağı görüşünde.
DW'ye konuşan Bystritskiy "Bence şu an kilit öneme sahip olan konu Suriye, çünkü artık savaşta sona yaklaşıldı. Şimdi çözümü konuşmamız gerekiyor. Suriye'de barışın geri getirilmesi için yürütülecek süreç çok önemli, hatta bu süreç Kürt sorununa çözüm de getirebilir" diyor.
Rusya ve Türkiye, Suriye'deki iç savaşa BM liderliğindeki Cenevre barış görüşmelerini baypas eden Astana'daki müzakereler çerçevesinde çözüm arıyor.
Moskova, Ankara ve Tahran'ın arabuluculuğunda yürütülen görüşmelerde son olarak İdlib gibi IŞİD'den kaçan çok sayıda sivilin sığındığı dört noktada çatışmasızlık bölgeleri ilan edilmesi sağlandı.
Rus basını geçtiğimiz haftalarda YPG'nin kontrolündeki Afrin'de de özel bölge ilan edilmesi için üç ülke arasında görüşmeler yürütüldüğünü iddia etmişti.
"Yeni adımlar olabilir"
Suriye konusunun uzun bir süredir Türk-Rus ilişkilerinin merkezinde olduğuna dikkat çeken Hakan Aksay, "İdlib'e yönelik, Afrin'e yönelik yeni adımlar olabilir mi? Astana sürecinde yeni bir adım atılması gündeme gelebilir mi? Putin-Erdoğan görüşmesinde bu konunun gündeme geleceğinden kuşkum yok" diyor.
Aksay, tarafların Suriye politikasını ise şu sözlerle özetliyor:
"Suriye konusunda iki taraf da birbirinden yararlanmaya çalışıyor. Fiilen bölgede güçlü olan taraf Rusya. Türkiye'nin de bazı isteklerini, çıkarlarını dikkate alarak kendi politikası doğrultusunda Ankara'yı yönlendirmeye çalışıyor."
Valdai Tartışma Kulübü Direktörü Bystritskiy ise Türkiye'nin bölgedeki rolüne dikkat çekiyor ve "Türkiye Ortadoğu'da yaşananlarda çok kilit bir aktör olabilir, bir denge unsuru sağlayabilir. Örneğin Türkiye'nin İsrail-İran ilişkilerine katkısı olabileceğini düşünüyorum" diyor.
"S-400 konusunda 'ama'lar var"
Ankara-Moskova hattında son dönemde en çok konuşulan konulardan biri de NATO üyesi Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın alma kararı.
Gazeteci Hakan Aksay, Rusya'da Türkiye'ye S-400 satışına karşı çıkan lobiler olduğunu belirtiyor. Aksay, "Rus basınındaki haberlerde hep bir 'ama' var. 'Ama bazı teknik konular var. Ama konu sonuna kadar ele alınacak' gibi. 'Daha dün bizim uçağımızı düşürdüler, şimdi biz onlara en gelişmiş hava savunma sistemini veriyoruz' diyenler de var. Bu olay '2,5 milyar doları verdim, aldım' meselesi değil" değerlendirmesini yapıyor.
Akkuyu santrali için anlaşma yakın mı?
Hakan Aksay'a göre görüşmede ele alınacak önemli konulardan biri 10 yılı aşkın süredir gündemde olan Akkuyu Nükleer Santrali olacak.
"Gerekli ilerleme sağlanmıyor gibi bir izlenim var" diyen Aksay, "Rusya inşaata 2018 Mart ayında başlayabileceğini duyurdu. İzinlerin hala ellerinde olmadığını söylüyorlar" diyor.
Mersin'de inşa edilen Akkuyu Nükleer Santrali Türkiye'nin ilk nükleer enerji ile elektrik üretecek tesisi olacak. Rus şirket Rosatom'un Nisan 2015'te başladığı inşaatın 2023 yılında tamamlanması ve toplamda 20 milyar dolara mal olması bekleniyor.
"Yaralar kolay sarılamayacak"
Türkiye-Rusya ilişkileri, 24 Kasım 2015'te Rus Hava Kuvvetleri'ne ait bir jetin TSK tarafından düşürülmesi ile kopma noktasına gelmiş, Türkiye'ye karşı ekonomik yaptırımları devreye sokan Moskova ile ilişkilerde normalleşme için ilk adım, 7 ay sonra gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özürü ile gerçekleşmişti.
Ancak gazeteci Hakan Aksay iki ülke arasında yaraların kolay sarılamayacağına dikkat çekiyor. Aksay, "Rusya kendisini her zaman büyük bir devlet olarak algılıyor ve kendisine karşı yapılan tavırları da hep bir kenara yazma eğiliminde. Her iki yönetim arasında güvenin eski düzeye ulaşması imkansız değil ama çok çok zordur. Kolaylıkla sarılabilecek yaralar olduğunu düşünmüyorum" diyor.
Bystritskiy ise Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin eskiye dayandığına ve tarafların ilişkileri yakın tutmak için elinden geleni yaptığına dikkat çekiyor.
Bystritskiy, "Rusya ve Türkiye'nin ekonomi, politika gibi birçok alanda çok sayıda ortak noktası var. Elbette, üzerinde anlaşılamayan konular da var. Ancak ortak çıkarlar üstün geliyor" değerlendirmesini yapıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Özge Artunç