WN: İran perişan bir görüntü çiziyor
13 Ocak 2020İran 8 Ocak tarihinde düşen ve 176 kişinin öldüğü Ukrayna Havayolları'na ait yolcu uçağını yanlışlıkla vurduğunu haftasonu yapılan açıklamalarla kabul etti. Hükümetin bu açıklaması sonrasında başkent Tahran protesto gösterilerine sahne oldu. Neue Osnabrücker Zeitung İran'daki gelişmeleri şu şekilde yorumluyor:
"Ne büyük rezalet... Ayetullahlar tüm dünyanın önünde yalan söyledi, örtbas etti ve ABD'nin açıklamalarını kara propaganda olarak damgaladı. Ta ki yalandan inşa ettikleri yapı, delillerin yükü altında yerle bir oluncaya dek. Yolcu jetinin vurulmasından duyulan öfke bilhassa İranlılarda büyük. Sokaklara çıkıyorlar ve rejimin devrilmesini talep ediyorlar. Henüz protestolara katılanlar büyük kitleler değil. Ancak din devleti, Ayetullah Ali Hamaney ve Devrim Muhafızlarının arzu ettiğinden çok daha istikrarsız. Ülke yıllardır fokur fokur kaynıyor. İran, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da ve Yemen'de kendi nüfuzunu milisler ve terör yoluyla artırıyor. Ancak ekonomi işler durumda değil. Diktatörlüğün prangalarını kırmak isteyen genç İranlıların sürekli protestoları yaşanıyor. Tıpkı şimdi olduğu gibi..."
Westfälische Nachrichten gazetesinde yer alan yorumda da İran'da hükümetin inandırıcılık kaybı yaşadığı görüşü savunuluyor:
"Yaşanan olaylar karşısında İran Devrim Muhafızları Ordusu ve onun dini liderleri perişan bir görüntü çiziyor. Rejim inandırıcılığını, eğer böyle bir şey vardıysa bile nihai olarak kaybetti. Halkın öfkesi artıyor ve ‘yalanın' iktidarına karşı yöneliyor. Tahran dış politika bakımından da Ortadoğu sorununda ağır baskı altında. Son gelişmeler sonrasında Donald Trump ise tahakküm politikaları bakımından rahat bir konumda. ABD Başkanı, Tahran'daki Ayetullahlara haddini bildirmek için her türden fırsatı kullanacağını ortaya koyuyor. Açık alanda savaşmak her ne kadar reddedilse de kulis arkasında şiddetli bir çarpışma yaşanıyor."
Nordwest-Zeitung ise İran'da hükümetin meşruiyet bunalımını aşma imkânını, Ukrayna uçağının düşürülmesiyle kaçırdığı yorumuna yer veriyor:
"Tüm bunlar, insani bir trajedi olmanın yanı sıra İran’ın en üst lideri Ali Hamaney ve kendisine bağlı olan, bu olayda sorumluluğu bulunan Devrim Muhafızları açısından tam bir felaket anlamına geliyor. Çünkü aylardır hükümete karşı protesto gösterilerinin olduğu ülkede tam da şimdi safları sıklaştırmak mümkün olabilirdi. Bu U-dönüşü İran'daki muhafazakârlar ve ruhbanlar açısından son derece zamansız oldu. 21 Şubat'ta İran'da parlamento seçimleri var. Hükümet meşruiyetini iyi bir sonuç alarak güçlendirmeyi umuyordu. Ancak bu hedef şimdi ciddi bir biçimde tehlikeye düşmüş durumda. Muhtemelen sandıkta muhafazakârlara karşı oy kullanarak öfkesini göstermek isteyen İranlıların sayısı hiç de az olmayacak."
ABD Başkanı Donald Trump hafta sonu Twitter paylaşımlarıyla İran'daki göstericilere destek verdi, hükümeti de göstericilere şiddet uygulamama yönünde uyardı. Magdeburg'da yayımlanan Volksstimme gazetesi Trump'ın bu çıkışını şöyle yorumluyor:
"ABD'nin İran’daki az sayıdaki göstericiye Twitter üzerinden Farsça yardım teklifi sunması hiç kuşkusuz pek bir işe yaramıyor. Bundan daha kötüsü, Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilerek ve tüm ülkeyi sert bir biçimde vuran yaptırımlarla nispeten reform yanlısı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve ülkedeki ılımlı güçlerin altındaki zemini çekip alması oldu. General Kasım Süleymani'nin cenazesinde birçok İranlının ölmesi ve Ukrayna uçağının vurulmasından ülkedeki radikal dini partiler ve örgütler yarar sağlıyor. Ülkede bir nükleer anlaşmanın da katkısıyla siyasi bir gelişme yaşanacağına dair umutları ABD yok etti. Şimdi yine eski seçenekten başka elde bir şey yok: İran'ın bir nükleer bomba atması durumunda bu ancak İsrail ya da ABD bombalarıyla önlenebilir. Bu da tehlikeli bir geri adım anlamı taşıyor."
DW/EC, BK
© Deutsche Welle Türkçe