NSU davasında geri sayım
14 Nisan 2013Asrın davası olarak da adlandırılan Münih'teki aşırı sağcı terör hücresi hakkındaki davaya baş hâkimin yanı sıra dört de yardımcı hâkim katılacak. Davayı yönetip gidişatını belirleyecek olan baş hâkim Manfred Götzl, 1980'li yıllarda savcılık yaptıktan sonra hâkimliği seçmiş olan tecrübeli bir hukukçu. Kamuoyuna görünmeyen Götzl mülakat da vermiyor.
Der Spiegel adlı haber dergisinin adliyle muhabiri Gisela Friedrichsen son yirmi yılda Almanya'daki bütün büyük davaları izlemiş. Manfred Götzl'ü yakından tanıyor. Friedrichsen, "Götzl'ü yıllardır tanırım. Muhabirliğe başladığımda o genç bir savcıydı. Mükemmel bir hukukçu olduğu kesin. Kimse eline su dökemez. Muhakeme kabiliyeti yıldırım gibi ve düşünce yapısı son derece düzenli. Neredeyse tam bir teknokrat diyeceğim geliyor” diye konuşuyor.
Yabancı basına yer verilmemesi eleştirilmişti
Basın mensuplarına yer dağıtılması da baş hâkimin yetki alanındaydı. Usul hatası yapmamaya ve mutlakla tarafsız davranmaya özen gösterdi. Basın locasındaki yerler sınırlı olduğundan hangi medya kuruluşunun salona alınacağına kendisi karar vermek istemedi. Önce başvuran oturur, formülünü uygun gördü. Elektronik postayla yapılan başvurularda hata yapıldığı sonra ortaya çıktı. Baş hâkimin kararını değiştirmemesi, maktullerden sekizinin Türk olması nedeniyle davaya büyük ilgi gösteren Türk medyası tarafından eleştirildi.
'Sabrı çok çabuk taşabiliyor'
Manfred Götzl kurallara ve gerçekleri bulmaya büyük önem veriyor, sorumluluğunu son derece ciddiye alıyor ve dava takibindeki tutumu bazen eleştiri alıyor. Adliye muhabiri Gisele Friedrichsen, "Sabrı çok çabuk taşabiliyor. Herhangi bir şeyden rahatsız olur da örneğin bir avukat, doğru olmadığını kendi de bildiği halde saçmalayıp sinirini bozarsa o zaman hâkimliğini unutabiliyor” eleştirisini dile getiriyor.
Der Spiegel'in adliye muhabiri aşırı sağcı teröristlerin yargılanacağı davada baş hâkimin itidalini korumasının son derece önemli olduğuna işaret ediyor ve şöyle konuşuyor:
“Son derece büyük beklentilerin olduğu zor bir davaya bakacak. Duruşmalar duyguların kabardığı bir ortamda geçecek. Maktul yakınlarının durumuna tam anlayış gösterebilecek mi, bunu dava sırasında göreceğiz. İşinin kolay olmayacağı kesin.”
Dava iki buçuk yıl sürebilir
Davaya hazırlık amacıyla 280 bin sayfalık zabıt ve delil okunup değerlendirildi. Sadece savcılık iddianamesi 500 sayfa tutuyor. Dava sırasında 600 tanık dinlenecek. 22 tıp uzmanına bilirkişi olarak danışılacak. Beş sanıktan en önemlisi olan Beate Zschaepe'yi üç avukat savunacak. Mahkeme heyeti baş sanıktan, cinayetlerle doğrudan katılıp katılmadığını ve cinayetleri neden önlemediğini öğrenmek isteyecek. 85 celsede tamamlanması umulan davanın iki buçuk yıl sürmesi bekleniyor.
İlgi büyük
Davadan önce, siyasi beklentilerin ve medya ilgisinin bu kadar büyük olduğu bir davada yargı bağımsızlığının nasıl korunacağı sık sorulan sorular arasındaydı. Alman Hâkimler Birliği Başkanı Christopher Frank mahkeme heyetinin en önemli kozunu şöyle dile getiriyor:
“Hâkimler kolay etkilenmez. Çünkü bütün dosyalardan haberdar olmak gibi bir avantaja sahipler. Diğer taraftan kamuoyu oluşturmada ve yönlendirmede izlenen stratejileri de tanıyorlar. Savunma gibi davadan önce mahkûm etmenin de kamuoyu oluşturma stratejisinin bir parçası olduğu unutulmamalı. Hâkimler bu gibi oyunlardaki art niyeti anlamayacak kadar saf değildir.”
17 Nisan Çarşamba günü başlayacak olan Nasyonal Sosyalist Yeraltı davası için alınan olağanüstü güvenlik önlemleri de bunun sıradan bir dava olmadığını göstermeye yeter.
©Deutsche Welle Türkçe
Wolfgang Dick / Ahmet Günaltay
Editör: Hülya Topçu