KSTA: İngiltere halkının önünde zor yıllar var
17 Ocak 2017Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) kapatılması talebinin Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi ile İngiltere’nin AB’den ayrılma stratejisi bugünkü Alman gazetelerinde öne çıkan konular arasında.
Süddeutsche Zeitung NPD'nin kapatılma talebinin Anayasa Mahkemesi’nden dönmesini şu görüşlerle yorumluyor:
“Karlsruhe yargıçları NPD örneğinde belirli bir sınırın aşıldığını söyleyebilirdi. Böyle bir açıklama da gülünç olmazdı, tam tersine agresif bir sağ popülizmin yaşandığı şu günlerde gerekli ve örnek olurdu. Böyle bir şey agresif sağ popülizme karşı da bir sinyal olabilirdi. Onların düşmanca tavırları NPD içinde de propagandası yapılan düşmanca tavırların bir benzeri. NPD’nin yasaklanması bir çeşit ön tedbir gibi görülebilirdi. Ancak Karlsruhe bu ön tedbiri almak istemedi. Belki de Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin parti yasaklamalar konusunda son derece dikkatli tavrını göz önünde bulundurduğu için böyle davrandı. Ama Almanya'nın Nazi geçmişi göz önünde bulundurulduğunda mahkemenin bir Neonazi partisini yasaklayan bu ülkeyi yargılayacağına gerçekten inanmak mümkün mü?”
Berliner Zeitung ise yorumunda aşırı sağcı /popülist görüşlerin yasaklarla yok edilemeyeceğini savunuyor:
"Dresden’deki Pegida gösterileri ve bunların eyalet meclislerindeki başarıları, Almanya İçin Alternatif Partisi’nin (AfD) gittikçe sağ radikal konumlara gelmesi, ırkçılığın her türlüsünün siyasetçilere, eşcinsellere ve Müslümanlara nefret söylemleri ile toplumu kemirdiğinin bir göstergesi. Eskiden eyalet parlamentolarında oturan NPD vekilleri nefret sloganlarını yayarken, onların yerini şimdi Almanya İçin Alternatif Partisi’nin üyeleri almış durumda. Nefretin gelişip serpilmesi için belirli bir partiye ihtiyaç yok, sadece yeşerebileceği bir alana, uygun bir ortama ihtiyacı var. Bu uygun ortam bütün bir toplumu yutabilir. Ama adalet mercilerinin yasaklamalarıyla ortadan kaldırılamaz, bu bataklığın kurutulmasını sadece toplum kendisi başarabilir; medeni cesaret ve insancıl girişimlerde ısrarcı olarak.”
İngiltere Başbakanı Theresa May uzun süredir merakla beklenen İngiltere’nin AB’den ayrılma (Brexit) stratejisini açıkladı. May, İngiltere’nin ortak Avrupa ticaret politikasının bir parçası olarak kalmasını istemediğini, ayrıca AB ile yeni bir gümrük anlaşmasını müzakere etmek istediğini söyledi. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi yorumunda AB’nin her şeye rağmen İngiltere ile işbirliği içinde kalmasından yana görüş belirtiyor:
"İngiltere’nin AB’den ayrılmasından sonra daha güçlü, daha adil ve daha küresel olması hedefleniyor. Bu hedeflerin kaçta kaçının gerçekçi, kaçta kaçının ise hayal edilen hedefler olduğunu zaman ortaya koyacak. Büyük politika sahnesindeki gelişmeler göz önünde tutulduğunda, İngiltere’nin gelecekteki tek başına çıkışlarında ulusal çıkarlarını savunabileceğine inanmak çok kolay değil. Ama mevcut durum bu. AB üyesi 27 ülke ile İngiltere, ayrılmanın bir aile içi kavgaya dönüşmemesi ve ‘ayrılıktan sonraki dönemde de’ sıkı işbirliği ilişkisinin ortadan kalkmaması için ellerinden geleni yapmak durumundalar.”
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi yorumunda İngiltere’yi May liderliğinde zor bir geleceğin beklediğini söylüyor:
"Theresa May konuşmasında en kötü beklentilerin bile ötesine geçti. May İngiltere’nin kademesiz, bir anda AB’den ayrılması yönüne görüş bildirdi. İngiltere Başbakanı ülkesinin AB dışında kalarak iç pazarın bir parçası olamayacağını söylüyor. Bu iddia sürekli tekrarlansa da yanlış kalmaya devam ediyor. İngiltere gümrük birliğinde bir biçimde yer almaya devam etmek istiyor ama ortak dış gümrük anlaşmalarına katılmak istemiyor. Çünkü ‘küresel’ olmak istiyor ve okyanus ötesindeki ülkeler ile ticaret anlaşmaları imzalamak istediğini ileri sürüyor. Ülkesinin AB’yi terk etmesinin zararlarını sınırlı tutmak yerine İngiltere Başbakanı bilerek daha fazla zarara meydan veriyor. İngiliz halkının bu liderlikle önünde zor yıllar var.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Çelik Akpınar