İspanya'da siyasi sistemde kırılma
21 Aralık 2015Dünya Futbol Federasyonları Birliği FİFA Etik Komisyonu'nun karar dairesi, FİFA Başkanı Sepp Blatter ile Avrupa Futbol Federasyonları Birliği UEFA Başkanı Michel Platini’ye sekiz yıl görevden men cezası verdi. Komisyon ‘çıkar kesişmesi’ bulunduğuna ve birlik bünyesindeki armağan ve diğer avantaj bağışını yasaklayan maddenin ihlal edildiğine kanaat getirdi. Frankfurter Allgemeine Zeitung konuya ilişkin olarak şu görüşlere yer veriyor:
“FİFA etik üyelerinin kararı, üzerinde çok konuşulan sporun kendi içinden arınması prensibine de uygun düşüyor. Tam da bu noktada FİFA’nın adalet makamlarından herşeyi kuralına göre oynama konusunda sinyal verilmiş oluyor. Spor sistemi içinde ciddiyetle çalışan soruşturmacı ve yargıçların ne kadar etkili kararlar alabileceği ve nelere kadir olunabilindiği de böylece gözler önüne seriliyor. Ancak bu karar sadece küçük bir ümit ışığı. Sadece dışarıdan, siyasetten, adli makamlardan gelecek baskılar sonucu spor dünyasında bazı değişimler mümkün olabilir. Ancak ve ancak polis ve savcılık makamları duruma müdahale ettiklerinde, karanlık noktalar bugüne kadar aydınlatılabildi. Dünya üzerindeki tüm sponsorlar ve milyonlarca spor meraklısı da bunun bilincinde falsolu karşılaşmalar konusunda doğru tavır alabildiler.”
Aynı konuda Münchner Merkur gaztesinin yorumuna bakıyoruz:
“Blatter ile görevi askıya alınan Avrupa Futbol Federasyonları Birliği UEFA Başkanı Michel Platini, görevi ve yetkiyi kötüye kullanma suçlamaları ile karşı karşıya kalmışlardı. Çünkü iki milyon Frang’ın neden bir başkandan diğerine havale edildiğini açıklayamadılar. Blatter ile Platini, bu paranın danışmanlık karşılığı olduğunu söylüyorlar. Yargıçlar ise bu parayı karşılıksız iç ettikleri kanaatindeler. Sadece bu iki önde gelen ismin değil, diğerlerinin de konumlarını kötüye kullandıkları biliniyor. Bu yüzden her iki sayın yönetici kararı temyize götürmeye hazırlanıyor. Ama bir nebze erdeme sahip olsalardı böyle bir adıma yanaşmazlardı. Çünkü dünyanın dört bir yanındaki futbol severler kendi kendilerini Güneş Tanrısı ilan eden bu kişiler tarafından yöneltilmekten usandı.”
İspanya'da hafta sonunda yapılan genel seçimler, muhafazakârların mecliste mutlak çoğunluğu yitirmesi ile sonuçlandı. Sosyalistler de oy kaybına uğrarken, radikal sol parti Podemos sandıktan üçüncü, liberal Ciudadanos dördüncü parti olarak çıkmayı başardılar. Reutlinger General-Anzeiger gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz:
“İspanya’da Franco diktatörlüğünün sona ermesinden 40 yıl sonra siyasi sistemde bir kırılma baş göstermiş durumda. Podemos ve Ciudadanos partilerinin yükselmesi halkın tabanının durumdan hoşnut olmadığını ve refahının tehlike altında olduğunu gösteriyor. Gençlik arasındaki işsizliğe karşı kitlesel gösteriler ve AB’nin kurtarma şemsiyesi altında yürütülen tasarruf politikalarının meydan verdiği yoksulluk bu partilerin yolunu açtı. Dikkat çekici ve sevindirici olan şey ise Fransa, İtalya ve Yunanistan’dakinin tersine protesto dalgasının popülist sağ partilerin yükselmesine neden olmamış olmasıdır.”
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi de İspanya seçimlerinin sonucunu yorum sütunlarına taşımış:
“İspanya Pazar günü yapılan seçimde yönetilmeyecek duruma gelmedi, zor yönetilir bir duruma geldi. Gelecek için bunun anlamı belki de daha iyi yönetimlerin iktidara gelecek olmasıdır. Mariano Rajoy eğer iktidarda kalmaya devam edecek olursa, karşısındakini dinlemeyi, tartışmayı ve ortaklıklar oluşturmayı öğrenmek zorunda kalacaktır. İspanyol meclisine yeni giren partiler ‘herşeye eskisi gibi devam’ sloganının tanıkları olmak için oraya seçilmediler. Onlar belki (İspanya’da bugüne kadar alışılmamış olan) koalisyon hükümetlerinde olmasa bile aktif parlamenterler olarak İspanya’nın geleceğini ilgilendiren politikalarda söz sahibi olmak istiyorlar. Bu, geleceğin muhteşem demokrasisinin temelini oluşturabilir. Tabii eğer İspanya’nın politikacıları, Rajoy ve diğerleri buna hazırsalar… .”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Çelik Akpınar