Nükleersiz bir Japonya mümkün mü?
1 Şubat 2012Japon atom lobisi derin bir nefes aldı: Yapılan gerilim testleri nükleer reaktörlerin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) standartlarına uygun olduğunu ortaya koydu. Merkezi Viyana'da bulunan kurumun 10 kişilik uzman heyeti, Tokyo’nun talebi doğrultusunda ülkeye gelerek Japon nükleer santrallerinin deprem, tsunami, elektrik kesintisi gibi ağır felaketlere karşı dayanıklı olup olmadığını kontrol etti.
Enerji makamlarında reform
Nükleer reaktörler testlerden başarıyla geçti geçmesine ancak UAEK daha ayrıntılı incelemeler yapılmasını istedi. Kurum tarafından açıklanan raporda Japon Nükleer ve Endüstriyel Güvenlik Kurumu'ndan, işletmecilerin alacağı önlemlerin kayda geçirilmesi ve denetlenmesi istendi. İşletmecilerin arızaları bildirmemesi ve yapılması zorunlu onarımlar konusunda yetkilileri aldatması nedeniyle geçmişte bir dizi ihmal ve kusur meydana gelmişti.
Bu nedenle Nükleer ve Endüstriyel Güvenlik Kurumu (NISA) da reformdan geçirilecek. Bugüne kadar söz konusu kurum ülkede nükleer ekonomiyi de yönlendiren Ekonomi Bakanlığı'na bağlıydı. Ancak şimdi bakanlar kurulunun üzerinde anlaştığı bir yasa tasarısıyla Çevre Bakanlığı'na bağlı yeni bir nükleer enerji düzenleme kurumu oluşturulacak. İlgili yasa tasarısı nisan ayı başında parlamentoda görüşülecek.
Reaktörlerin hepsi duracak
Japonya'da 54 nükleer reaktörden şu anda sadece üçü çalışıyor. Zira 13 aydır Japonya’daki nükleer reaktörler düzenli bakım kontrolleri nedeniyle durduruluyor. Ve eğer kalan üç reaktör de nisan ayına kadar bakım amacıyla durdurulursa adada nükleer enerji kullanımdan çıkmış olacak.
Yeni yasa tasarısıyla Japonya'da nükleer santrallerin çalışma süresi ilk kez 40 yılla sınırlı tutuluyor. Ancak yeni yasa tasarısında bazı boşluklar bulunuyor. Buna göre hükümet işletmecilere, güvenlik gereklerini yerine getirmeleri halinde bazı istisnaî durumlar için tesisleri vadesinden fazla çalıştırma imkânı tanıyor.
Ancak Japon nükleer enerji lobisi, karşısındaki direnişi hissediyor: Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya’nın nükleer enerji olmadan ayakta durması yıllardır hayal bile edilemiyordu. Fukuşima nükleer felaketine kadar ülkedeki 54 nükleer reaktör ülkenin enerji ihtiyacının yüzde 30’unu karşılıyordu. Şimdi ise aktif olan reaktörler enerji ihtiyacının ancak yüzde 3’ünü karşılayabiliyor.
Ekonomide büyüme devam ediyor
Yerel makamların izin vermesi sonrasında tesisler tekrar devreye girebilecek. Ancak Fukuşima felaketinin halkta yarattığı derin güvensizlik ve izin süreçlerinin bir hayli zaman alması nedeniyle bunun aylar sürmesi bekleniyor.
Öte yandan nükleer enerjinin kullanılmaması ülkede enerji temin edilemediği anlamına gelmiyor. Anayollarda ışıklar yanmaya devam ediyor, trenler çalışıyor, enerjinin yoğun olarak kullanıldığı ağır sanayide üretim devam ediyor. Hatta ekonomi ve ticaret bakanlığının açıklamalarına bakılırsa aralık ayında sanayi üretimi yüzde 4 oranında arttı. Bu büyümeye neden olan ise elektronik ve otomotiv endüstrisinde faaliyet gösteren şirketler oldu. Ocak ayında yüzde 2,5’lik, şubat ayında da yüzde 1,2’lik bir büyüme yaşandı.
Enerji tasarrufu
Nükleer enerjiden bu geçici vazgeçişin bir bedeli var elbette: Özel hanelerde ve enerjinin yoğun olarak kullanıldığı şirketlerde yoğun saatlerde enerji tüketimini azaltmaya dönük adımlar atılıyor.
Ayrıca işletmeciler açısından ve orta vadede müşteriler açısında da masraflar bir hayli yüksek. Zira hammadde açısından fakir olan ülkenin ham petrol gibi yakıtlara yönelmesi gerekiyor. Ve bu aralar uluslararası toplumun İran’a yönelik başlatmak istediği petrol ambargosu da Japonya’yı zora sokacak. Zira Japonya ithal ettiği petrolün yüzde 10’unu İran’dan alıyor.
Her ne kadar bir süredir kullanımda olmayan termik santraller yeniden faaliyete geçirilse de yenilenebilir enerji kaynakları Japonya'nın enerji açlığını dindirmek için henüz yeterli değil.
© Deutsche Welle Türkçe
Alexander Freund / Çeviren: Ercan Coşkun
Editör: Beklan Kulaksızoğlu