"Yenidoğan çetesi" davasında tutuklu hemşire ifade verdi
18 Kasım 2024İstanbul'da yeni doğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Bakırköy Adliyesi, 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonunda görülen ilk duruşmada savunmasını yapan hemşire Hakan Doğukan Taşçı, üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek 10 yıldır yenidoğan bebek ünitesinde çalıştığını, Özel Birinci Hastanesinde 5-6 ay çalıştıktan sonra Florya Hastanesinde işe başladığını ve tutuklamanın gerçekleştiğini söyledi.
Fırat Sarı'yı Reyap Hastanesinden tanıdığını belirten Taşçı, "Evrak üzerinde daha fazla para alınmak için oynamalar yapılıyor. Her sene bu hastaneler denetleniyor. Benim bir kuruş fazla para kazandığım yoktur. Yoğun bakımda gece bilakis doktor durmuyor. Acil müdahale olması gerektiğinde biz müdahale ediyoruz. Etmediğimiz zaman da 'Sen nasıl müdahale etmezsin' diyerek suçlamalar var dosyada" ifadelerini kullandı.
"Fırat Sarı komisyonu kendisi alıyor"
Taşçı, "Her hastane sahibi para kazanmak ister. 20 hastadan bahsettikleri, daha fazla para kazanmak istedikleri için Fırat Sarı'dan bahsediyorlar. Sevkiyatı yapılan bebek, sevkiyatı doktor Sarı'nın yaptığını biliyorum. Yoğun bakımdan birimim gelene kadar kayıt açılmayacağını söyledim. Aileden fazla para alınma muhabbeti oldu. Fırat Sarı aileye, total fiyat 30 bin TL demiş hastaneye 20 bin lira ödüyor komisyonu Sarı, kendisine alıyor. Olay duyulduğunda Fırat Sarı, 'Olay üzerime kalmasın, hastane yönetimi duymasın' şeklinde talimat verdi" dedi.
"İlaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu"
Taşçı savunmasında "kafalarına göre çarşaf hasta listesi belirlediklerini" belirterek "SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. Hasta 3 günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk" ifadesinde bulundu.
Bebeklerin akciğer gelişimini sağlamak için kullanılması gereken ilaçlarla ilgili de konuşan Taşçı, "Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu biz de satışları yapıyorduk. Reyap Hastanesi, TRG Hastanesinden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK’yı dolandırmak gibi bir amacım yok" cümlelerini de kullandı.
"Ölen çocuğun naaşı borç yüzünden verilmedi"
Ailenin doktor ya da muhatap bulamadığı durumlarda kendilerini doktor olarak tanıtıp bilgi verdiklerini söyleyen hemşire Taşçı, "Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu. Ben de doktor değilim demiyordum" dedi. Hemşire Taşçı, Türkmen bir bebeğin ölümüyle ilgili olarak da "Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi. Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler" ifadelerini kullandı.
"Fırat Sarı 'Hasta yok doldur' diyordu"
"Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için" diyen Taşçı, "Fırat Sarı 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor" şeklinde konuştu.
"Çek fişi gitsin"
Bazen "Doktor Şehmuz Çelik" adıyla hasta kabul ettiğini de belirten Taşçı, "Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu" şeklinde konuştu.
"Yenidoğan çetesi" neyle suçlanıyor?
Soruşturma kapsamında hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın "yenidoğan çetesi"nin elebaşı olduğu öne sürülüyor. İddianamede 19 hastane ve sağlık şirketinin adı geçiyor.
Sanıklar, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) daha fazla para almak için bebeklere yanlış tedavi uygulamak, hasta dosyalarında sahtecilik yapmak ve aileleri yanıltmakla suçlanıyor.
İddianamede, Sarı ile birlikte doktor İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
DHA,DW/BK,TY
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?