Mahkemede duygusal anlar
1 Ekim 2013Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü üyeleri tarafından 2006 yılında öldürülen Halit Yozgat'ın babası İsmail Yozgat, salı günü Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde tanık olarak dinlendi. Oğlunun 6 Nisan 2006 tarihinde akşam okuluna gidebilmesi için öğleden sonra işlettikleri internet kafeyi devralmaya gittiğini belirten Yozgat, 21 yaşındaki oğlunu kanlar içinde yerde yatarken bulduğunu anlattı. Yozgat, oğlunu kollarına aldığını ama onun kendisine yanıt vermediğini ifade ederken duygusal anlar yaşadı. Baba İsmail Yozgat, bir süre "Bana yanıt vermedi!" diye tekrar etti. İfade verdiği sırada Yozgat’ın arka sırasında oturan eşi ve avukatı, acılı babayı sakinleştirmek için bir süre çaba harcadı. İfadeyi Türkçe’den Almanca’ya çeviren tercüman da kısmen zorlandı.
'Ne hakla böyle bir şey yaptınız?'
Sanıklar ise bu duygusal anları soğukkanlılıkla tepki vermeden izledi. Yozgat onlara dönüp doğrudan "Ne hakla böyle bir şey yaptınız?" diye sorduğunda da sanıklar herhangi bir tepki vermedi.
İddianamede Halit Yozgat’ın 6 Nisan 2006 tarihinde Kassel kentinde Neonazi teröristler Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhart tarafından öldürüldüğü belirtiliyor. Yozgat, işlenen cinayetler serisinin göçmen kökenli dokuzuncu ve son kurbanıydı. Davanın, hayatta kalan tek baş sanığı Beate Zschäpe ise işlenen cinayetlere yardım etmekle suçlanıyor.
Yıllarca hem Türkler hem de Almanlar tarafından zan altında bırakıldığını anlatan Baba Yozgat, "5,5 yıl ailece dışarı çıkamadık. Herkes bize düşman gibi baktı" dedi. Yozgat, "Oğlunu neden öldürdüler, esrar yüzünden mi eroin yüzünden mi?" diye sorularla karşılaştıklarını anlattı. Ailesinin devletten tazminat istemediğini, sadece adaletin yerini bulmasını istediğini belirten Yozgat, bu konuda mahkemeye güvendiklerini kaydetti.
Salı günü öğleden sonra NSU davasında bir başka önemli tanığın daha dinlenmesi bekleniyordu. Hessen Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı’nda çalışan bir istihbarat görevlisi, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde Halit Yozgat'ın vurulmasıyla ilgili ifade verecekti. Tanığın cinayet esnasında internet kafede olması, birçok spekülasyona sebep olmuştu. Söz konusu kişi cinayetin ardından tanık olarak polise ifade vermemişti. İddianamede tanığın tesadüfen orada bulunduğu belirtiliyor. Ancak müdahil avukatlar tanığın ifadesine başvurulmadan önce tanık hakkında daha önce açılan soruşturmaya ilişkin belgeleri incelemeyi talep etti. Konuyla ilgili karara varılıncaya dek tanığın dinlenmesinin ertelenmesi bekleniyor.
NSU davasında sürpriz tanık
Yeni ortaya çıkan bir tanık da pazartesi günü Beate Zschäpe aleyhinde verdiği ifade, sekiz Türk bir Yunan ve bir Alman polis memuru olmak üzere 10 kişinin öldürülmesiyle ilgili Neonazi davasına yeni bir boyut kazandıracak nitelikte.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde pazartesi günü ifade veren 63 yaşındaki serbest gazeteci tanık, Dortmund’daki evinin penceresinden komşu evin arazisinde şüpheli davranışlar sergileyen kişiler gördüğünü kaydetti. Tanık, bu kişiler arasında Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü üyelerinin de bulunduğunu belirtti.
Tanığın şüpheli kişileri gördüğünü belirttiği zaman diliminden kısa bir süre sonra 4 Nisan 2006 tarihinde, Dortmund’da büfe işleten Mehmet Kubaşık öldürülmüştü. Kubaşık yıllarca karanlıkta kalan cinayetler serisinin sekizinci kurbanıydı.
'Fotoğraflarından tanıdım'
Tanık, cinayetlerin 2011 yılında NSU terör örgütü tarafından işlendiğinin ortaya çıkmasının ardından komşu evin arazisinde gördüğü şüpheli şahısları fotoğraflarından tanıdığını ifade etti. Tanık, gördüğü kişilerin Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhard olduğunu söyledi. Cinayetlerin sorumlularından Mundlos ve Böhnhard’ın polis tarafından yakalanmadan intihar ettikleri açıklanmıştı.
Yeni tanığın ifadeleri davanın baş sanığı olarak kalan Beata Zschäpe üzerindeki kuşkuları artırdı. Şimdiye kadar işlenen cinayetlerden örgütün intihar eden diğer iki üyesi Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos sorumlu tutuluyordu. Soruşturmada, Zschäpe’nin cinayetlerle doğrudan bağlantısı olup olmadığı henüz kanıtlanamamıştı.
Duruşmada üçlüyü hiçbir teması bulunmayan komşusunun evinin bahçesinde gördüğünü anlatan tanık, bahçede bulunanlardan birini dış görünüşü itibariyle ‘dazlak’ olarak tanımlayabileceğini kaydetti.
Şüphelileri dürbün ile gözlemlediğini ve rahatsız olmaları için pencereyi tamamen açtığını söyleyen tanık, bunun üzerine orada bulunan kadının kafasını çevirdiğini, kendisi ile göz göze geldiğini ve ardından üçlünün hızlıca ortadan kaybolduğunu belirtti. Tanık, söz konusu kişilerin arazide haftalarca, hatta bazen de geceleri toprağı kazmalarının kendisinde şüphe uyandırdığını söyledi.
Yeni tanık, bahçenin önünde sürekli bir karavanın durduğunu ve karavanın plakasındaki ‘Z’ ve ‘CA’ harflerini hatırladığını ifade etti. ‘Z’ harfi, üçlünün birlikte yaşadığı Zwickau kentinin plakası. Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un intiharından sonra beraber yaşadıkları evi, delilleri yok etmek için ateşe vermekle de suçlanıyor.
Savunma avukatından itiraz
Tanık, hakim Manfred Götzl’in bu ifadeleri soruşturmayı yapan birimlere neden daha önce bildirmediği sorusunu ise “Neonazilerden korktuğu için başlarda çekimser kaldığı” şeklinde yanıtladı.
Davanın diğer sanıklarından aşırı sağcı parti NPD’nin eski üyesi Ralf Wohlleben’in avukatı, tanığın 1980’lerde Alman Komünist Partisi’nin (DKP) önemli üyelerinden biri olduğunu ve bu nedenle inandırıcılığından şüphe ettiğini kaydetti. Savunma avukatı Olaf Klemke, tanığın ifadelerinin ardından ‘siyasi ideolojik bir tutum’un etkili olup olmadığı sorusunun ortaya çıktığını belirtti.
Tanık tarafından ‘dazlak’ olarak tanımlanan komşu ise verdiği ifadede karısının Beate Zschäpe ile benzerlik taşıdığını iddia etti. Söz konusu çiftin ekim ayında NSU davasında tanık olarak dinlenmesi bekleniyor.
© Deutsche Welle Türkçe
DW/dpa, BD/HS