Madencilerin hayatı bir kez daha önemsenmedi
6 Nisan 2016
İktidar partisinin, maden işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinde yaptığı değişiklik, 24 Mart’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yapılan güncelleme ile maden işyerlerinde bu yıl kurulması şart koşulan ‘hayat hattı’ Ocak 2017’ye ötelendi. Yine aynı değişiklik kapsamında ‘yaşam odaları’ ile ilgili özelliklerin 6 ay sonra çıkarılacak tebliğ ile belirleneceği belirtildi.
Mayıs 2014’te 302 madencinin mezarına dönüşen Soma madenindeki facia sonrasında yapılan mevzuat değişikliği ile ‘maden işyerlerinde sürekli hayat hattı, acil durum planına uygun şekilde çalışanların sığınma odası veya yeryüzüne en kısa ve hızlı sürede ulaşmasını sağlayacak şekilde yerleştirilir,’ denmişti.
Madencinin yer altındaki çalışma koşullarını iyileştirecek bir adım olarak gündeme gelen bu hayat hattı ve yaşam odalarının belirsiz bir mecraya yönlenmesi ise devletin, işveren ve işçi arasındaki dengede hangi tarafı gözettiği üzerine de önemli bir gösterge sunmakta. Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, “Eğer sektör hazır değil diye ertelediler ise bu mevzuatı başta neden çıkardılar. Bunu aydınlatmalarını bekliyoruz. Yok, eğer, ekonomik nedenlerle ise bu erteleme, bu da kabul edilemez,” dedi.
Mevzuat değişiklikleri, bilim ve teknikten faydalanmıyor
Yüksel, Soma’dan da sonra yapılan tüm mevzuat değişikliklerinde kaza olduktan sonra ne yapabiliriz diye tedbir getirildiğini; meselenin, kazanın olmasını önleyici bir sistemin kurulması gerekliliği olduğunu vurguladı. “Bu mevzuatlar hazırlanırken üniversitelerin ilgili bölümleriyle, sendikalarla, meslek odaları ile masaya oturmuyorlar. İşçinin, işverenin görüşlerine başvurmuyorlar. Biz, mevzuat değişikliği yaptık, oldu-bitti diyorlar. Bu, böyle olmaz,” diyerek eleştirisini dile getiren Yüksel, “İnsan hayatını ilgilendiren böylesine önemli bir konuda bilimi ve tekniği hiçe sayarak karar almak olmaz,” dedi.
Yüksel, bu mevzuatların hazırlanış tarzının dahi madencilerin yaşam hakkını ihlal eden nitelikte olduğu görüşünde. Kimi işverenin ise kendi inisiyatifi ve çalışanına verdiği kıymet doğrultusunda bu hayat hattı ve yaşam odalarını ya yaptıklarını ya da yapmaya başladıklarını vurgulayan Yüksel, devletin de hukuki düzenlemelerde madencinin hayatını ön planda tutmasını beklediklerini anlattı.
Maden kazalarını önlemeye yönelik düşünce yok
Soma’dan sonra alınan kararların hiç birinin kazayı önleyici tedbirler olmadığını; kaza sonrası alınacak önlemler üzerine durulduğunu anlatan Yüksel, “Biz kazanın oluşunu önleyecek tedbirlerin alınmasını; kazaları önleyecek yapıyı kurmak istiyoruz. Bu da çok zor bir iş değil. Eğer üniversiteleri, meslek odalarını, bu işin uzmanlarını bu mevzuat hazırlığı aşamasına dahil ederlerse; onların ruhunu yansıtmasına izin verirler ise, bu iş zaten çözülür. Dünyanın mevzuatı belli. Yeni keşfedilecek bir şey yok,” diyor.
Madenci, ölümüne çalışıyor
Madencilerin düşük gelirli bir kitleyi temsil ettiğini anımsatan Yüksel, Soma’daki facia sonrasında burada yine de iktidar partisinin ezici çoğunlukla sandıktan çıkmasını ise çaresizliğin göstergesi olarak nitelendiriyor. “İnsanlar ya açlıktan ölecekler, ya da çalışarak ölecekler,” diye konuşan Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, “Madem çalışmayınca işsizler, madenin çalışması için de AKP’nin iktidarda olması gerekli diye düşünüyorlar,” dedi.
İktidar partisi, Soma faciasından sadece yirmi gün önce madenlerdeki iş güvenliği koşullarını görüşmeyi reddetmişti. Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Türkiye’nin ölümlü maden kazaları listesinde ilk sırada olduğunu söylemekte.
© Deutsche Welle Türkçe
Tülin Daloğlu